Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile ilgili sosyal medyada dolaşan bir iddia gündem yarattı. İddiaya göre, Abdullah isimli bir şahıs, Devlet Bahçeli'nin oğlu olduğu yönünde paylaşımlar yapılması üzerine sosyal medyanın diline düştü.

Sosyal medya kullanıcıları, Abdullah isimli kişinin kimliği, Devlet Bahçeli ile olan ilişkisi ve bu iddiaların kaynağı hakkında çeşitli yorumlar ve paylaşımlarda bulundu. Bazı kullanıcılar, iddiaların asılsız olduğunu savunurken, bazıları ise konunun araştırılması gerektiğini belirtti. Sosyal medyada yapılan yorumlarda, iddiaların doğruluğunun teyit edilmediği ve spekülasyonlara dayalı olduğu vurgulandı.

Konuyla ilgili olarak MHP cephesinden henüz resmi bir açıklama yapılmadı. İddiaların yayılması üzerine, sosyal medya platformlarında konuyla ilgili çok sayıda etiket (hashtag) açıldı ve tartışmalar yaşandı. Kullanıcılar, Abdullah isimli kişinin fotoğraflarını ve sosyal medya paylaşımlarını paylaşarak, iddiaların ne kadar gerçekçi olduğunu sorguladı.

Sosyal medya platformlarındaki tartışmalar, konunun daha geniş kitlelere ulaşmasına neden oldu. Birçok haber sitesi ve sosyal medya fenomeni, konuyu gündeme taşıyarak, iddiaların detaylarını ve sosyal medyadaki yankılarını haberleştirdi. Devlet Bahçeli'nin özel hayatı ve ailesi hakkında daha önce de çeşitli iddialar ortaya atılmıştı, ancak bu iddia diğerlerinden farklı olarak sosyal medyada daha hızlı yayıldı ve geniş bir tartışma ortamı yarattı.

Sonuç olarak, Abdullah isimli bir kişinin Devlet Bahçeli'nin oğlu olduğu iddiası, sosyal medyada büyük bir ilgiyle karşılandı ve tartışmalara yol açtı. İddiaların doğruluğu henüz teyit edilmemiş olup, konuyla ilgili resmi bir açıklama bekleniyor.

Cumhur İttifakı ortağı olan bir partinin genel başkan yardımcısının geçmişte yaptığı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan açıklamaları yeniden gündeme geldi. Partinin genel başkan yardımcısının seçim döneminde sarf ettiği sözler, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı ve tartışmalara neden oldu.

Söz konusu haberde, genel başkan yardımcısının Erdoğan'ı eleştiren ve Cumhur İttifakı'nın geleceği hakkında soru işaretleri yaratan ifadelerine yer veriliyor. Seçim sürecinde kullanılan bu türden sert söylemlerin, ittifak ortakları arasındaki ilişkilere nasıl bir etki yapacağı merak konusu.

İşte o açıklamalardan bazıları:

• Genel başkan yardımcısının, Erdoğan'ın politikalarını ve yönetim şeklini eleştiren sözleri
• İttifakın geleceği ile ilgili kaygılarını dile getirdiği bölümler
• Seçim stratejileri ve oy hedefleri hakkında yaptığı değerlendirmeler

Haberde, bu açıklamaların Cumhur İttifakı içinde nasıl yankı bulduğu ve diğer parti yetkililerinin bu konudaki düşünceleri de ele alınıyor. İttifakın birlik ve beraberlik mesajlarına rağmen, bu türden eleştirilerin ittifakın iç dinamiklerini nasıl etkileyebileceği tartışılıyor.

Sonuç olarak, Cumhur İttifakı ortağının Erdoğan'ı hedef alan bu sözleri, siyasi gündemde önemli bir tartışma başlatmış ve ittifakın geleceği hakkında çeşitli spekülasyonlara yol açmıştır.

Fenerbahçe, Süper Lig'in 15. haftasında sahasında Beşiktaş ile oynayacağı maçın hazırlıklarına Can Bartu Tesisleri'nde yaptığı antrenmanla başladı. Teknik direktör İsmail Kartal yönetiminde gerçekleşen antrenman, koşu, ısınma ve koordinasyon hareketleriyle start aldı. Ardından 2 gruba ayrılan futbolcular, 5'e 2 top kapma ve pas çalışmaları yaptı. İdmanın sonraki bölümünde taktiksel çalışmalar gerçekleştirildi.

Antrenman, bireysel çalışmalarla tamamlandı. Sakatlıkları bulunan Rodrigo Becao ve Djiku'nun tedavilerine devam edildi. Ayrıca, milli takımlarda bulunan futbolcular derbi hazırlıklarında yer almadı. Fenerbahçe, Beşiktaş derbisi hazırlıklarına önümüzdeki günlerde devam edecek.

Fenerbahçe - Beşiktaş derbisi, 9 Aralık Cumartesi günü saat 19.00'da Ülker Stadyumu'nda oynanacak.

İstanbul Süper Amatör Küme Play-Off mücadelesinde olaylı bir şampiyonluk maçı yaşandı. Maçın bitiş düdüğüyle birlikte futbolcular arasında arbede çıktı. Saha bir anda karıştı ve oyuncular birbirlerine saldırdı.

Karşılaşma boyunca gergin anlar yaşanırken, maçın son düdüğüyle tansiyon yükseldi. Şampiyonluk maçının heyecanı ve stresiyle futbolcular arasında çıkan tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. Olay yerine gelen polis ekipleri, kavgayı ayırmak için yoğun çaba sarf etti.

Futbolcuların birbirlerine tekme ve yumruklarla saldırdığı kavgada, bazı oyuncular yaralandı. Polis ekipleri, biber gazı kullanarak kavgayı kontrol altına almaya çalıştı. Uzun süren uğraşlar sonucu kavga yatıştırıldı ve olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Maç sonrası yaşanan olaylar futbol camiasında üzüntüyle karşılandı. Yetkililer, sporunFair Play ruhuna aykırı bu tür davranışların kabul edilemez olduğunu belirterek, sorumlular hakkında gerekli işlemlerin yapılacağını açıkladı.

Olayla ilgili detaylı inceleme başlatılırken, maçın hakem raporu ve güvenlik kamera görüntüleri de incelenecek. Kavga anına karışan futbolcuların tespiti için çalışmalar sürüyor.

Türk müziğinin sevilen sanatçılarından Selami Şahin'in hayatı belgesel oluyor. Sanatçının uzun ve başarılı kariyerini, müzik dünyasına katkılarını ve özel yaşamını konu alacak olan belgesel, hayranları tarafından merakla bekleniyor.

Belgesel, Selami Şahin'in çocukluk yıllarından başlayarak, müzik kariyerindeki ilk adımlarını, hit şarkılarını ve unutulmaz konserlerini ele alacak. Sanatçının ailesi, dostları ve müzik dünyasından önemli isimlerin de yer alacağı belgeselde, Selami Şahin'in bilinmeyen yönleri de gün yüzüne çıkacak.

Selami Şahin, Türk müziğine sayısız eser kazandırmış, besteci, söz yazarı ve yorumcu kimliğiyle tanınıyor. "Seninle Başım Dertte", "Özledim", "Ben Bir Tek Adam Sevdim", "Hesabım Var" gibi unutulmaz şarkılarıyla milyonların gönlünde taht kuran Şahin'in hayat hikayesi, belgesel ile ölümsüzleşecek.

Belgeselin yapımcılığını üstlenen firma, Selami Şahin'in hayatını en ince detayına kadar aktarmak için titiz bir çalışma yürüttüklerini belirtti. Belgeselde, sanatçının arşivinden özel görüntülerin yanı sıra, daha önce yayınlanmamış röportajlar da yer alacak.

Selami Şahin'in hayatını konu alan belgeselin ne zaman yayınlanacağı henüz açıklanmadı. Ancak belgeselin, sanatçının hayranları için kaçırılmaması gereken bir yapım olacağı belirtiliyor.

Belgesel projesi, Selami Şahin'in müzik kariyerine ve Türk pop müziğine olan katkılarına bir saygı duruşu niteliği taşıyor. Sanatçının hayatından kesitlerin yer alacağı bu özel yapım, müzikseverlere unutulmaz bir deneyim yaşatacak.

Notre Dame de Sion Fransız Lisesi öğrencilerinin sahneye koyduğu 'Lysistrata' oyunu büyük beğeni topladı. Öğrencilerin performansı izleyicilerden tam not alırken, okul yönetimi ve öğretmenler de gurur duyduklarını belirtti.

Oyun, Aristofanes'in aynı adlı eserinden uyarlanmış olup, savaş karşıtı bir temayı işliyor. Atinalı kadınların, savaşın sona ermesi için erkeklere karşı başlattığı seks grevini konu alıyor. Öğrenciler, bu klasik eseri günümüze uyarlayarak, toplumsal sorunlara dikkat çekmeyi amaçladılar.

Notre Dame de Sion Fransız Lisesi Müdürü Yann de Lansalut, öğrencilerin bu başarısından dolayı çok mutlu olduğunu ifade etti. Lansalut, 'Öğrencilerimiz sadece akademik başarılarıyla değil, aynı zamanda sanatsal yetenekleriyle de bizleri gururlandırıyor. Bu oyun, onların ne kadar yetenekli ve özverili olduklarının bir kanıtı' dedi.

Oyunun yönetmeni ve edebiyat öğretmeni Ayşe Draz, öğrencilerin aylardır bu projeye hazırlandıklarını ve büyük bir emek harcadıklarını söyledi. Draz, 'Öğrencilerim, karakterlerini derinlemesine inceleyerek, oyuna kendi yorumlarını kattılar. Ortaya çok başarılı bir iş çıktı' şeklinde konuştu.

Oyunun başrol oyuncularından Ayşe Demir, Lysistrata karakterini canlandırmaktan dolayı çok heyecanlı olduğunu belirtti. Demir, 'Bu rol, bana kendimi ifade etme ve toplumsal sorunlara dikkat çekme fırsatı verdi. Umarım oyunumuz, izleyicilerde farkındalık yaratır' dedi.

Oyunun sonunda, öğrenciler dakikalarca ayakta alkışlandı. İzleyiciler, öğrencilerin performansını ve oyunun konusunu çok etkileyici bulduklarını dile getirdiler. Notre Dame de Sion Fransız Lisesi, bu başarılı oyunla bir kez daha adından söz ettirmeyi başardı.

Oyunun sahnelenmesinde emeği geçen tüm öğrenci ve öğretmenlere teşekkür edildi.

Prof. Dr. Naci Görür, Hürriyet yazarı Fulya Soybaş'a İstanbul'da beklenen depremle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Görür, İstanbul'da en az 7.2 büyüklüğünde bir deprem beklendiğini ve bu depremin Marmara Denizi'nde olacağını belirtti.

Görür, olası bir depremde İstanbul'un Avrupa Yakası'nın daha fazla etkilenebileceğini ifade etti. Özellikle Avcılar-Küçükçekmece hattının riskli olduğunu vurguladı. Fay hattına yakınlık ve zemin özellikleri nedeniyle bu bölgelerde daha büyük hasarların görülebileceğini dile getirdi.

Prof. Dr. Görür, yetkililere ve halka deprem hazırlıklarının önemini hatırlattı. Binaların depreme dayanıklılığının kontrol edilmesi, riskli yapıların güçlendirilmesi veya yenilenmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca, deprem sonrası için acil durum planlarının hazırlanması ve toplanma alanlarının belirlenmesi gerektiğini vurguladı.

Naci Görür, Marmara Denizi'ndeki fay hattının özelliklerine dikkat çekti. Bu fay hattının Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın bir parçası olduğunu ve uzun süredir enerji biriktirdiğini belirtti. Bu durumun, İstanbul için büyük bir deprem riskini oluşturduğunu ifade etti.

Görür, deprem konusunda bilinçli olmanın ve gerekli önlemleri almanın hayati önem taşıdığını vurguladı. Halkın deprem konusunda eğitilmesi, panik yapmadan doğru davranışları sergilemesi gerektiğini söyledi. Ayrıca, yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının da deprem hazırlıklarına aktif olarak katılması gerektiğini belirtti.

Depremlerin ardından birçok kişi, gerçekte bir sarsıntı olmamasına rağmen sürekli sallanma hissi yaşadığını belirtiyor. Bu durum, uzmanlar tarafından 'hayalet deprem algısı' olarak adlandırılıyor ve psikolojik bir tepki olarak değerlendiriliyor.

Hayalet Deprem Algısı Nedir?

Hayalet deprem algısı, deprem felaketini yaşayan bireylerin, sarsıntı geçtikten sonra bile sürekli sallanıyormuş gibi hissetmeleridir. Bu durum, özellikle travmatik deprem deneyimleri sonrasında daha sık görülür. Kişi, normalde sabit olan bir zeminde dahi hareket algısı yaşayabilir. Bu algı, deprem anındaki korku ve stresin bir sonucu olarak ortaya çıkar.

Neden Olur?

Bu durumun temel nedeni, deprem sırasında yaşanan yoğun stres ve korkudur. Deprem, insan psikolojisi üzerinde derin izler bırakabilir ve beyin, bu travmatik deneyimi sürekli olarak yeniden yaşamaya çalışabilir. Bu durum da hayalet deprem algısına yol açar. Ayrıca, deprem sonrasında yaşanan belirsizlik, kaygı ve geleceğe yönelik endişeler de bu algıyı tetikleyebilir.

Belirtileri Nelerdir?

• Sürekli sallanma veya baş dönmesi hissi
• Denge sorunları
• Mide bulantısı
• Panik atak
• Uyku bozuklukları
• Yoğun kaygı ve endişe

Ne Zaman Doktora Başvurmalı?

Hayalet deprem algısı, genellikle zamanla kendiliğinden geçebilir. Ancak, belirtiler şiddetliyse ve kişinin günlük yaşamını olumsuz etkiliyorsa, bir uzmana başvurmak önemlidir. Özellikle aşağıdaki durumlarda bir psikolog veya psikiyatriste danışmak faydalı olabilir:

• Belirtiler uzun süre devam ediyorsa (birkaç haftadan uzun)
• Günlük aktiviteleri yapmayı zorlaştırıyorsa
• Yoğun kaygı ve panik ataklara neden oluyorsa
• Uyku düzenini bozuyorsa

Tedavi Yöntemleri

Hayalet deprem algısının tedavisinde genellikle psikoterapi yöntemleri kullanılır. Travma odaklı terapiler, EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) ve bilişsel davranışçı terapi (BDT) bu konuda etkili olabilir. Ayrıca, bazı durumlarda ilaç tedavisi de gerekebilir. Tedavi süreci, kişinin yaşadığı travmanın şiddetine ve belirtilerin yoğunluğuna göre farklılık gösterebilir.

Başa Çıkma Yolları

• Bilinçli Farkındalık (Mindfulness): Anı yaşamaya odaklanmak ve bedensel duyumları fark etmek, kaygıyı azaltabilir.
• Nefes Egzersizleri: Derin ve düzenli nefes almak, stresi azaltmaya yardımcı olur.
• Sosyal Destek: Aile ve arkadaşlarla konuşmak, duyguları paylaşmak önemlidir.
• Profesyonel Yardım: Gerekirse bir uzmandan destek almak, iyileşme sürecini hızlandırabilir.

Çanakkale Savaşı sırasında esir düşen İngiliz askerlerinin bir kısmı, akıl hastası numarası yaparak esaretten kurtulmaya çalışmıştır. Bu durum, dönemin askeri hastanelerinde görev yapan psikiyatristlerin dikkatini çekmiştir. İngiliz esirlerin bu taktiği, özellikle Mazhar Osman gibi tecrübeli bir psikiyatrist tarafından kolayca anlaşılmıştır.

Mazhar Osman, o dönemde akıl hastalıkları konusunda uzmanlığıyla tanınan bir isimdi. Esirlerin davranışlarını yakından gözlemleyen Osman, onların aslında hasta olmadıklarını, sadece esaretten kurtulmak için numara yaptıklarını tespit etmiştir. Bu tespiti yaparken, esirlerin hareketlerindeki tutarsızlıklar ve verdikleri cevaplardaki çelişkilerden yararlanmıştır.

Bu olay, savaş psikolojisi ve psikiyatrinin savaş dönemindeki önemini gözler önüne sermektedir. Esirlerin psikolojik durumlarını değerlendirmek ve onların sağlık sorunlarına çözüm bulmak, askeri hastanelerin önemli görevlerinden biriydi. Mazhar Osman'ın bu konudaki başarısı, Türk tıbbının savaş dönemindeki yetkinliğini de göstermektedir.

Olayın detaylarına göre, İngiliz askerleri çeşitli belirtiler sergileyerek akıl hastası olduklarını iddia etmişlerdir. Ancak Mazhar Osman'ın yaptığı detaylı incelemeler sonucunda, bu belirtilerin çoğunun sahte olduğu ortaya çıkmıştır. Osman, esirlerin numaralarını anlamak için çeşitli testler uygulamış ve onların tepkilerini dikkatle izlemiştir.

Mazhar Osman'ın bu başarısı, tıp literatüründe önemli bir yer edinmiştir ve savaş psikolojisi alanında örnek bir vaka olarak incelenmektedir. Bu olay, aynı zamanda, psikiyatristlerin savaş dönemindeki rolünün ne kadar kritik olduğunu da vurgulamaktadır.