Ölmez otu, halk arasında bilinen ve çeşitli sağlık faydaları olduğuna inanılan bir bitkidir. İçeriğinde bulunan antioksidanlar sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve vücudu serbest radikallere karşı koruduğu düşünülmektedir. Ölmez otunun potansiyel faydaları arasında şunlar yer almaktadır:

• Kanserle Mücadele: Ölmez otunun içeriğindeki bazı bileşiklerin kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatabileceği veya yok edebileceği yönünde araştırmalar bulunmaktadır. Ancak, bu konuda daha fazla bilimsel kanıta ihtiyaç vardır.
• Anti-inflamatuar Etki: Ölmez otu, iltihap giderici özelliklere sahip olabilir. Bu özelliği sayesinde eklem ağrıları, kas ağrıları ve diğer inflamatuar durumların hafifletilmesine yardımcı olabilir.
• Kalp Sağlığını Koruma: Bazı araştırmalar, ölmez otunun kan basıncını düşürebileceğini ve kolesterol seviyelerini düzenleyebileceğini göstermektedir. Bu etkileri sayesinde kalp sağlığını koruyucu bir rol oynayabilir.
• Cilt Sağlığını İyileştirme: Ölmez otu yağı, ciltteki kırışıklıkları azaltmaya, cilt tonunu eşitlemeye ve ciltteki lekeleri gidermeye yardımcı olabilir. Ayrıca, antioksidan özellikleri sayesinde cildi serbest radikallerin zararlı etkilerinden koruyabilir.

Ölmez otunun faydaları hakkında daha fazla bilgi edinmek ve bu bitkiyi kullanmadan önce mutlaka bir uzmana danışmak önemlidir. Özellikle hamileler, emziren anneler ve kronik rahatsızlığı olan kişilerin ölmez otu kullanmadan önce doktorlarına danışmaları gerekmektedir.

Önemli Not: Bu bilgiler genel bilgilendirme amaçlıdır ve herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etme amacı taşımaz. Sağlığınızla ilgili herhangi bir sorun yaşarsanız, lütfen bir doktora başvurunuz.

Vatandaşlar, karasineklerin normalden daha erken ortaya çıkmasıyla ilgili yaşadıkları sorunları dile getiriyor. Özellikle sıcak havaların etkisiyle karasineklerin sayısında gözle görülür bir artış yaşandığı belirtiliyor. Birçok kişi, kısa süreliğine pencereyi açsa dahi karasineklerin hemen içeri girdiğini ve bu durumun yaşam kalitesini olumsuz etkilediğini ifade ediyor.

Konuyla ilgili uzmanlar, karasineklerin erken çıkmasının nedenleri arasında küresel ısınma ve iklim değişikliklerinin etkili olduğunu vurguluyor. Artan sıcaklıkların, karasineklerin yaşam döngüsünü hızlandırdığı ve dolayısıyla daha erken üremelerine yol açtığı belirtiliyor. Ayrıca, çevre kirliliği ve yetersiz hijyen koşullarının da karasinek popülasyonunu artırıcı bir etken olduğu ifade ediliyor.

Vatandaşlar, karasineklerle mücadele konusunda çeşitli yöntemlere başvuruyor. Sineklik kullanımı, düzenli temizlik, çöp kutularının kapalı tutulması gibi önlemlerin yanı sıra, bazıları kimyasal ilaçlama yöntemlerine de başvuruyor. Ancak uzmanlar, kimyasal ilaçların çevreye ve insan sağlığına zararlı olabileceği konusunda uyarıyor ve daha doğal yöntemlerin tercih edilmesi gerektiğini belirtiyor.

Karasinek sorununa karşı alınabilecek önlemler:

• Ev ve iş yerlerinde sineklik kullanmak.
• Çöp kutularını kapalı tutmak ve düzenli olarak boşaltmak.
• Mutfak ve banyo gibi alanları temiz tutmak.
• Gıda artıklarını açıkta bırakmamak.
• Doğal sinek kovucu yöntemleri denemek (örneğin, lavanta yağı, sirke).

Yetkililerin de karasinek sorununa karşı daha etkili çözümler üretmesi ve çevre temizliği konusunda daha duyarlı olunması gerektiği vurgulanıyor.

UNESCO tarafından 'Yaşayan İnsan Hazinesi' olarak ilan edilen çini ustası Adil Can Güven'in yaşamı ve sanatı, geleneksel çini sanatına adanmış bir ömür olarak öne çıkıyor. Kütahya'da doğan ve küçük yaşlardan itibaren çini sanatıyla iç içe büyüyen Güven, bu sanatı babası ve diğer ustalardan öğrenerek geliştirmiştir.

Adil Can Güven, geleneksel yöntemlerle çini üretimine devam etmekte ve özellikle Osmanlı dönemine ait desenleri yeniden yorumlayarak özgün eserler ortaya koymaktadır. Çini hamurunun hazırlanmasından desenlerin çizilmesine, renklerin uygulanmasından fırınlanmasına kadar tüm süreçleri titizlikle takip etmektedir. Güven, sadece usta bir zanaatkar değil, aynı zamanda çini sanatının felsefesini ve ruhunu da taşıyan bir kültür elçisidir.

Güven'in UNESCO tarafından 'Yaşayan İnsan Hazinesi' olarak kabul edilmesi, onun çini sanatına olan katkılarının ve bu sanatı gelecek nesillere aktarma çabalarının bir takdiri olarak değerlendirilmektedir. Çini sanatının inceliklerini ve püf noktalarını genç nesillere aktarmayı kendine görev edinen Güven, birçok öğrenci yetiştirmiş ve çini sanatının yaşatılmasına önemli katkılar sağlamıştır.

Adil Can Güven, çini sanatının sadece bir zanaat olmadığını, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu vurgulamaktadır. Çini yapımının sabır, özveri ve estetik anlayışı gerektirdiğini belirten Güven, bu sanatın insanı dinginleştirdiğini ve ruhunu beslediğini ifade etmektedir. Onun eserleri, sadece görsel bir şölen sunmakla kalmayıp, aynı zamanda Türk kültürünün ve sanatının derinliklerine bir yolculuk imkanı sunmaktadır.

Güven'in sanatı, geleneksel motifleri modern yorumlarla birleştirerek özgün bir tarz yaratmasıyla da dikkat çekmektedir. Kütahya çinisinin kendine has özelliklerini koruyarak, yeni desenler ve teknikler kullanarak çini sanatını zenginleştirmektedir. Adil Can Güven, Türk çini sanatının yaşayan en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilmektedir.

Deprem felaketlerinin ardından ortaya çıkan en büyük tehditlerden birinin yangın riski olduğu belirtiliyor. Uzmanlar, deprem sonrası yangınların genellikle hasar gören elektrik hatları, doğal gaz sızıntıları ve devrilen sobalar gibi nedenlerle ortaya çıktığına dikkat çekiyor.

Yangınların hızla yayılma potansiyeli, arama kurtarma çalışmalarını olumsuz etkileyebileceği ve can kayıplarını artırabileceği vurgulanıyor. Bu nedenle, deprem bölgelerinde yangın riskine karşı erken uyarı sistemlerinin ve yangınla mücadele önlemlerinin hayati öneme sahip olduğu belirtiliyor.

Erken uyarı sistemleri sayesinde, yangınlar başlangıç aşamasında tespit edilerek itfaiye ekiplerine hızlı bir şekilde haber verilebilir. Bu da yangınların büyümeden kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, yangınla mücadele ekiplerinin eğitimi ve donanımı da yangın riskini azaltmada önemli bir rol oynuyor.

Deprem sonrası yangın riskini azaltmak için alınabilecek önlemler arasında şunlar yer alıyor:

• Hasar gören elektrik hatlarının ve doğal gaz borularının onarılması
• Devrilen sobaların ve diğer yanıcı maddelerin güvenli bir şekilde kaldırılması
• Yangın söndürme ekipmanlarının hazır bulundurulması
• Yangın tatbikatlarının yapılması
• Erken uyarı sistemlerinin kurulması

Uzmanlar, deprem bölgelerinde yaşayan vatandaşların yangın riskine karşı bilinçli olmaları ve gerekli önlemleri almaları gerektiğini vurguluyor.

Türk bilim insanları, akciğer kanserinin erken teşhisi için önemli bir adım attı. Geliştirdikleri yapay zeka modeli sayesinde, bireylerin ses analizini yaparak akciğer kanseri riskini belirleyebiliyorlar. Bu yöntem, hastalığın erken evrelerde tespit edilmesine olanak tanıyarak tedavi şansını artırmayı hedefliyor.

Araştırmacılar, yapay zeka modelini eğitmek için geniş bir veri seti kullandı. Bu veri seti, farklı akciğer kanseri evrelerindeki hastaların ses kayıtlarını içeriyordu. Model, ses kayıtlarındaki ince değişiklikleri ve örüntüleri analiz ederek, kanserli ve sağlıklı bireyler arasındaki farkları öğrenmeyi başardı.

Yapay zeka modelinin çalışma prensibi:

• Bireyin ses kaydı alınır.
• Ses kaydı, yapay zeka modeli tarafından analiz edilir.
• Model, ses özelliklerini değerlendirerek kanser riskini belirler.
• Sonuçlar, bir rapor halinde sunulur.

Bu yeni yöntem, özellikle risk altındaki bireylerin taranması için umut vadediyor. Erken teşhisin hayat kurtarıcı olduğu akciğer kanserinde, bu tür yenilikçi yaklaşımlar büyük önem taşıyor. Araştırmacılar, modelin doğruluğunu ve güvenilirliğini artırmak için çalışmalarına devam ediyor.

Geliştirilen bu yapay zeka modelinin, akciğer kanseri tarama programlarına entegre edilmesi ve daha geniş kitlelere ulaşması hedefleniyor. Bu sayede, hastalığın erken evrelerde teşhis edilerek tedaviye başlanması ve yaşam sürelerinin uzatılması amaçlanıyor.

Papa Francis'in cenaze töreni, Vatikan'da binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşti. Törene, dünyanın dört bir yanından devlet başkanları, dini liderler ve inananlar katıldı. Sabahın erken saatlerinden itibaren toplanmaya başlayan kalabalık, Aziz Petrus Meydanı'nı doldurdu.

Törende, Papa Francis'in hayatı ve hizmetleri anıldı. Kardinaller, Papa'nın öğretilerini ve dünya barışına yaptığı katkıları vurgulayan konuşmalar yaptı. Tören boyunca dualar edildi ve ilahiler okundu. Katılımcılar, Papa Francis'in anısına saygılarını sunarak gözyaşlarına hakim olamadılar.

Cenaze töreni, Katolik Kilisesi'nin geleneklerine uygun olarak gerçekleştirildi. Papa Francis'in naaşı, Aziz Petrus Bazilikası'nda katafalka yerleştirildi. Törenin sonunda, Papa'nın naaşı, bazilikanın altındaki papalık mezarlığına defnedildi.

Törene katılanlar arasında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı ve birçok ülkenin devlet başkanları da yer aldı. Türkiye'yi temsilen de üst düzey bir heyet törende hazır bulundu.

Papa Francis'in vefatı, dünya genelinde büyük üzüntüye yol açmıştı. Farklı dinlerden ve kültürlerden insanlar, Papa'nın barış ve hoşgörü mesajlarına büyük değer veriyordu. Cenaze töreni, Papa Francis'in mirasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi.

Törenin ardından Vatikan yetkilileri, Papa Francis'in yerine geçecek yeni papanın seçimi için hazırlıklara başladı. Kardinaller Kurulu'nun önümüzdeki günlerde toplanarak seçim sürecini başlatması bekleniyor.

Andy Warhol'un 1982'de Domus Technica binası için yaptığı düşünülen ve değeri milyonlarca euro olarak tahmin edilen duvar resmi, Dronten belediye binasının yenilenmesi sırasında ortadan kayboldu. 2021'de binanın dış cephesini kaplayan panellerin sökülmesinin ardından Warhol'un eserine ne olduğu uzun süre belirsizliğini korudu.

Hollanda gazetesi de Stentor'un haberine göre, Warhol'un eseri büyük olasılıkla diğer inşaat atıklarıyla birlikte çöpe atıldı. Dronten Belediyesi sözcüsü Hans Peter Broekgaarden, eserin nerede olduğunu bilmediklerini doğruladı. Broekgaarden, daha önce yaptıkları aramalarda da esere rastlamadıklarını belirtti.

Olayın duyulmasının ardından Dronten yerel yönetimi büyük tepki çekti. Fleverland Eyaleti Kültür Mirası sözcüsü, durumu 'çok üzücü' olarak nitelendirdi. Eserin değerinin yüksek olduğu ve korunması gerektiği vurgulandı.

Warhol'un eserinin kaybolmasıyla ilgili soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında, binanın yenilenmesi sürecinde görev alan tüm yetkililerin ve işçilerin ifadeleri alınacak. Ayrıca, inşaat atıklarının nereye götürüldüğü ve nasıl imha edildiği de araştırılacak.

Olayın aydınlatılması ve sorumluların bulunması için çalışmalar devam ediyor. Sanat dünyası ise bu üzücü kayıp karşısında şaşkınlığını ve üzüntüsünü dile getiriyor.

Olayla ilgili bazı önemli noktalar:

• Eserin 1982'de yapıldığı tahmin ediliyor.
• Eserin değeri milyonlarca euro olarak tahmin ediliyor.
• Eser, Dronten belediye binasının dış cephesindeydi.
• Eser, bina yenilenirken kayboldu.
• Eserin çöpe atıldığı düşünülüyor.

İran'ın güneyindeki Şehit Recai Limanı'nda büyük bir patlama meydana geldi. 26 Nisan 2025 tarihinde yaşanan olayda, limanın konteyner depolama alanında şiddetli bir patlama duyuldu.

Henüz yetkililerden resmi bir açıklama yapılmazken, ilk bilgilere göre patlamanın nedeni belirlenemedi. Olay yerine çok sayıda itfaiye ve kurtarma ekibi sevk edildi. Yangın kontrol altına alınmaya çalışılıyor ve patlamanın etkilediği alanın genişliği tespit edilmeye çalışılıyor.

Liman yetkilileri, olası can kayıplarını önlemek amacıyla limanın çevresini güvenlik şeridiyle kapattı. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, patlama o kadar şiddetliydi ki, çevre binalar da sarsıldı. Patlamanın ardından yükselen duman, kilometrelerce uzaktan görülebiliyor.

Şehit Recai Limanı, İran'ın en büyük limanlarından biri olup, ülkenin ticaretinde önemli bir rol oynamaktadır. Patlamanın limanın operasyonlarını ne kadar etkileyeceği henüz bilinmiyor. Yetkililer, patlamanın nedenini araştırmak için soruşturma başlattı.

Olayla ilgili gelişmeler yakından takip ediliyor.

Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın yeniden seçilmesi durumunda uygulamaya koymayı planladığı gümrük vergilerinin, Avrupa'da enflasyonu düşürebileceği öne sürülüyor. Bu durum, ilk bakışta mantığa aykırı gibi görünse de, ekonomistler bu tezin arkasında yatan nedenleri açıklıyor.

Trump'ın tüm ithal ürünlere %10'luk bir gümrük vergisi uygulama planı, ABD'ye ihracat yapan ülkeler için önemli bir maliyet artışı anlamına geliyor. Bu durum, Avrupalı şirketlerin ABD pazarına erişimini zorlaştırabilir ve rekabet güçlerini azaltabilir.

Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) olası tepkileri:

• İhracat gelirlerindeki düşüş, Avrupa'da deflasyonist bir baskı oluşturabilir.
• ECB, bu baskıyı dengelemek için para politikasını gevşetebilir, yani faiz oranlarını düşürebilir veya tahvil alım programlarını başlatabilir.
• Bu tür bir gevşeme, Euro'nun değerini düşürebilir, bu da ithalatı pahalılaştırarak enflasyonu artırabilir. Ancak, ihracattaki düşüşün yarattığı deflasyonist etkinin daha baskın olması bekleniyor.

Beklenmedik sonuçlar: Trump'ın gümrük vergileri, Avrupa'da arz yönlü şoklara neden olabilir. Bu durum, şirketlerin üretim maliyetlerini artırabilir ve fiyatları yükseltebilir. Ancak, ihracat talebindeki azalma, bu maliyet artışlarını dengeleyebilir ve hatta fiyatları düşürebilir.

Sonuç: Trump'ın gümrük vergilerinin Avrupa'da enflasyonu nasıl etkileyeceği karmaşık bir denklem. Bir yandan, ABD'ye ihracatı azaltarak deflasyonist bir baskı oluşturabilir. Öte yandan, arz yönlü şoklara neden olarak enflasyonu artırabilir. Ancak, mevcut koşullar altında, deflasyonist etkinin daha baskın olması ve Avrupa'da enflasyonu düşürmesi bekleniyor.

Bu durum, küresel ticaret politikalarının ve ekonomik etkileşimlerin ne kadar karmaşık ve öngörülemez olabileceğini gösteriyor.