Anamur 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen bir ilan, Mersin ili, Anamur ilçesi, Köprübaşı Mahallesi'nde bulunan 343 ada, 1 parseldeki 10.782,58 m² yüzölçümlü taşınmazın tamamının, hisseli olarak satılmasıyla ilgilidir. Taşınmazın tamamı için KDV dahil muhammen değer 1.617.387,00 TL olarak belirlenmiştir.

Taşınmaz üzerinde 13 adet iki katlı yığma kargir ev bulunmaktadır. İhale, açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırma, 25 Haziran 2024 tarihinde saat 11:00 - 11:05 arasında Anamur Adliyesi Mezat Salonu'nda gerçekleştirilecektir. Bu artırmada, muhammen değerin %50'si ile rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları ve satış giderlerini karşılayacak tutar üzerinden satışa başlanacaktır. Eğer bu artırmada satış gerçekleşmezse, ikinci artırma 25 Temmuz 2024 tarihinde aynı yer ve saatte yapılacaktır. İkinci artırmada da aynı şartlar geçerli olacaktır.

Artırmaya katılmak isteyenlerin, muhammen değerin %20'si oranında nakit teminat veya aynı değerde banka teminat mektubu ibraz etmeleri gerekmektedir. İhaleye katılacakların ayrıca satış şartnamesini incelemeleri önerilir. Şartname, dosya içerisinden görülebilir.

İlan metninde, ihaleye ilişkin diğer detaylar ve şartlar belirtilmiştir. İlgilenenlerin belirtilen tarih ve saatte Anamur Adliyesi Mezat Salonu'nda hazır bulunmaları veya yetkili bir temsilci göndermeleri gerekmektedir.

İhale Detayları:

• Taşınmaz: Mersin, Anamur, Köprübaşı Mahallesi, 343 Ada, 1 Parsel
• Yüzölçümü: 10.782,58 m²
• Muhammen Değer: 1.617.387,00 TL (KDV Dahil)
• Birinci Artırma Tarihi: 25 Haziran 2024, 11:00 - 11:05
• İkinci Artırma Tarihi: 25 Temmuz 2024, 11:00 - 11:05
• Yer: Anamur Adliyesi Mezat Salonu
• Teminat: Muhammen Değerin %20'si (Nakit veya Banka Teminat Mektubu)

Kırıkkale 3. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından verilen ilanda, 2024/386 Esas sayılı mirasçılık belgesi istemine ilişkin dava yer almaktadır. Mahkeme, davalılar Süleyman Demir, Halil İbrahim Demir, Rukiye Dursun, Ayşe Demir ve Hatice Çelik'e ilanen tebligat yapılmasına karar vermiştir.

Davacı tarafından açılan mirasçılık belgesi davasında, davalıların adreslerinin tespit edilememesi üzerine mahkeme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 28 ve 317/2. maddeleri gereğince ilanen tebligat yoluna başvurmuştur. Bu kapsamda, davalıların 04/07/2024 günü saat 09:30'da Kırıkkale 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde yapılacak duruşmada hazır bulunmaları veya kendilerini bir vekil aracılığıyla temsil ettirmeleri gerekmektedir.

İlanda ayrıca, davalıların belirtilen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmamaları durumunda, yargılamaya yokluklarında devam edileceği ve karar verileceği ihtarı yapılmıştır. Bu nedenle, davalıların belirtilen tarihte duruşmaya katılmaları veya yasal temsilcilerini görevlendirmeleri önem arz etmektedir.

Özetle, Kırıkkale 3. Sulh Hukuk Mahkemesi, mirasçılık belgesi davasında davalılara ilanen tebligat yaparak duruşmaya davet etmektedir. Davalıların belirtilen tarihte mahkemede hazır bulunmaları veya kendilerini temsil ettirmeleri gerekmektedir.

Oyuncu Nilperi Şahinkaya, uzun süredir birlikte olduğu heykeltıraş sevgilisi Emre Yusufi ile ilişkisi hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Şahinkaya, ilişkilerinin geleceğine dair belirsizlikleri dile getirerek evlilik ve çocuk konularında farklı düşüncelere sahip olduklarını belirtti.

Şahinkaya, sevgilisinin bir hayal peşinde olduğunu ve bu durumun ilişkilerini etkilediğini vurgulayarak, "Ne evlilik olacak ne çocuk! Birlikte bir geleceğimiz yok bizim" şeklinde konuştu. İlişkilerinde ortak bir gelecek vizyonu olmadığını ve bu durumun kendisini düşündürdüğünü ifade etti.

Oyuncu, ilişkilerinde yaşadığı zorlukları ve belirsizlikleri açıkça dile getirerek, gelecekte neler olacağını kestiremediğini söyledi. Şahinkaya'nın bu açıklamaları, magazin gündeminde geniş yankı uyandırdı ve çiftin ilişkisiyle ilgili çeşitli yorumlara neden oldu.

Nilperi Şahinkaya, kariyerine odaklanmaya devam ettiğini ve şu anda yeni projeler üzerinde çalıştığını belirtti. Özel hayatıyla ilgili bu tür açıklamalar yapmaktan çekinmeyen oyuncu, dürüstlüğüyle takdir topluyor.

Emre Yusufi ise konuyla ilgili henüz bir açıklama yapmadı. Çiftin ilişkisindeki bu belirsizlik, takipçileri tarafından merakla izleniyor.

Bir dönemin tanınmış güzellik kraliçesi, hayranı olduğu ünlü şarkıcıya verdiği çocuk sözünü tuttu. Uzun yıllar sonra ilk kez sokaklarda görüntülenen eski model, iki bebek dünyaya getirdi.

Güzellik yarışmasında adını duyurduktan sonra mankenlik kariyerine başlayan ve kısa sürede şöhrete ulaşan isim, bir röportajında hayranı olduğu şarkıcıya olan sevgisini dile getirmiş ve ondan çocuk sahibi olmak istediğini belirtmişti. Bu açıklaması o dönemde büyük yankı uyandırmıştı.

Yıllar sonra gözlerden uzak bir yaşam süren eski model, geçtiğimiz günlerde bebek arabasıyla sokaklarda görüntülendi. İki bebek dünyaya getirdiği öğrenilen eski modelin, bebeklerinin babasının kim olduğu ise henüz bilinmiyor. Gözlerden uzak bir hayat sürmeyi tercih eden ünlü ismin, hayranı olduğu şarkıcıyla bir ilişkisi olup olmadığı veya bebeklerin babasının ünlü şarkıcı olup olmadığı merak konusu oldu.

Kameralardan uzak durmaya çalışan eski modelin, bebekleriyle olan mutlu halleri dikkatlerden kaçmadı. Uzun bir aradan sonra ilk kez görüntülenen eski modelin, hayranları tarafından büyük ilgiyle karşılanması bekleniyor.

Billur Kalkavan ve Buğra Bahadırlı'nın yaklaşık 13 yıl süren aşk hikayesi, Kalkavan'ın vefatıyla sona ermiş olsa da, ilişkileri boyunca yaşadıkları renkli ve sıra dışı anılarla hatırlanmaya devam ediyor. İlişkilerinin ilk dönemlerinde Buğra Bahadırlı'nın gençliği nedeniyle eleştirilere maruz kalan çift, bu eleştirilere rağmen aşklarını yaşamaktan çekinmediler.

Billur Kalkavan, hayatı boyunca farklı ilgi alanlarına sahip, sıra dışı bir kişiliğe sahipti. Buğra Bahadırlı ile tanışmaları, Kalkavan'ın hayatına yeni bir soluk getirmişti. Bahadırlı, Kalkavan'ın entelektüel birikimine ve hayata bakış açısına hayranlık duyuyordu.

Çift, ilişkileri boyunca birçok seyahate çıktı, farklı kültürleri keşfetti ve birlikte birçok projede yer aldı. Billur Kalkavan'ın sağlık sorunları yaşadığı dönemde Buğra Bahadırlı, sevgilisinin yanından bir an olsun ayrılmadı ve ona destek oldu. Kalkavan'ın vefatı, Bahadırlı için büyük bir kayıp oldu.

Buğra Bahadırlı, Billur Kalkavan'ı her zaman sevgi ve özlemle hatırlıyor. İlişkilerinin kendisi için çok değerli olduğunu ve Kalkavan'dan çok şey öğrendiğini belirtiyor. Çiftin aşkı, yaş farkına rağmen birbirlerine duydukları saygı, sevgi ve anlayışla örnek bir ilişki olarak gösteriliyor.

Billur Kalkavan'ın renkli kişiliği ve Buğra Bahadırlı ile yaşadığı sıra dışı aşk, sevenlerinin kalplerinde yaşamaya devam ediyor.

Eski ABD Başkanı Donald Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin, Papa Francis'in düzenleyeceği cezane törenine katılacakları belirtildi. Vatikan kaynaklarına dayandırılan haberlere göre, tören, Katolik Kilisesi'nin önemli isimlerinden birinin anısına düzenlenecek.

Trump'ın ve Zelenskiy'nin katılımı, törene uluslararası bir boyut kazandırırken, aynı zamanda çeşitli diplomatik temasların da gerçekleşmesine olanak sağlayabilir. İki liderin Vatikan'da bir araya gelme ihtimali, dünya kamuoyunun da dikkatle izlediği bir konu haline geldi.

Papa Francis'in bu özel töreni düzenlemesindeki amaç, merhum din adamının Katolik dünyasına yaptığı katkıları onurlandırmak ve onun mirasını gelecek nesillere aktarmaktır. Törenin detayları ve katılımcı listesi hakkında Vatikan tarafından daha fazla bilgi verilmesi bekleniyor.

Trump ve Zelenskiy'nin ziyareti, Vatikan'ın uluslararası ilişkilerdeki rolünü bir kez daha gözler önüne seriyor. Papa Francis'in, dünya liderlerini bir araya getirme ve diyalog ortamı sağlama çabaları, küresel barış ve işbirliğine önemli katkılar sunuyor.

Törenin, Ukrayna-Rusya savaşı bağlamında da önemli mesajlar içerebileceği düşünülüyor. Papa Francis'in, barış çağrıları ve insani yardım girişimleri, savaşın etkilerini azaltmaya yönelik önemli adımlar olarak değerlendiriliyor.

Vatikan'daki bu önemli törenin, uluslararası siyaset ve din arasındaki ilişkiyi daha da derinleştireceği ve dünya barışına katkı sağlayabileceği umuluyor.

Papa'nın ölümü üzerine, papalık seçim sürecini konu alan ve Oscar ödülü sahibi olan 'Conclave' filmi, izlenme oranlarında belirgin bir artış yaşadı. Film, Katolik Kilisesi'nin en kritik süreçlerinden biri olan 'conclave'ı, yani yeni papa seçimini detaylı bir şekilde ele alıyor.

Conclave'ın Konusu: Film, bir önceki papanın ölümüyle birlikte Vatikan'da toplanan kardinallerin, yeni papa seçmek için bir araya gelmesini ve bu süreçte yaşanan siyasi manevraları, dini ritüelleri ve kişisel çatışmaları konu alıyor. Conclave, dış dünyadan tamamen izole bir şekilde gerçekleştirilen ve büyük bir gizlilik içinde yürütülen bir süreçtir. Kardinaller, Sistine Şapeli'nde bir araya gelerek, yeni papa seçilene kadar oy kullanmaya devam ederler.

İzlenme Oranlarındaki Artışın Nedenleri: Bir papanın ölümü, dünya genelinde büyük bir ilgi ve merak uyandırır. Bu durum, papalık makamının önemi ve Katolik Kilisesi'nin dünya üzerindeki etkisiyle yakından ilgilidir. 'Conclave' filmi, bu merakı gidermek ve papalık seçim sürecini daha yakından anlamak isteyen izleyiciler için bir fırsat sunuyor. Filmdeki detaylar ve gerçekçi anlatım, izleyicilerin ilgisini çekerek izlenme oranlarının artmasına katkıda bulunuyor.

Filmin Önemi: 'Conclave', sadece bir film olarak değil, aynı zamanda Katolik Kilisesi'nin en önemli ve gizemli süreçlerinden birine ışık tutan bir yapım olarak da öne çıkıyor. Film, din, siyaset ve insan doğası arasındaki karmaşık ilişkiyi ustaca işleyerek izleyicilere düşündürücü bir deneyim sunuyor.

Sonuç olarak, papanın vefatı sonrası 'Conclave' filminin izlenme oranlarındaki artış, hem Katolik Kilisesi'ne olan ilginin hem de filmin konusunun güncelliğinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.

Almanya'da Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) lideri Friedrich Merz'in Avrupa siyasetindeki yükselişi ve Avrupa Halk Partisi (EPP) içindeki muhtemel rolü tartışılıyor. Merz'in, Avrupa'da artan sağ popülist hareketlere karşı bir denge unsuru olarak görülebileceği belirtiliyor.

Merz'in EPP İçindeki Konumu: Merz'in, EPP içinde muhafazakar kanadı temsil ettiği ve partinin gelecekteki politikaları üzerinde etkili olabileceği ifade ediliyor. Özellikle göç, güvenlik ve ekonomik rekabet konularında daha sert bir çizgi izleyebileceği öngörülüyor.

Avrupa'daki Zorluklar: Avrupa'nın karşı karşıya olduğu başlıca zorluklar arasında, Rusya-Ukrayna savaşı, enerji krizi, enflasyon ve göç gibi konular yer alıyor. Merz'in, bu zorlukların üstesinden gelinmesinde Almanya'nın ve EPP'nin rolünü güçlendirmeye çalışacağı belirtiliyor.

Olası Senaryolar:

• Merz'in, Avrupa Komisyonu Başkanı veya Avrupa Konseyi Başkanı gibi üst düzey görevlere aday gösterilebileceği spekülasyonları yapılıyor.
• CDU'nun Almanya'da iktidara gelmesi durumunda, Merz'in Almanya Başbakanı olarak Avrupa siyasetinde daha da etkili bir rol oynayabileceği değerlendiriliyor.

Analizde, Merz'in Avrupa siyasetindeki etkisinin önümüzdeki yıllarda artabileceği ve EPP'nin gelecekteki yöneliminde önemli bir rol oynayabileceği vurgulanıyor. Ancak, Merz'in izleyeceği politikaların Avrupa'daki siyasi dengeleri nasıl etkileyeceği ve Avrupa Birliği'nin geleceği üzerindeki etkileri henüz belirsizliğini koruyor.

Afet yönetimi uzmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, deprem konusundaki tartışmalara son verilmesi ve konunun ciddiyetinin anlaşılması gerektiğini belirtti. Kadıoğlu, 'Türkiye'de herkesin deprem uzmanı olduğunu' ifade ederek, bu durumun yanlış bilgilere ve gereksiz tartışmalara yol açtığını söyledi.

Kadıoğlu, deprem riskinin sadece fay hatları üzerinde yaşayanları değil, tüm ülkeyi ilgilendirdiğini vurguladı. Depremlerin etkilerinin sadece belirli bölgelerle sınırlı kalmadığını, ekonomik ve sosyal açıdan tüm ülkeyi etkileyebileceğini belirtti. Bu nedenle, deprem hazırlıklarının sadece riskli bölgelerde değil, tüm Türkiye'de yapılması gerektiğini söyledi.

'Deprem olacak mı, olmayacak mı?' tartışmasının anlamsız olduğunu, asıl önemli olanın depreme karşı hazırlıklı olmak olduğunu vurgulayan Kadıoğlu, binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi, acil durum planlarının yapılması ve toplumun deprem konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Kadıoğlu ayrıca, deprem sonrası müdahale çalışmalarının da büyük önem taşıdığını belirterek, arama kurtarma ekiplerinin sayısının artırılması, ekipmanlarının güncellenmesi ve koordinasyonun sağlanması gerektiğini söyledi. Toplumun da deprem sonrası için hazırlıklı olması, ilk yardım eğitimi alması ve acil durum malzemeleri bulundurması gerektiğini ekledi.

Son olarak, Kadıoğlu, deprem konusunun siyasi bir malzeme haline getirilmemesi gerektiğini, konunun bilimsel verilere dayalı olarak ele alınması ve tüm paydaşların işbirliği yapması gerektiğini vurguladı. Depremle mücadelede başarılı olmak için, toplumun tüm kesimlerinin sorumluluk alması ve ortak hareket etmesi gerektiğini belirtti.