Avrupa Komisyonu, ABD'nin deniz tabanı madenciliği projelerine yönelik tutumunu eleştirerek, bu tür faaliyetlerin uluslararası hukukla uyumluluğu konusunda şüphelerini dile getirdi. Komisyon, deniz çevresinin korunması ve sürdürülebilir uygulamaların teşvik edilmesi gerektiğini vurguluyor.

Avrupa Komisyonu, ABD'nin derin deniz tabanı madenciliği girişimlerinin uluslararası hukukla uyumluluğunu sorguluyor. Komisyon, bu tür faaliyetlerin çevresel etkileri ve yasal dayanakları konusunda ciddi endişeler taşıyor. Derin deniz madenciliği, okyanus tabanındaki metal açısından zengin nodüllerin çıkarılmasını içeriyor ve bu süreç, deniz ekosistemlerine zarar verme potansiyeli taşıyor.
Avrupa Komisyonu'nun açıklamasına göre, ABD'nin bu konudaki yaklaşımı, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) gibi uluslararası anlaşmalarla çelişebilir. UNCLOS, deniz kaynaklarının kullanımını düzenleyen ve çevrenin korunmasını öngören temel bir çerçeve sunuyor. Komisyon, tüm ülkelerin bu sözleşmeye uyması gerektiğini vurguluyor.
Komisyon, deniz tabanı madenciliğinin potansiyel çevresel etkileri konusunda da uyarıda bulunuyor. Bu tür faaliyetler, deniz yaşamının çeşitliliğini azaltabilir, habitatları yok edebilir ve su kirliliğine yol açabilir. Avrupa Komisyonu, derin deniz ekosistemlerinin hassasiyetine dikkat çekerek, bu tür faaliyetlerin sadece sıkı çevresel değerlendirmelerden sonra ve sürdürülebilir uygulamalarla gerçekleştirilmesi gerektiğini savunuyor.
Avrupa Komisyonu'nun bu açıklaması, derin deniz madenciliği konusundaki uluslararası tartışmaları alevlendirebilir. Birçok ülke ve çevre örgütü, bu tür faaliyetlerin durdurulması veya sıkı bir şekilde düzenlenmesi çağrısında bulunuyor. Komisyonun tutumu, deniz çevresinin korunması ve sürdürülebilir kalkınma ilkelerinin desteklenmesi açısından önemli bir sinyal olarak değerlendiriliyor.
Avrupa Komisyonu ayrıca, deniz tabanı madenciliğinin ekonomik boyutuna da değiniyor. Bu tür faaliyetlerin, özellikle kobalt, nikel ve manganez gibi stratejik metallere olan talebi karşılamada rol oynayabileceği belirtiliyor. Ancak Komisyon, ekonomik faydaların çevresel risklerle dengelenmesi gerektiğini vurguluyor. Sürdürülebilir bir yaklaşım, deniz kaynaklarının gelecek nesiller için korunmasını sağlamalıdır.