Kenan İmirzalıoğlu, yeni bir reklam anlaşması yaparak adından söz ettirdi. Oyuncunun bu anlaşmadan kazanacağı ücret, magazin dünyasında büyük yankı uyandırdı.

İmirzalıoğlu, Gain platformunda yayınlanan 'Alef' dizisinin ardından herhangi bir projede yer almamıştı. Uzun bir süredir ekranlardan uzak kalan oyuncunun, reklam anlaşmasıyla yeniden gündeme gelmesi hayranlarını sevindirdi.

Alınan bilgilere göre, Kenan İmirzalıoğlu bir bankanın reklam yüzü oldu. Bu işbirliği karşılığında ünlü oyuncunun 40 milyon TL alacağı iddia edildi. Bu rakam, İmirzalıoğlu'nun kariyerindeki en yüksek reklam geliri olarak kayıtlara geçti.

Reklam filminin çekimlerinin kısa süre içerisinde başlayacağı ve İmirzalıoğlu'nun yeni reklam kampanyasıyla sevenleriyle buluşacağı belirtildi.

Kenan İmirzalıoğlu'nun Reklam Anlaşması Detayları:

• Anlaşma yapılan kurum: Bir banka
• Anlaşma bedeli: 40 milyon TL
• Çekimlerin başlama tarihi: Yakın zamanda

Bu anlaşma ile Kenan İmirzalıoğlu'nun popülaritesini ve marka değerini bir kez daha kanıtladığı yorumları yapılıyor.

Prof. Dr. Naci Görür, bazı sosyal medya kullanıcılarının Kahramanmaraş merkezli depremlerin HAARP teknolojisi ile tetiklendiği yönündeki iddialarına sert bir şekilde karşı çıktı. Görür, bu tür komplo teorilerinin bilimsel gerçeklikle bağdaşmadığını ve depremin doğal nedenlerle meydana geldiğini vurguladı.

Sosyal medyada yayılan asılsız iddialara tepki gösteren Görür, “Arkadaşlar, artık çıldırmamak mümkün değil. Yok HAARP’la deprem üretilmiş, yok bilmem ne. Lütfen aklımızı başımıza alalım. Deprem সুইngরনি সিটিক্যালি গায়িকা টেকটনিক প্লেইটের হেরাটের কারণে ঘটেছে।” şeklinde konuştu. Açıklamasında, depremlerin tektonik hareketler sonucu oluştuğunu ve bu tür felaketlerin arkasında doğaüstü güçler aramanın anlamsız olduğunu belirtti.

Görür, bu türden bilim dışı iddiaların, deprem gibi büyük bir felaketin ardından insanların yaşadığı acıyı ve travmayı daha da artırdığını ifade etti. Bilgi kirliliğinin önüne geçilmesi ve doğru bilgilendirme yapılması gerektiğinin altını çizdi. Depremin oluşumu ve etkileri hakkında bilimsel açıklamalar yaparak, halkın doğru bilgilere ulaşmasını sağlamaya çalıştığını belirtti.

Prof. Dr. Naci Görür'ün bu açıklaması, deprem sonrası ortaya atılan çeşitli komplo teorilerine karşı bilimsel bir duruş sergilemektedir. Görür, benzer iddiaların yayılmasını engellemek ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla çalışmalarına devam edeceğini vurguladı.

Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Marmara Denizi’nde beklenen depremle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Kuzey Anadolu Kırığı'nın (KAK) Marmara Denizi içindeki durumunu değerlendiren Ercan, özellikle İstanbul için umut verici bilgiler aktardı.

Prof. Dr. Ercan, KAK'ın 1766 yılından beri Marmara içinde kırılmadığını belirterek, bu durumun büyük bir enerji birikimine işaret ettiğini ifade etti. Ancak, bu enerjinin boşalması için birkaç olasılığın bulunduğunu ve bunların her birinin farklı sonuçlar doğurabileceğini vurguladı.

Ercan'ın açıklamalarına göre, olası senaryolar şöyle:

• Tek Parça Kırılma: Kırığın tek bir parça halinde kırılması durumunda 7.5 büyüklüğünde bir deprem meydana gelebilir. Bu senaryo, İstanbul için en kötü sonuçları doğurabilecek olanıdır.
• İki Parça Halinde Kırılma: Kırığın iki ayrı parça halinde kırılması durumunda, her biri 7.2 büyüklüğünde iki ayrı deprem yaşanabilir. Bu senaryo, tek parça kırılmaya göre daha az yıkıcı etkiye sahip olabilir.
• Üç Parça Halinde Kırılma: Kırığın üç ayrı parça halinde kırılması durumunda ise, her biri 6.8 büyüklüğünde üç ayrı deprem meydana gelebilir. Bu senaryo, İstanbul için en olumlu senaryo olarak değerlendiriliyor.

Prof. Dr. Ercan, enerjinin 3 parça halinde boşalması durumunda, İstanbul'daki yapıların bu depremlere dayanma olasılığının yüksek olduğunu belirtti. Bu nedenle, kırığın nasıl bir senaryo ile kırılacağının büyük önem taşıdığını vurguladı. Sonuç olarak Ercan, olumlu senaryonun gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğunu belirterek İstanbul'a müjdeli bir haber vermiş oldu.

İstanbul'da yaşayan 16 yaşındaki bir genç, şiddetli ağrı şikayetiyle üç kez hastaneye başvurduğu, ancak her seferinde geri gönderildiği ve sonuç olarak testisini kaybettiği iddiasıyla gündeme geldi. Ailenin iddiasına göre, genç ilk olarak 15 Mayıs tarihinde şiddetli karın ağrısı ve mide bulantısı şikayetleriyle özel bir hastaneye başvurdu. Burada yapılan muayene ve tetkiklerin ardından gaz sancısı teşhisi konularak ağrı kesici iğne yapıldı ve evine gönderildi.

Ancak ağrılarının geçmemesi üzerine genç, ertesi gün aynı şikayetlerle aynı hastaneye tekrar gitti. Bu sefer de benzer bir muayene ve tedavi uygulandıktan sonra evine gönderildi. Ağrıların şiddetlenmesi üzerine aile, aynı gün içerisinde başka bir özel hastaneye başvurdu. Burada yapılan detaylı incelemeler sonucunda testisinde tümör olduğu şüphesiyle detaylı inceleme yapılması gerektiği belirtildi.

Aile, bu defa devlet hastanesine başvurarak durumu anlattı. İddiaya göre, burada da gerekli önem gösterilmedi ve genç geri gönderildi. Ağrıların dayanılmaz hale gelmesi üzerine aile, tekrar özel bir hastaneye başvurdu. Yapılan incelemeler sonucunda testisinde kangren oluştuğu tespit edildi ve acil ameliyata alındı. Ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen, gencin testisi kurtarılamadı ve alınmak zorunda kalındı.

Aile, yaşanan bu süreçte ihmal olduğunu ve oğullarının sağlığının tehlikeye atıldığını savunarak hukuki yollara başvurmaya hazırlanıyor. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) emeklilere yönelik önemli bir çalışmayı başlattığını duyurdu. Bakan Işıkhan'ın açıklamasına göre, SGK binlerce emeklinin evine bilgilendirme yazıları göndermeye başladı. Bu yazılar, emeklilerin aylıklarında yapılan ek ödeme ve vergi iadesi gibi konuları içeriyor.

Bakan Işıkhan, yaptığı açıklamada, ''Emeklilerimizin sosyal haklarını ve mali durumlarını iyileştirmeye yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Bu kapsamda, SGK aracılığıyla emeklilerimize yönelik bilgilendirme çalışmalarına başladık. Emeklilerimiz, gönderilen yazılar sayesinde aylıklarında yapılan ek ödeme ve vergi iadesi gibi konularda detaylı bilgi sahibi olabilecekler'' ifadelerini kullandı.

SGK tarafından gönderilen yazılarda, emeklilerin aylıklarında yapılan ek ödemelerin hangi gerekçeyle yapıldığı, vergi iadesinin nasıl hesaplandığı gibi bilgilere yer veriliyor. Ayrıca, emeklilerin merak ettiği diğer konularla ilgili de açıklamalar bulunuyor. Emekliler, gönderilen yazılardaki bilgilere ek olarak, SGK'nın internet sitesi veya çağrı merkezi aracılığıyla da detaylı bilgi alabiliyorlar.

Bu uygulamanın amacı, emeklilerin hakları konusunda bilinçlenmesini sağlamak ve mali durumlarını daha iyi yönetmelerine yardımcı olmak. Bakan Işıkhan, bu tür bilgilendirme çalışmalarının sürekli hale getirileceğini ve emeklilerin her zaman doğru ve güncel bilgilere erişebilmelerini sağlamak için ellerinden geleni yapacaklarını belirtti.

SGK'nın bu adımı, emekliler tarafından olumlu karşılandı. Emekliler, gönderilen yazılar sayesinde aylıklarında yapılan kesintiler ve ek ödemeler hakkında daha net bilgi sahibi olduklarını ve bu durumun kendilerini rahatlattığını ifade ettiler.

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, yetişkin aşılamasının önemine dikkat çekerek, aşıların sadece çocukluk döneminde değil, yaşam boyu sürdürülmesi gerektiğini belirtti. Ceyhan, bağışıklık sisteminin yaşla birlikte zayıflaması ve bazı aşıların koruyuculuğunun zamanla azalması nedeniyle yetişkinlerin de aşılanmasının kritik olduğunu vurguladı.

Grip ve zatürre aşıları: Özellikle risk grubunda bulunan yetişkinlerin grip ve zatürre aşılarını düzenli olarak yaptırması gerektiğini belirten Ceyhan, bu aşıların hastalıklara karşı koruma sağladığını ve komplikasyon riskini azalttığını ifade etti.

Tetanos, difteri, boğmaca (Tdap) aşısı: Çocukluk döneminde yapılan tetanos, difteri ve boğmaca aşılarının koruyuculuğu zamanla azalabildiğinden, yetişkinlerin de rapel (hatırlatma) dozlarını yaptırması gerektiğini söyledi. Özellikle hamile kadınların boğmaca aşısı yaptırması, bebeklerini doğumdan sonraki ilk aylarda bu hastalıktan korumak için önemli.

Suçiçeği, kızamık, kabakulak, kızamıkçık (MMR) aşıları: Çocukluk döneminde bu aşıları yaptırmayan veya geçiren kişilerin yetişkinlikte bu hastalıklara yakalanma riski bulunduğunu belirten Ceyhan, bu kişilerin aşılanmasının önemini vurguladı.

Zona aşısı: Özellikle 50 yaş üstü yetişkinlerin zona aşısı yaptırması gerektiğini belirten Ceyhan, zona hastalığının ağrılı ve uzun süren bir enfeksiyon olduğunu, aşının bu hastalığa karşı koruma sağladığını söyledi.

Seyahat aşıları: Seyahat edilecek bölgeye göre gerekli olan aşıların (örneğin sarıhumma, tifo, hepatit A) seyahatten önce yaptırılması gerektiğini belirten Ceyhan, bu aşıların seyahat sırasında karşılaşılabilecek enfeksiyonlara karşı koruma sağladığını ifade etti.

Prof. Dr. Ceyhan, aşılamanın sadece bireysel değil, toplumsal sağlık için de önemli olduğunu vurgulayarak, aşılanmanın bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engellediğini ve toplumun genel sağlığını koruduğunu belirtti.

Günümüzde akıllı telefonlar, hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Sürekli olarak bildirimler alıyor, sosyal medyada vakit geçiriyor ve çeşitli uygulamalarla etkileşimde bulunuyoruz. Bu durum, dikkat dağınıklığına ve anksiyeteye yol açabiliyor.

Makalede, telefonlarımızın sürekli olarak dikkatimizi dağıtmasının psikolojik etkileri ele alınıyor. Telefonlarımızın yaydığı uyarıların, dopamin salgılanmasına neden olduğu ve bu durumun bağımlılık benzeri bir döngüye yol açabileceği belirtiliyor.

Yazar, bu durumdan kurtulmak için bazı öneriler sunuyor. Bunlar arasında, telefon kullanımını bilinçli bir şekilde sınırlamak, bildirimleri kapatmak, telefonla geçirilen süreyi takip etmek ve telefon yerine başka aktivitelerle ilgilenmek yer alıyor.

Telefon Bağımlılığından Kurtulma Yolları:

• Bilinçli Kullanım: Telefonu ne için kullandığınızı sorgulayın ve gereksiz kullanımdan kaçının.
• Bildirimleri Kapatın: Sürekli gelen bildirimler dikkatinizi dağıtır. Önemli olanlar dışındaki tüm bildirimleri kapatın.
• Zaman Takibi: Telefonla ne kadar zaman geçirdiğinizi takip edin ve gerekirse sınırlamalar getirin.
• Alternatif Aktiviteler: Telefon yerine kitap okumak, spor yapmak veya hobilerinizle ilgilenmek gibi aktivitelerle zaman geçirin.

Sonuç olarak, akıllı telefonların hayatımızı kolaylaştırdığı bir gerçek olsa da, bilinçli kullanılmadığı takdirde bağımlılığa ve dikkat dağınıklığına yol açabileceği unutulmamalıdır. Telefon kullanımını kontrol altına alarak, daha sağlıklı ve dengeli bir yaşam sürmek mümkün.

Konya'da art arda meydana gelen iki deprem, bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin etti. İlk deprem saat 18:03'te 4.8 büyüklüğünde gerçekleşirken, ardından saat 18:05'te 4.5 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldi. Depremlerin ardından, Konya ve çevresinin deprem riski yeniden gündeme geldi.

Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Konya'daki depremlerin sürpriz olmadığını belirterek, bölgenin geçmişte de benzer büyüklükte depremler yaşadığını ifade etti. Ersoy, Türkiye'nin deprem tehlikesi altında olmayan bir santiminin bile bulunmadığını vurguladı. Ayrıca, depremlerin ardından hasar tespit çalışmalarının yapılması ve binaların güvenliğinin kontrol edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Türkiye'nin deprem haritası incelendiğinde, Konya ve çevresinin aktif fay hatlarına yakın olduğu görülmektedir. Bu durum, bölgede gelecekte de deprem riskinin devam edeceğini göstermektedir. Uzmanlar, depreme karşı hazırlıklı olunması, binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi ve acil durum planlarının oluşturulması gerektiğini belirtiyor.

Depremlerin ardından vatandaşlar, panik halinde evlerinden çıkarak açık alanlarda toplandı. Yetkililer, vatandaşları sakin olmaya ve güvenli yerlerde beklemeye çağırdı. Ayrıca, deprem sonrası olası artçı sarsıntılara karşı dikkatli olunması gerektiği de vurgulandı.

Deprem uzmanları, Türkiye'nin deprem kuşağında yer aldığını ve bu nedenle her zaman deprem riskinin bulunduğunu hatırlatarak, depreme karşı bilinçli olunması ve gerekli önlemlerin alınması gerektiğini belirtiyor.

Hürriyet Pazar'ın bu haftaki sayısında, Atatürk'ün daha önce gün yüzüne çıkmamış fotoğrafları ve yaşamına dair yeni bilgiler yer alıyor. Dergi, Atatürk'ün bilinmeyen yönlerini aydınlatmayı amaçlıyor ve okuyucularına benzersiz bir deneyim sunuyor.

Ayrıca, Hürriyet Pazar'ın bu sayısında sadece Atatürk ile ilgili içerikler bulunmuyor. Farklı alanlarda da ilgi çekici konulara yer veriliyor:

• Moda: Sezonun en trend parçaları ve stil önerileri.
• Yemek: Gurme lezzetler ve pratik tarifler.
• Seyahat: Keşfedilmeyi bekleyen rotalar ve seyahat ipuçları.
• Kültür-Sanat: Güncel sergiler, konserler ve kitap incelemeleri.

Hürriyet Pazar, her hafta olduğu gibi bu hafta da dopdolu içeriğiyle okuyucularına keyifli bir okuma deneyimi sunmayı hedefliyor. Atatürk'ün özel fotoğrafları ve çeşitli konuları kapsayan geniş içeriğiyle, okuyucuların ilgisini çekmeyi başarıyor.

Derginin bu haftaki sayısında, Atatürk'ün çocukluğu, gençlik yılları ve liderlik vasıfları üzerine detaylı araştırmalar da bulunuyor. Bu araştırmalar, Atatürk'ü daha yakından tanımak isteyenler için önemli bir kaynak niteliği taşıyor.

Hürriyet Pazar, sadece bir dergi olmanın ötesinde, okuyucularına farklı bakış açıları sunan ve onları bilgilendiren bir platform olmayı amaçlıyor. Bu haftaki sayısı da bu amacı doğrultusunda hazırlanmış ve okuyucuların beğenisine sunulmuştur.