Cammu Keşmir sorunu, Hindistan ve Pakistan arasındaki temel anlaşmazlıklardan biri olarak onlarca yıldır süregelen bir gerilim kaynağıdır. Bölgenin stratejik önemi ve karmaşık demografik yapısı, sorunun çözümünü zorlaştırmaktadır.

Cammu Keşmir, Hindistan ve Pakistan arasında 60 yılı aşkın süredir devam eden bir gerilimin merkez üssü olmuştur. Bu bölge, her iki ülke için de stratejik bir öneme sahip olup, bölgedeki karmaşık demografik yapı ve siyasi çıkarlar, sorunun çözümünü zorlaştırmaktadır.
Tarihsel Arka Plan: 1947'de İngiliz sömürgeciliğinin sona ermesiyle Hindistan ve Pakistan bağımsızlıklarını ilan etti. Cammu Keşmir, prensliğin kendi geleceğini belirleme hakkına sahip olduğu bir belirsizlik dönemine girdi. Ancak, çoğunluğu Müslüman olan halkın Pakistan'a katılma eğiliminde olmasına rağmen, Hindu prensin Hindistan'a katılmasıyla sorunlar başladı.
İlk Hindistan-Pakistan Savaşı (1947): Prens'in Hindistan'a katılmasıyla Pakistan destekli milisler bölgeye girdi ve bu durum iki ülke arasında ilk savaşa yol açtı. Savaş, Birleşmiş Milletler'in arabuluculuğuyla ateşkesle sonuçlandı ve Keşmir, Hindistan ve Pakistan arasında bölündü. Hindistan, bölgenin yaklaşık yüzde 45'ini (Cammu, Keşmir Vadisi ve Ladakh), Pakistan ise yüzde 35'ini (Azad Keşmir ve Gilgit-Baltistan) kontrolü altına aldı. Geriye kalan yüzde 20'lik bölüm ise Çin kontrolünde kaldı.
Sonraki Gelişmeler: Yıllar içinde, Keşmir'de Hindistan yönetimine karşı çeşitli ayrılıkçı hareketler ve silahlı ayaklanmalar yaşandı. Pakistan, bu gruplara destek vermekle suçlanırken, Hindistan ise bölgedeki insan hakları ihlalleri nedeniyle eleştirildi. İki ülke arasında 1965 ve 1999'da Keşmir yüzünden iki büyük savaş daha yaşandı.
Günümüzdeki Durum: Hindistan, 2019'da Cammu Keşmir'in özel statüsünü kaldırarak doğrudan merkezi hükümete bağladı. Bu adım, Pakistan tarafından şiddetle kınandı ve bölgedeki gerilimi daha da artırdı. Uluslararası toplum, her iki ülkeyi de itidale davet ederek, sorunun diyalog yoluyla çözülmesi çağrısında bulundu.
Çözüm Beklentileri: Cammu Keşmir sorunu, bölgesel istikrarı tehdit eden ve çözümü zorlu bir mesele olarak varlığını sürdürmektedir. Taraflar arasındaki güvensizlik ve farklı çıkarlar, kalıcı bir çözüm bulunmasını engellemektedir. Ancak, diyalog ve uzlaşı yoluyla, bölgedeki halkların huzur ve refahı için adil ve sürdürülebilir bir çözüm bulunması umulmaktadır.