İstanbul'da meydana gelen depremlerin ardından artçı sarsıntılar devam ediyor. Vatandaşlar, deprem korkusuyla ikinci geceyi de büyük bir tedirginlikle geçirdi. Özellikle yüksek katlı binalarda yaşayanlar, sarsıntılar nedeniyle uyuyamadıklarını ve sürekli tetikte olduklarını belirtiyor.

Depremzedeler, yetkililerden daha fazla destek ve bilgilendirme bekliyor. Halk, artçı depremlerin ne kadar süreceği, hangi bölgelerde daha etkili olabileceği ve alınması gereken önlemler konusunda net bilgiler talep ediyor. Ayrıca, binaların depreme dayanıklılığı konusunda endişeleri olan vatandaşlar, binalarının incelenmesini istiyor.

Vatandaşların Şikayetleri:

• Artçı sarsıntıların sıklığı ve şiddeti nedeniyle uyuyamama.
• Binaların depreme dayanıklılığı konusunda belirsizlik.
• Yetkililerden yeterli bilgilendirme ve destek alamama.
• Psikolojik olarak yaşadıkları korku ve stres.

Deprem uzmanları, artçı sarsıntıların bir süre daha devam edebileceğini belirtirken, vatandaşların panik yapmaması ve yetkililerin uyarılarını dikkate alması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, deprem çantası hazırlamanın ve acil durum planı yapmanın önemine dikkat çekiyorlar.

Yetkililer, hasar tespit çalışmalarının sürdüğünü ve vatandaşların başvurularının değerlendirildiğini belirtiyor. Ayrıca, psikolojik destek hizmetleri de sunulduğu ifade ediliyor. Ancak, vatandaşlar bu desteklerin yetersiz olduğunu ve daha kapsamlı bir çalışma yapılması gerektiğini dile getiriyor.

İstanbul'da yaşayanlar, deprem korkusuyla yaşamaya devam ederken, yetkililerden daha somut adımlar atılmasını ve kendilerine güvence verilmesini bekliyor.

Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul'da beklenen depremle ilgili olarak çeşitli uyarılarda bulundu ve risk taşıyan bölgeleri işaret etti. Habertürk'te yer alan bilgilere göre, İstanbul'daki deprem riski taşıyan ilçeler ve mahalleler, olası bir depremde yaşanabilecek can ve mal kayıplarını en aza indirmek amacıyla belirlendi.

İstanbul depremi risk haritası 2025'e göre, özellikle Avrupa Yakası'ndaki bazı ilçeler daha yüksek risk altında bulunuyor. Bu ilçeler arasında Avcılar, Küçükçekmece, Bakırköy, Zeytinburnu ve Fatih yer alıyor. Anadolu Yakası'nda ise Kadıköy, Üsküdar, Maltepe ve Kartal gibi ilçelerde de riskin yüksek olduğu belirtiliyor.

Riskli bölgelerin belirlenmesinde zemin yapısı, fay hatlarına yakınlık ve binaların yapısal özellikleri gibi faktörler dikkate alındı. Prof. Dr. Naci Görür, özellikle kıyı şeridindeki dolgu alanlarında bulunan yapıların daha büyük risk taşıdığını vurguladı. Ayrıca, eski ve depreme dayanıklı olmayan binaların da acilen güçlendirilmesi veya yenilenmesi gerektiğini belirtti.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve diğer ilgili kurumlar, deprem riskini azaltmak amacıyla çeşitli çalışmalar yürütüyor. Bu çalışmalar arasında zemin etüdleri, yapı denetimleri ve kentsel dönüşüm projeleri yer alıyor. Ancak, Prof. Dr. Görür, bu çalışmaların hızlandırılması ve daha kapsamlı hale getirilmesi gerektiğini ifade etti.

Vatandaşların da deprem konusunda bilinçli olması ve gerekli önlemleri alması büyük önem taşıyor. Deprem çantası hazırlamak, binaların deprem dayanıklılığını kontrol ettirmek ve acil durum planları yapmak gibi adımlar, olası bir depremde hayat kurtarabilir. Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul'da yaşayan herkesin deprem konusunda duyarlı olması gerektiğini ve yetkililerin de gerekli önlemleri alarak olası bir felaketin önüne geçilmesi gerektiğini vurguladı.

Rusya'daki Elbrus Dağı'nda tırmanış yaparken donarak hayatını kaybeden Türk dağcı Doğukan Özdemir'in vefatı büyük üzüntü yarattı. Olay, Rusya'nın en yüksek zirvesi olan Elbrus Dağı'nda meydana geldi. Doğukan Özdemir, tırmanış sırasında hava koşullarının aniden kötüleşmesi sonucu donarak yaşamını yitirdi.

Doğum Gününde Vefat Etti: Özdemir'in vefatının, doğum gününe denk gelmesi, olayı daha da trajik bir hale getirdi. Ailesi ve sevenleri, bu acı tesadüf karşısında büyük üzüntü yaşadı.

Arama Kurtarma Çalışmaları: Özdemir'in kaybolduğu ihbarının alınmasının ardından, Rus arama kurtarma ekipleri hemen harekete geçti. Zorlu hava koşullarına rağmen aralıksız sürdürülen çalışmalar sonucunda Özdemir'in cansız bedenine ulaşıldı.

Elbrus Dağı Hakkında Bilgiler: Elbrus Dağı, Rusya'nın Kabardey-Balkarya ve Karaçay-Çerkesya cumhuriyetleri sınırında yer almaktadır. 5.642 metre yüksekliğiyle Avrupa'nın en yüksek dağı olarak kabul edilir. Zirvesi yıl boyunca kar ve buzullarla kaplıdır. Dağ, zorlu hava koşulları ve değişken iklimi nedeniyle dağcılar için riskli bir bölge olarak bilinir.

Özdemir'in cenazesinin Türkiye'ye getirilmesi için gerekli işlemlerin başlatıldığı bildirildi.

TBMM Genel Kurulu'nda Kanal İstanbul projesi gündemdeydi. Görüşmeler sırasında, çeşitli siyasi partiler projeye ilişkin farklı görüşlerini dile getirdiler. Muhalefet partileri, projenin çevreye ve şehirciliğe olumsuz etkileri olacağını savunurken, iktidar partisi projenin Türkiye için stratejik bir öneme sahip olduğunu belirtti.

Görüşmeler sırasında, Kanal İstanbul projesinin yapımına ilişkin bir önerge sunuldu. Önerge, projenin finansmanı, çevresel etkileri ve hukuki dayanakları gibi konularda detaylı inceleme yapılmasını talep ediyordu. Ancak, yapılan oylama sonucunda önerge reddedildi.

Muhalefet partileri, önergenin reddedilmesine tepki göstererek, Kanal İstanbul projesinin şeffaf bir şekilde tartışılmadığını ve gerekli incelemelerin yapılmadığını savundular. İktidar partisi ise, projenin Türkiye'nin kalkınmasına katkı sağlayacağını ve gerekli tüm incelemelerin yapıldığını ifade etti.

Kanal İstanbul projesi, Türkiye'nin gündeminde uzun süredir tartışılan bir konu olmaya devam ediyor. Projenin yapımına başlanıp başlanmayacağı ve hangi şartlarda yapılacağı belirsizliğini koruyor.

TBMM'deki görüşmelerde, projenin ekonomik, çevresel ve sosyal etkileri üzerine detaylı tartışmalar yapıldı. Muhalefet, projenin maliyetinin yüksek olduğunu ve deprem riskini artırabileceğini iddia etti. İktidar ise, projenin istihdam yaratacağını ve Türkiye'nin uluslararası deniz ticaretindeki rolünü güçlendireceğini savundu.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından artçı sarsıntıların devam etmesiyle birlikte birçok vatandaş evlerine girmeye çekiniyor. Bu durum, bazı ailelerin geçici çözümler aramasına neden oluyor. Adıyaman'da, deprem korkusu yaşayan iki aile, bir halı sahayı geçici olarak mesken tuttu. Ancak, bu durum beklenmedik bir şekilde tatsız bir olaya yol açtı.

Halı sahada kalan iki aile arasında henüz bilinmeyen bir nedenle tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesiyle birlikte olay kavgaya dönüştü. Kavgada taraflar birbirlerine fiziki olarak müdahale etti. Olayın bildirilmesi üzerine, polis ekipleri hızla olay yerine sevk edildi. Polis ekiplerinin müdahalesiyle kavga sonlandırıldı ve taraflar sakinleştirilmeye çalışıldı. Kavgaya karışan kişiler hakkında herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığına dair henüz bir bilgi bulunmuyor.

Depremzedelerin yaşadığı bu zorlu süreçte, halı sahada yaşanan kavga, depremin yarattığı stres ve belirsizliğin insanlar üzerindeki olumsuz etkilerini gözler önüne seriyor.

Uçak seyahatleri sırasında yaşanan kol dayama tartışmaları, zaman zaman yolcular arasında gergin anların yaşanmasına neden olabiliyor. Bu tür bir olay, sosyal medyada paylaşılan bir video ile yeniden gündeme geldi. Görüntülerde, iki yolcu arasındaki kol dayama anlaşmazlığına bir kabin memurunun müdahale ettiği görülüyor.

Tartışmanın büyümesi üzerine duruma el koyan kabin memuru, yolcuları sakinleştirmeye çalıştı. Kol dayama hakkının kime ait olduğu konusunda yaşanan anlaşmazlığı çözmek için kabin memuru, pratik bir çözüm önerdi. Önerisi, kol dayama yerinin iki yolcu tarafından eşit şekilde kullanılması oldu. Bu çözüm, her iki yolcunun da kabul etmesiyle sonuçlandı ve tartışma tatlıya bağlandı.

Sosyal medyada paylaşılan bu video, kısa sürede büyük ilgi gördü ve çok sayıda yorum aldı. Kullanıcılar, kabin memurunun profesyonel yaklaşımını ve çözüm odaklı tutumunu takdir etti. Ayrıca, uçak seyahatlerinde bu tür durumlarla sıkça karşılaşıldığına dikkat çekerek, benzer sorunların çözümü için kabin memurlarının rolünün önemine vurgu yapıldı.

Uçak yolculuklarında yaşanan bu tür küçük anlaşmazlıklar, yolcuların seyahat deneyimini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, kabin memurlarının bu tür durumlara hızlı ve etkili bir şekilde müdahale etmesi, yolcuların memnuniyetini artırmada önemli bir rol oynuyor.

İstanbul Tıp Fakültesi'nde yapılan incelemeler sonucunda iki bina için tahliye kararı alındığı duyuruldu. Bu karar, binaların depreme dayanıklı olmadığının belirlenmesi üzerine alındı.

Fakülte yönetimi, detaylı teknik incelemeler neticesinde alınan bu kararın, öğrenci ve personelin güvenliğini ön planda tuttuğunu belirtti. Tahliye edilecek binaların hangileri olduğu ve tahliye sürecinin nasıl yürütüleceği konusunda henüz net bir açıklama yapılmadı.

Öğrenciler ve öğretim üyeleri, kararın ardından alternatif derslik ve çalışma alanlarının belirlenmesini bekliyor. Fakülte yönetiminin, eğitim ve öğretimin aksamaması için gerekli önlemleri alması bekleniyor. Tahliye kararının gerekçesi olarak binaların depreme karşı risk taşıması gösterildi. Bu durum, İstanbul'daki diğer kamu binalarının da deprem dayanıklılığı konusundaki endişeleri artırdı.

İstanbul Tıp Fakültesi'ndeki bu gelişme, Türkiye'nin deprem kuşağında yer alması nedeniyle yapı güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Yetkililerin, benzer risk taşıyan diğer binalar için de gerekli incelemeleri yapması ve önlemleri alması bekleniyor.

Tahliye sürecinin tamamlanmasının ardından, binaların güçlendirilmesi veya yıkılıp yeniden yapılması gibi seçeneklerin değerlendirileceği belirtildi. Bu süreçte, öğrencilerin ve personelin mağdur olmaması için gerekli tüm tedbirlerin alınacağı vurgulandı.

Türkiye'de meydana gelen depremlerin ardından, sosyal medyada ve çeşitli platformlarda depremin yapay olarak tetiklendiği yönünde komplo teorileri yeniden gündeme geldi. Özellikle HAARP (Yüksek Frekanslı Aktif Auroral Araştırma Programı) projesi, bu tür iddiaların odağında yer alıyor. Fulya Soybaş'ın yazısında, bu komplo teorilerinin bilimsel gerçeklikle ne kadar örtüştüğü ve HAARP'ın ne olduğu detaylı bir şekilde inceleniyor.

HAARP, atmosferin iyonosfer tabakasını incelemek amacıyla geliştirilmiş bir araştırma projesidir. Projenin temel amacı, radyo dalgalarını kullanarak iyonosferdeki değişiklikleri gözlemlemek ve bu değişikliklerin iletişim sistemleri üzerindeki etkilerini anlamaktır. Ancak, HAARP'ın deprem, hava durumu manipülasyonu gibi doğal afetlere neden olabileceği yönünde yaygın bir inanış bulunmaktadır. Bu iddialar, bilimsel çevrelerde genellikle spekülasyon olarak değerlendirilmekte ve somut kanıtlara dayanmamaktadır.

Yazıda, depremlerin doğal süreçler sonucu meydana geldiği ve fay hatlarının hareketlenmesiyle oluştuğu vurgulanıyor. Depremlerin oluşum mekanizması, jeolojik ve tektonik faktörlerle açıklanabilirken, HAARP gibi projelerin bu tür olayları tetikleyebileceğine dair bilimsel bir kanıt bulunmamaktadır.

Sosyal medyada yayılan komplo teorilerinin aksine, bilim insanları depremlerin önceden tahmin edilebilmesinin henüz mümkün olmadığını belirtiyor. Bu nedenle, deprem sonrası ortaya atılan spekülasyonlara karşı dikkatli olunması ve doğru bilgilere itibar edilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Sonuç olarak, depremlerin doğal afetler olduğu ve HAARP gibi projelerin bu tür olayları tetiklediğine dair iddiaların bilimsel dayanağının olmadığı belirtiliyor. Yazıda, komplo teorileri yerine bilimsel açıklamalara ve uzman görüşlerine başvurulması gerektiği ifade ediliyor.

Elmalı ıslak kek, hem lezzeti hem de kolay yapımıyla dikkat çeken bir tarif olarak öne çıkıyor. İşte, evde kolaylıkla hazırlayabileceğiniz elmalı ıslak kek tarifi:

Malzemeler:

• 3 adet yumurta
• 1 su bardağı toz şeker
• 1 su bardağı süt
• 1/2 su bardağı sıvı yağ
• 2,5 su bardağı un
• 1 paket kabartma tozu
• 1 paket vanilya
• 2 adet elma (rendelenmiş)
• 1 tatlı kaşığı tarçın

Islak Kek Sosu İçin:

• 1 su bardağı süt
• 1/2 su bardağı toz şeker
• 2 yemek kaşığı kakao
• 1 yemek kaşığı sıvı yağ

Yapılışı:

1. Yumurta ve şekeri iyice çırpın.
2. Süt ve sıvı yağı ekleyip karıştırın.
3. Un, kabartma tozu ve vanilyayı eleyerek karışıma ekleyin ve karıştırın.
4. Rendelenmiş elma ve tarçını ekleyip karıştırın.
5. Yağlanmış bir fırın tepsisine dökün.
6. 180 derece fırında yaklaşık 30-35 dakika pişirin.

Sosu Hazırlama:

1. Süt, şeker ve kakaoyu bir tencerede karıştırın.
2. Kaynamaya başlayınca sıvı yağı ekleyin ve ocaktan alın.

Birleştirme:

1. Fırından çıkan keki dilimleyin.
2. Sıcak sosu kekin üzerine gezdirin.
3. Kek sosu çekince servis yapın.

Püf Noktaları:

• Kek malzemelerinin oda sıcaklığında olması önemlidir.
• Keki fırında fazla tutmamaya özen gösterin, aksi takdirde kuruyabilir.
• Sosu sıcakken kekin üzerine dökün, böylece kek sosu daha iyi emer.

Afiyet olsun!