Türkiye'de yaşanan depremler sonrası ortaya atılan komplo teorileri ve HAARP iddiaları hakkında bir değerlendirme.

Türkiye'de meydana gelen depremlerin ardından, sosyal medyada ve çeşitli platformlarda depremin yapay olarak tetiklendiği yönünde komplo teorileri yeniden gündeme geldi. Özellikle HAARP (Yüksek Frekanslı Aktif Auroral Araştırma Programı) projesi, bu tür iddiaların odağında yer alıyor. Fulya Soybaş'ın yazısında, bu komplo teorilerinin bilimsel gerçeklikle ne kadar örtüştüğü ve HAARP'ın ne olduğu detaylı bir şekilde inceleniyor.
HAARP, atmosferin iyonosfer tabakasını incelemek amacıyla geliştirilmiş bir araştırma projesidir. Projenin temel amacı, radyo dalgalarını kullanarak iyonosferdeki değişiklikleri gözlemlemek ve bu değişikliklerin iletişim sistemleri üzerindeki etkilerini anlamaktır. Ancak, HAARP'ın deprem, hava durumu manipülasyonu gibi doğal afetlere neden olabileceği yönünde yaygın bir inanış bulunmaktadır. Bu iddialar, bilimsel çevrelerde genellikle spekülasyon olarak değerlendirilmekte ve somut kanıtlara dayanmamaktadır.
Yazıda, depremlerin doğal süreçler sonucu meydana geldiği ve fay hatlarının hareketlenmesiyle oluştuğu vurgulanıyor. Depremlerin oluşum mekanizması, jeolojik ve tektonik faktörlerle açıklanabilirken, HAARP gibi projelerin bu tür olayları tetikleyebileceğine dair bilimsel bir kanıt bulunmamaktadır.
Sosyal medyada yayılan komplo teorilerinin aksine, bilim insanları depremlerin önceden tahmin edilebilmesinin henüz mümkün olmadığını belirtiyor. Bu nedenle, deprem sonrası ortaya atılan spekülasyonlara karşı dikkatli olunması ve doğru bilgilere itibar edilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Sonuç olarak, depremlerin doğal afetler olduğu ve HAARP gibi projelerin bu tür olayları tetiklediğine dair iddiaların bilimsel dayanağının olmadığı belirtiliyor. Yazıda, komplo teorileri yerine bilimsel açıklamalara ve uzman görüşlerine başvurulması gerektiği ifade ediliyor.