Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) aldığı tartışmalı kararlar, Türkiye'deki seçim güvenliği konusunda endişeleri artırıyor. Özellikle mühürsüz oy pusulaları ve sandık taşıma uygulamaları, seçimlerin adil ve şeffaf bir şekilde yürütülmesi konusundaki soru işaretlerini beraberinde getiriyor.

Türkiye'de yaklaşan seçimler öncesinde Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) aldığı bazı kararlar, seçim güvenliği konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Muhalefet partileri ve sivil toplum kuruluşları, YSK'nın tarafsızlığını ve aldığı kararların seçimlerin adil bir şekilde yapılmasına hizmet edip etmediğini sorguluyor.
Mühürsüz Oy Pusulaları: 2017 yılında yapılan referandumda YSK'nın mühürsüz oy pusulalarını geçerli sayması büyük tepkilere yol açmıştı. Bu karar, seçim sonuçlarının şeffaflığı ve güvenilirliği konusunda ciddi endişeler yaratmıştı. Benzer bir durumun tekrarlanmaması için YSK'nın gerekli önlemleri alması bekleniyor.
Sandık Taşıma Uygulaması: Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde uygulanan sandık taşıma uygulaması, seçmenlerin oy kullanma haklarını kısıtladığı gerekçesiyle eleştiriliyor. Güvenlik gerekçesiyle sandıkların taşınması, seçmenlerin sandığa ulaşımını zorlaştırıyor ve oy kullanma oranlarını düşürebiliyor. Bu durum, seçim sonuçlarının meşruiyeti konusunda soru işaretleri yaratabiliyor.
YSK'nın Tarafsızlığı: YSK'nın bağımsız ve tarafsız bir şekilde görev yapması, seçimlerin adil ve güvenilir bir şekilde yürütülmesinin temel şartlarından biridir. Ancak, YSK'nın geçmişte aldığı bazı tartışmalı kararlar, kurumun tarafsızlığı konusunda kamuoyunda şüpheler uyandırmıştır. YSK'nın bu şüpheleri gidermek için daha şeffaf ve hesap verebilir bir şekilde hareket etmesi gerekiyor.
Seçim güvenliği, demokrasinin temel unsurlarından biridir. Seçimlerin adil, şeffaf ve güvenilir bir şekilde yapılması, halkın iradesinin doğru bir şekilde sandığa yansımasını sağlar. Bu nedenle, YSK'nın seçim güvenliğini sağlamak için gerekli tüm önlemleri alması ve kamuoyunun güvenini kazanması büyük önem taşıyor.