Jeolog Şener Üşümezsoy, Odatv'ye yaptığı açıklamada, Kahramanmaraş merkezli depremleri dört yıl önceden tahmin ettiğini belirtti. Üşümezsoy, 2020 yılında katıldığı bir televizyon programında, Doğu Anadolu Fay Hattı'nın kırılacağını ve 7.4 büyüklüğünde bir deprem oluşturabileceğini ifade etmişti.

Üşümezsoy, söz konusu tahminini yaparken bölgedeki fay hatlarının özelliklerini ve geçmiş deprem verilerini dikkate aldığını vurguladı. Özellikle, Ölü Deniz ve Doğu Anadolu faylarının kesişim noktasının kritik bir bölge olduğunu ve burada büyük bir deprem beklenebileceğini belirtmişti.

Jeolog, bu tahmininin ardından bazı meslektaşları tarafından eleştirildiğini ancak depremin gerçekleşmesiyle haklı çıktığını ifade etti. Ayrıca, Türkiye'deki deprem riskinin sadece Doğu Anadolu Fay Hattı ile sınırlı olmadığını, Kuzey Anadolu Fay Hattı ve diğer aktif fay hatları üzerinde de dikkatli olunması gerektiğini vurguladı.

Üşümezsoy, Odatv'ye yaptığı açıklamada, “Ben birilerinin dediği gibi deprem kahini değilim. Sadece bilimsel verilere dayanarak bir öngörüde bulundum. Bu tür öngörülerin yapılabilmesi için fay hatlarının iyi tanınması ve geçmiş deprem verilerinin dikkatle incelenmesi gerekiyor” dedi.

Ayrıca, Üşümezsoy, deprem sonrası yapılan arama kurtarma çalışmalarının yetersizliğine de dikkat çekerek, bu konuda daha iyi hazırlıklı olunması gerektiğini belirtti. Türkiye'nin deprem kuşağında yer aldığını ve bu nedenle deprem gerçeğiyle yaşamayı öğrenmesi gerektiğini vurguladı.

Ortadoğu'da 2008'den bu yana en büyük gerilimin yaşandığı belirtiliyor. Bölgedeki tansiyonun yükselmesiyle birlikte diplomasi faaliyetlerinin durduğu ifade ediliyor. Bu durum, bölgedeki istikrarı tehdit eden önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Özellikle Türkiye ile İsrail arasındaki su anlaşmasının askıya alınması, bölgedeki gerilimi daha da artırmış durumda. Anlaşmanın askıya alınma nedenleri ve sonuçları hakkında detaylı bir açıklama yapılmazken, bu durumun iki ülke arasındaki ilişkileri olumsuz etkileyebileceği belirtiliyor.

Bölgedeki diğer aktörlerin de bu gerilimden etkilendiği ve çeşitli diplomatik girişimlerde bulunduğu ifade ediliyor. Ancak, şu ana kadar somut bir sonuç alınamadığı ve tansiyonun düşürülmesine yönelik çabaların yetersiz kaldığı gözlemleniyor.

Uluslararası toplumun da bu duruma kayıtsız kalmaması gerektiği vurgulanırken, bölgedeki barış ve istikrarın sağlanması için daha etkin adımlar atılması çağrısında bulunuluyor. Gerilimin tırmanmasının önüne geçilmesi ve diplomatik çözüm yollarının aranması gerektiği belirtiliyor.

Su anlaşmasının askıya alınmasının, bölgedeki su kaynaklarının paylaşımı konusunda yeni sorunlara yol açabileceği endişesi de dile getiriliyor. Bu durumun, zaten hassas olan bölgedeki dengeleri daha da bozabileceği ifade ediliyor.

Sonuç olarak, Ortadoğu'daki mevcut gerilimin, 2008'den bu yana görülen en büyük gerilim olduğu ve diplomasi faaliyetlerinin durma noktasına geldiği belirtiliyor. Türkiye ile İsrail arasındaki su anlaşmasının askıya alınması ise bu gerilimi daha da tırmandırıyor. Bölgedeki istikrarın sağlanması için uluslararası toplumun daha etkin rol oynaması gerektiği vurgulanıyor.

Galatasaray'ın forvet transferi için düşündüğü isimlerden biri olan Alvaro Morata'nın transferiyle ilgili önemli bir gelişme yaşandı. İspanyol oyuncunun geleceğiyle ilgili kararını verdiği belirtildi.

Atletico Madrid forması giyen 31 yaşındaki golcü oyuncu Alvaro Morata'nın, İtalya Serie A ekiplerinden Roma'ya transfer olmaya yakın olduğu iddia edildi. Morata'nın menajerinin Roma Sportif Direktörü Florent Ghisolfi ile görüştüğü ve prensipte anlaşmaya varıldığı öne sürüldü.

Galatasaray'ın da ilgilendiği belirtilen Morata'nın, Roma'ya transfer olma kararında teknik direktör Jose Mourinho'nun etkili olduğu ifade edildi. Mourinho'nun Morata ile yaptığı görüşmede, oyuncuyu takımda görmek istediğini söylediği ve bu durumun Morata'nın kararını etkilediği kaydedildi.

Morata'nın Kariyeri: Alvaro Morata, kariyerinde Real Madrid, Juventus, Chelsea ve Atletico Madrid gibi önemli kulüplerde forma giydi. İspanya Milli Takımı'nda da görev yapan Morata, golcülüğü ve tecrübesiyle tanınıyor.

Galatasaray'ın transfer listesinde yer alan diğer isimlerle ilgili çalışmalarının devam ettiği ve sarı-kırmızılı ekibin önümüzdeki günlerde yeni transferler açıklayabileceği belirtiliyor.

Prof. Dr. Hasan Özbilir, Odatv'ye yaptığı açıklamada, Türkiye'de meydana gelen depremler ve fay hatları üzerine değerlendirmelerde bulundu. Özbilir, depremlerin ardından fay kırılması yaşandığını ve bu durumun daha kötü senaryoları ortadan kaldırdığını ifade etti.

Fay Kırılması ve Deprem Riski: Özbilir, bölgedeki fay hatlarının kırılmasıyla enerjinin boşaldığını ve bu durumun büyük bir rahatlama sağladığını vurguladı. Ancak, artçı sarsıntıların devam edebileceğini ve bu nedenle dikkatli olunması gerektiğini belirtti.

Kötü Senaryo Elendi: Fay hattının kırılmasıyla birlikte, daha büyük bir deprem olasılığının azaldığını belirten Özbilir, en kötü senaryonun elendiğini söyledi. Bu durumun, bölge halkı için bir nebze olsun rahatlama sağlayabileceğini ifade etti.

Artçı Sarsıntılar: Özbilir, fay kırılması yaşanmasına rağmen artçı sarsıntıların bir süre daha devam edeceğini, bu nedenle vatandaşların hasarlı binalardan uzak durması ve yetkililerin uyarılarını dikkate alması gerektiğini vurguladı.

Bölgesel Değerlendirme: Prof. Dr. Özbilir, depremin etkilediği bölgelerdeki zemin yapısının da önemli olduğunu ve bu konuda detaylı çalışmalar yapılması gerektiğini belirtti. Ayrıca, yapıların depreme dayanıklılığı konusunda da hassasiyet gösterilmesi gerektiğini ifade etti.

Öneriler ve Uyarılar: Vatandaşların panik yapmaması, doğru bilgilere ulaşması ve yetkililerin açıklamalarını takip etmesi gerektiğini belirten Özbilir, deprem konusunda bilinçli olmanın ve gerekli önlemleri almanın önemine dikkat çekti.

Sonuç: Prof. Dr. Hasan Özbilir'in açıklamaları, deprem sonrası yaşanan gelişmeler ve fay kırılmasıyla birlikte ortaya çıkan durum hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. Kötü senaryonun elenmesi, bölge için bir umut ışığı olsa da, artçı sarsıntılar ve yapısal önlemler konusunda dikkatli olunması gerekmektedir.

Dünya genelinde kitap okuma alışkanlıkları üzerine yapılan bir araştırma, ülkelerin kitap okuma oranlarını karşılaştırmalı olarak değerlendirdi. Araştırma sonuçlarına göre, Hindistan listede ilk sırada yer alırken, Tayland ikinci ve Çin üçüncü sırada bulunuyor.

Türkiye'nin listedeki konumu ise merak edilen konular arasında yer aldı. Araştırmaya göre Türkiye, dünya genelinde kitap okuma alışkanlığı sıralamasında 18. sırada yer alıyor. Bu sonuç, Türkiye'nin kitap okuma konusunda potansiyelinin olduğunu ancak daha fazla teşvik ve yatırımla daha üst sıralara çıkabileceğini gösteriyor.

Araştırma, ülkelerin eğitim seviyeleri, kültürel alışkanlıkları ve ekonomik durumları gibi faktörlerin kitap okuma oranları üzerinde etkili olduğunu vurguluyor. Kitap okuma alışkanlığının artırılması için çeşitli kampanyalar, kütüphane yatırımları ve okuma etkinlikleri gibi çalışmaların önemi belirtiliyor.

İşte en çok kitap okuyan ülkeler sıralaması:

1. Hindistan
2. Tayland
3. Çin
4. Filipinler
5. Mısır
6. Çek Cumhuriyeti
7. Rusya
8. İsveç
9. Fransa
10. Macaristan
11. Suudi Arabistan
12. Hong Kong
13. Polonya
14. Endonezya
15. Arjantin
16. Avustralya
17. İspanya
18. Türkiye
19. Kanada
20. Almanya

Bu sıralama, ülkelerin kitap okuma alışkanlıkları konusunda genel bir fikir verirken, kültürel farklılıklar ve sosyo-ekonomik etkenlerin de göz önünde bulundurulması gerekiyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva ile görüştü. Görüşmeye dair detaylı bir açıklama yapılmadı.

Bakan Şimşek'in IMF Başkanı ile görüşmesi, Türkiye'nin ekonomik durumu ve olası işbirliği konularının ele alındığı şeklinde yorumlanıyor.

Son dönemde Türkiye'nin ekonomik politikalarında yapılan değişiklikler ve IMF ile ilişkilerin geleceği merak konusu. Bu görüşme, Türkiye'nin ekonomik görünümü ve IMF'nin Türkiye'ye yönelik değerlendirmeleri açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir.

Görüşmenin içeriği hakkında henüz resmi bir açıklama yapılmamış olmakla birlikte, piyasalar ve ekonomi çevreleri tarafından yakından takip ediliyor.

Türkiye'nin IMF ile geçmişteki ilişkileri ve gelecekteki olası işbirlikleri, ekonomik istikrar ve büyüme hedefleri açısından büyük önem taşıyor.

Göztepe, Süper Lig'in 32. haftasında Trabzonspor ile karşılaşacak. Maç öncesinde Göztepe'de önemli eksiklikler bulunuyor.

Sakatlıkları bulunan Tarkan Serbest, Celil Yüksel ve Romal Palmer bu karşılaşmada forma giyemeyecek. Ayrıca, sarı kart cezası bulunan Heliton da Trabzonspor karşısında sahada olamayacak.

Teknik direktör Stanimir Stoilov'un bu eksiklikler nedeniyle nasıl bir kadro tercih edeceği merak konusu. Özellikle orta sahada ve savunmada yaşanan bu eksiklikler, takımın oyun planını etkileyebilir.

Göztepe'nin muhtemel 11'i şu şekilde olabilir:

• Kaleci: Arda Özçimen
• Defans: Ogün Bayrak, Marko Mihojevic, Ümit Akdağ, Djalma Silva
• Orta Saha: Lundqvist, Doğan Erdoğan, খুদ
• Forvet: Dennis, Mamedi Diouf, Billal Messaoudi

Bu maç, Göztepe için ligde kalma mücadelesi açısından büyük önem taşıyor. Trabzonspor karşısında alınacak bir galibiyet, takımın moralini yükseltecek ve puan tablosunda rahatlamasını sağlayacaktır. Ancak eksik oyuncular nedeniyle işleri kolay olmayacak.

Göztepe taraftarı, takımının bu zorlu maçta elinden geleni yapacağına inanıyor ve tribünleri doldurarak destek verecek.

Defne Joy Foster'ın vefatının ardından oğlu Can Kılıç'a sorulan sorular sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Bir YouTube programında Can Kılıç'a yöneltilen, annesiyle ilgili özel ve hassas sorular, birçok kullanıcının tepkisini çekti. Kullanıcılar, küçük bir çocuğa bu denli kişisel sorular sorulmasının etik olmadığını savundu.

Şarkıcı Ebru Polat da bu duruma kayıtsız kalamayarak sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı. Polat, paylaşımında şu ifadelere yer verdi: "Bu çocuğa bunları nasıl sorarsınız? Reyting için yapmayacağınız şey yok! Allah akıl fikir versin." Ebru Polat'ın bu tepkisi, birçok sosyal medya kullanıcısı tarafından desteklendi.

Sosyal medyada yapılan yorumlarda, program yapımcılarının ve sunucularının daha dikkatli olması gerektiği vurgulandı. Özellikle çocukların ve hassas konuların ele alınırken daha özenli davranılması gerektiği belirtildi. Bazı kullanıcılar, bu tür programların reyting kaygısıyla etik sınırları aştığını ifade etti.

Olayın ardından program yapımcılarından veya sunucularından henüz bir açıklama gelmedi. Ancak sosyal medyadaki tepkilerin büyüklüğü, konunun daha fazla tartışılacağını gösteriyor.

• Sosyal medyada birçok kullanıcı, program yapımcılarını ve sunucularını eleştirdi.
• Ebru Polat, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla tepkisini dile getirdi.
• Program yapımcılarından henüz bir açıklama gelmedi.

DEM Parti Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Gülistan Kılıç Koçyiğit, TBMM'de basın toplantısı düzenleyerek güncel konulara dair değerlendirmelerde bulundu. Gülistan Kılıç Koçyiğit, Kürt sorununun çözülmemesi halinde Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının engellenemeyeceğini iddia etti. Koçyiğit, iktidarla yeni anayasa tartışması yürütmediklerini de belirtti.

Koçyiğit, yerel seçimlere giderken Kürt seçmenin belirleyici bir rol oynayacağını vurguladı ve Kürt sorununun çözümü konusunda ortak aday çıkarılması çağrılarına değindi. "Kürt sorunu çözülmeden bu ülkede demokrasi ve hukuktan bahsetmek mümkün değildir" diyen Koçyiğit, Kürt sorununun çözülmemesi halinde İmamoğlu'nun tutuklanmasının önüne geçilemeyeceğini savundu. Bu durumun, Türkiye'deki siyasi istikrarsızlığın ve hukuksuzluğun bir göstergesi olduğunu ifade etti.

Yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili olarak ise Koçyiğit, iktidarla herhangi bir yeni anayasa müzakeresi yapmadıklarını açıkladı. DEM Parti'nin anayasa konusundaki tutumunun net olduğunu ve bu konuda herhangi bir gizli gündemlerinin bulunmadığını belirtti.

Meral Danış Beştaş ise gündeme ilişkin çeşitli açıklamalarda bulundu. Beştaş, yargı süreçlerinin siyasallaştırıldığını ve muhalif kesimlere yönelik baskıların arttığını savundu. Ayrıca, ekonomik sorunlara dikkat çekerek hükümetin politikalarını eleştirdi.

Özetle, DEM Parti Grup Başkanvekilleri, Kürt sorununun çözümü, yargı bağımsızlığı ve yeni anayasa tartışmaları gibi konularda önemli açıklamalarda bulundular. Koçyiğit'in Kürt sorunu ile İmamoğlu'nun olası tutuklanması arasındaki bağlantıyı kurması dikkat çekti.