Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, 14 Mayıs'ta yapılacak seçimlere üç gün kala adaylıktan çekildiğini duyurdu. İnce, bu kararını 'Memlekete hayırlı olsun' sözleriyle açıkladı.

İnce'nin adaylıktan çekilme kararı, seçimlere kısa bir süre kala siyasi arenada önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Son günlerde sosyal medyada ve bazı yayın organlarında İnce aleyhine çıkan iddialar ve eleştiriler, bu kararda etkili olmuş olabilir.

Muharrem İnce'nin açıklamalarından satır başları:

• 'Adaylıktan çekiliyorum. Bunu memleketim için yapıyorum.'
• 'Son 45 gündür memleketin en önemli sorununu çözmüşler gibi sadece Muharrem İnce'ye saldırıyorlar.'
• 'Bir kumpasla karşı karşıyayım.'
• 'Sahte dekontlar, sahte videolar... Bunların hepsi FETÖ taktiği.'

İnce, kendisine yönelik eleştirilere ve iddialara da yanıt vererek, bunların bir kumpas olduğunu ve FETÖ taktikleriyle yapıldığını savundu. Seçim sürecinde yaşadığı zorluklara dikkat çeken İnce, adaylıktan çekilme kararının memleketin hayrına olacağına inandığını ifade etti.

Bu gelişme, 14 Mayıs seçimleri öncesinde seçmen davranışlarını ve ittifak dengelerini etkileyebilir. İnce'nin çekilmesiyle birlikte, seçmenlerin diğer adaylara yönelmesi veya kararsız seçmen sayısında artış yaşanması olasıdır. Siyasi analistler, İnce'nin kararının seçim sonuçları üzerindeki etkilerini değerlendirmeye başladı.

Adaylıktan çekilme kararının ardından, Muharrem İnce'nin bundan sonraki siyasi kariyeri ve Memleket Partisi'nin geleceği de merak konusu olmaya devam ediyor.

Türkiye, 14 Mayıs 2023 Pazar günü Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri için sandık başına gitti. Seçmenler, yerel saatle 08:00'den 17:00'ye kadar oylarını kullandı. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından yapılan açıklamaya göre, oy verme işleminin tamamlanmasının ardından sandıklar açılmaya başlandı ve ilk sonuçlar gelmeye başladı.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhur İttifakı'nın adayı Recep Tayyip Erdoğan ve Millet İttifakı'nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu yarıştı. Seçimlerde ayrıca Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ve ATA İttifakı'nın adayı Sinan Oğan da cumhurbaşkanı adayı olarak yer aldı. Ancak Muharrem İnce, seçimlere iki gün kala adaylıktan çekildiğini açıkladı.

Seçim sonuçları, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından resmi olarak açıklanacak. İlk sonuçların gelmeye başlamasıyla birlikte, partilerin genel merkezlerinde ve seçim bürolarında hareketlilik yaşanıyor. Seçim sonuçlarının Türkiye'nin siyasi geleceği üzerinde önemli etkileri olması bekleniyor.

Seçimlerde ayrıca 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi için de oy kullanıldı. Siyasi partiler, mecliste çoğunluğu elde etmek için yarıştı. Milletvekili seçim sonuçları da cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları kadar merakla bekleniyor.

Oy sayım işlemleri devam ederken, YSK'nın seçim sonuçlarını açıklaması bekleniyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), politika faizini yüzde 50'de sabit tutma kararı aldı. Bu karar ve TCMB'nin enflasyon değerlendirmesi, ekonomistler tarafından çeşitli açılardan eleştirildi.

Enflasyon Beklentileri ve TCMB'nin Durumu: Ekonomistler, TCMB'nin enflasyonla mücadeledeki kararlılığını sorgularken, alınan kararların enflasyon hedefleriyle ne kadar uyumlu olduğu konusunda farklı görüşler belirtiyor. Bazı ekonomistler, TCMB'nin bağımsızlığına vurgu yaparak, siyasi baskılardan uzak bir şekilde hareket etmesi gerektiğini savunuyor.

Ekonomistlerin Değerlendirmeleri:

• Prof. Dr. Ali Hakan Kara: Enflasyonun düşüş eğilimine girmesi için sıkı para politikasının sürdürülmesi gerektiğini, ancak ortodoks politikalara dönüşün henüz tam olarak sağlanamadığını ifade etti.
• Uğur Gürses: TCMB'nin kredibilitesinin zedelendiğini ve politika faizinin enflasyonu düşürmede yetersiz kaldığını belirtti. Gürses, hükümetin maliye politikasında atacağı adımların önemine dikkat çekti.
• Dr. Can Selçuki: TCMB'nin enflasyon hedeflemesi rejiminden uzaklaştığını ve iletişim stratejisinin inandırıcı olmadığını savundu. Selçuki, enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınmasının zorluğuna işaret etti.
• Prof. Dr. Cem Başlevent: Enflasyonun düşürülmesi için yapısal reformların gerekliliğini vurguladı ve maliye politikasının sıkılaştırılmasının önemini belirtti.

Genel Değerlendirme: Ekonomistlerin genel görüşü, TCMB'nin aldığı kararların ve uyguladığı politikaların enflasyonla mücadelede yeterli olmadığı yönünde. Özellikle maliye politikasındaki eksiklikler ve yapısal reformların yapılmaması, enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesini zorlaştırıyor. TCMB'nin kredibilitesinin yeniden tesis edilmesi ve bağımsız bir şekilde hareket edebilmesi de kritik önem taşıyor.

Bu değerlendirmeler, TCMB'nin önümüzdeki dönemde daha kararlı ve koordineli adımlar atması gerektiğini gösteriyor. Aksi takdirde, enflasyonun yüksek seviyelerde seyretmeye devam etmesi ve ekonomik istikrarın sağlanamaması riski bulunuyor.

ABD ve İngiltere, Yemen'de İran destekli Husilerin kontrolündeki bölgelere yönelik ortak bir operasyon düzenledi. Operasyonda Husilerin kullandığı radar sistemleri, füze rampaları ve insansız hava araçları (İHA) hedeflendi. ABD Başkanı Joe Biden, bu saldırıların Kızıldeniz'deki seyrüsefer serbestisini ve uluslararası ticareti korumak amacıyla yapıldığını belirtti. İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ise Husilerin eylemlerinin tahammül edilemez olduğunu ve uluslararası güvenliğe yönelik bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.

Husiler, saldırılara misilleme yapacaklarını duyurdu. Husi sözcüsü Nasır el Din Amir, El Cezire televizyonuna yaptığı açıklamada, saldırıların 'aptalca bir eylem' olduğunu ve karşılığının verileceğini söyledi. Husiler, Kızıldeniz'de İsrail'e giden veya İsrail ile bağlantılı ticari gemilere yönelik saldırılar düzenliyor. Bu saldırılar, küresel ticareti olumsuz etkiliyor ve tedarik zincirlerinde aksamalara neden oluyor.

ABD ve İngiltere'nin Yemen'deki Husi hedeflerine yönelik operasyonu, bölgedeki gerilimi tırmandırabilir. İran'ın Husilere desteği ve Husilerin Kızıldeniz'deki saldırıları, uluslararası toplumun tepkisini çekiyor. Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar, Husilere saldırılarını durdurma çağrısında bulunuyor. Operasyonun ardından uluslararası tepkiler gelmeye başladı.

Operasyonun zamanlaması da dikkat çekici. Gazze'deki çatışmaların devam ettiği ve bölgede gerilimin yüksek olduğu bir dönemde gerçekleştirilen bu operasyon, bölgedeki istikrarsızlığı daha da artırabilir. ABD ve İngiltere, Kızıldeniz'deki seyrüsefer serbestisini koruma konusunda kararlı olduklarını belirtirken, Husilerin misilleme tehditleri bölgedeki gerilimin daha da artabileceğine işaret ediyor.

Özetle: ABD ve İngiltere Yemen'deki Husi hedeflerini vurarak, Kızıldeniz'deki seyrüsefer serbestisini korumayı amaçlamaktadır. Husiler ise bu saldırılara karşılık vereceklerini duyurmuştur. Bu durum, bölgedeki gerilimi tırmandırabilecek bir gelişme olarak değerlendirilmektedir.

Türkiye'de 31 Mart yerel seçimlerine yaklaşılırken, anketler muhalefetin iktidar karşısında öne geçebileceğine dair sinyaller veriyor. Bu durum, siyasi arenada çeşitli senaryoların tartışılmasına yol açıyor. Özellikle büyük şehirlerdeki yarışın kritik öneme sahip olduğu belirtiliyor.

Olası Senaryolar ve Sonuçları:

• Muhalefetin Büyükşehirlerde Zaferi: Muhalefet partilerinin, özellikle İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerdeki belediye başkanlıklarını koruması veya kazanması durumunda, bu sonuç genel seçimler öncesinde iktidar üzerinde bir baskı oluşturabilir. Bu durum, iktidarın politikalarında değişiklik yapmasına veya muhalefetle daha fazla diyalog kurmasına neden olabilir.
• İktidarın Mevcut Belediyeleri Koruması: İktidar partisinin mevcut belediyelerini koruması durumunda, bu sonuç iktidarın gücünü koruduğu ve seçmen nezdindeki desteğinin devam ettiği şeklinde yorumlanabilir. Bu durum, iktidarın politikalarını sürdürmesine ve genel seçimler için moral kazanmasına yardımcı olabilir.
• Başabaş Bir Sonuç: Seçim sonuçlarının başabaş olması durumunda, siyasi belirsizlik artabilir. Bu durum, koalisyon görüşmelerine veya erken seçim tartışmalarına yol açabilir.

Seçim sonuçlarının, Türkiye'nin siyasi ve ekonomik geleceği üzerinde önemli etkileri olması bekleniyor. Özellikle büyükşehirlerdeki sonuçlar, genel seçimler öncesinde siyasi dengeleri değiştirebilir.

Analistler, seçim sonuçlarının ardından iktidar ve muhalefet partilerinin nasıl bir strateji izleyeceğini yakından takip ediyor. Seçim sonuçlarının, Türkiye'nin iç ve dış politikaları üzerinde de etkili olabileceği belirtiliyor.

Dış politika uzmanı Doç. Dr. Levent Ersin Orallı, Batı dünyasının dış politikadaki 'planlı samimiyetsizliğini' ele alarak, bu durumun sürdürülebilirliğinin sorgulanması gerektiğini belirtiyor. Orallı, Batı'nın özellikle 20. yüzyılın sonlarından itibaren sergilediği tutarsız ve çıkarcı politikaların, küresel dengeleri nasıl etkilediğini analiz ediyor.

Orallı'ya göre, Batı'nın ikiyüzlü tutumu, uluslararası ilişkilerde güven bunalımına yol açıyor. Özellikle insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerleri savunurken, kendi çıkarları söz konusu olduğunda bu değerleri göz ardı etmeleri, Batı'nın meşruiyetini zedeliyor. Bu durum, diğer ülkelerin Batı'ya olan güvenini azaltırken, alternatif güç merkezlerinin yükselmesine zemin hazırlıyor.

Orallı, Batı'nın bu tutumunun sonuçlarının uzun vadeli olacağını vurguluyor. Küresel sorunların çözümü için işbirliği ve dayanışma yerine, rekabet ve çatışmayı körükleyen bu yaklaşımın, dünya barışını tehdit ettiğini ifade ediyor. Ayrıca, Batı'nın kendi içindeki sorunlarla da baş etmekte zorlandığına dikkat çekerek, bu durumun dış politikadaki etkinliğini daha da azaltabileceğini belirtiyor.

Özetle, Doç. Dr. Levent Ersin Orallı, Batı dünyasının dış politikasındaki samimiyetsizliğin ve tutarsızlığın, hem küresel dengeler hem de Batı'nın kendi geleceği açısından ciddi sonuçlar doğurabileceğini savunuyor. Bu durumun değişmesi, uluslararası ilişkilerde daha adil ve sürdürülebilir bir düzenin kurulması için elzem olarak görülüyor.

• Batı'nın ikiyüzlü tutumu güven bunalımına yol açıyor.
• Küresel sorunların çözümü için işbirliği yerine rekabet körükleniyor.
• Batı'nın kendi iç sorunları dış politikadaki etkinliğini azaltıyor.

Samsun'da meydana gelen heyelan, Atakum ilçesi sınırlarında bulunan bir akaryakıt istasyonunda hasara yol açtı. Olayın ardından, bölgede risk taşıdığı değerlendirilen 5 katlı bir bina, güvenlik amacıyla tahliye edildi.Tahliye kararı, heyelan riskinin devam etmesi ve olası tehlikelerin önüne geçilmesi amacıyla alındı.

Heyelan, akaryakıt istasyonunun bulunduğu alanda toprak kaymasına neden oldu. İstasyonda maddi hasar meydana gelirken, can kaybı yaşanmadı. Olay yerine sevk edilen ekipler, incelemelerde bulundu ve gerekli güvenlik önlemlerini aldı.

Samsun Valiliği ve ilgili kurumlar, heyelan bölgesinde detaylı bir inceleme başlattı. Bölgedeki zemin yapısı ve heyelan riskine karşı alınabilecek ek önlemler değerlendiriliyor. Tahliye edilen binada yaşayan vatandaşların mağduriyet yaşamaması için gerekli destek sağlanmaya çalışılıyor.

Yetkililer, bölgede yaşayan vatandaşları dikkatli olmaları konusunda uyardı. Özellikle yağışlı havalarda heyelan riskinin arttığına dikkat çekilerek, olası tehlikelere karşı tedbirli olunması gerektiği vurgulandı.

Bölgede yaşayan bir vatandaş, heyelan anında büyük bir gürültü duyduklarını ve ardından toprak kaymasını fark ettiklerini belirtti.Vatandaşlar, yetkililerden bölgede gerekli incelemelerin yapılmasını ve kalıcı çözümler üretilmesini talep ediyor.

Suriyeli uzman Dr. Ahmed Şehvani, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna'daki ateşkes kararını değerlendirerek, bu adımı önemli ve olumlu bulduğunu belirtti. Şehvani, ateşkesin müzakereler için bir fırsat sunduğunu ve krizin diplomatik yollarla çözülmesine katkı sağlayabileceğini vurguladı.

Putin'in Ortodoks Noel'i nedeniyle 6 Ocak öğlen saatlerinden itibaren 36 saatlik ateşkes emri vermesi, uluslararası kamuoyunda farklı tepkilere yol açmıştı. Ukrayna, bu adımı samimi bulmadığını ve Rusya'nın zaman kazanma çabası olarak değerlendirdiğini açıklamıştı. Ancak, bazı ülkeler ve uzmanlar ateşkesin insani bir duruş sergileme ve müzakerelere başlama potansiyeli taşıdığını ifade etti.

Şehvani, ateşkesin bölgedeki gerginliği azaltabileceğine ve sivillerin güvenliği için önemli bir adım olduğuna dikkat çekti. Ayrıca, ateşkesin kalıcı bir barış anlaşmasına zemin hazırlaması temennisinde bulundu. Müzakerelerin başlaması için her iki tarafın da yapıcı bir tutum sergilemesi gerektiğini ve uluslararası toplumun bu süreci desteklemesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Ateşkes kararının potansiyel etkileri:

• Bölgedeki gerginliğin azalması
• Sivillerin güvenliğinin sağlanması
• Müzakereler için bir fırsat doğması
• Kalıcı bir barış anlaşmasına zemin hazırlanması

Şehvani, ateşkesin sadece bir başlangıç olduğunu ve kalıcı bir çözüm için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Diplomatik girişimlerin artırılması ve her iki tarafın da tavizler vermeye hazır olması gerektiğini belirtti.

İstanbul'da etkili olan şiddetli rüzgar, 28 Nisan 2024 tarihinde hayatı felç etti. Özellikle Fatih ve Üsküdar ilçelerinde büyük hasara yol açan fırtına, birçok binanın çatısının uçmasına ve ağaçların devrilmesine neden oldu.

Şiddetli rüzgarın etkisiyle Fatih'te bazı binaların çatıları tamamen kullanılamaz hale geldi. Uçan çatı parçaları park halindeki araçlara zarar verirken, çevredeki vatandaşlar büyük panik yaşadı.

Üsküdar'da da benzer manzaralar yaşandı. Sahil şeridinde bulunan birçok ağaç, şiddetli rüzgara dayanamayarak devrildi. Devrilen ağaçlar, yolları trafiğe kapatırken, bazı araçlarda da maddi hasar meydana geldi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ekipleri, olay yerine sevk edilerek hasar tespit çalışmalarına başladı. Uçan çatı parçaları ve devrilen ağaçlar, ekipler tarafından temizlenerek yolların yeniden trafiğe açılması için yoğun çaba sarf edildi. İBB yetkilileri, vatandaşları dikkatli olmaları konusunda uyardı ve gerekli olmadıkça dışarı çıkmamalarını tavsiye etti.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü, İstanbul için şiddetli rüzgar uyarısının devam ettiğini bildirdi. Rüzgarın hızının zaman zaman 70-80 km/saate kadar ulaşabileceği belirtildi. Yetkililer, vatandaşları çatı uçması, ağaç devrilmesi ve ulaşımda aksamalar gibi olumsuzluklara karşı dikkatli olmaya çağırdı.