Yazar, deprem konutları üzerinden yapılan yolsuzluk iddialarını ve bu iddiaların siyasi manipülasyon aracı olarak kullanılmasını eleştiriyor.

Yazar, deprem felaketinin ardından yapılması planlanan konutlar üzerinden yürütülen tartışmaları ve özellikle bazı kesimlerin kendi yolsuzluklarını örtbas etmek amacıyla bu konuyu gündeme getirmesini eleştiriyor. Yazar, devletin depremzedeler için konut yapma sorumluluğunu vurgularken, bu sürecin şeffaf ve dürüst bir şekilde yürütülmesi gerektiğini belirtiyor.
Yazar, daha önceki dönemlerde yapılan yolsuzlukların hesabının sorulmadığını ve bu durumun yeni yolsuzluklara zemin hazırladığını ifade ediyor. Özellikle, geçmişte yaşanan Marmara depremi sonrası toplanan deprem vergilerinin nereye harcandığı sorusunun hala cevapsız kaldığını belirtiyor. Bu durumun, halkın devlete olan güvenini zedelediğini ve gelecekteki olası felaketlerde yardım toplama konusunda isteksizlik yaratabileceğini vurguluyor.
Yazar, deprem konutları üzerinden siyasi rant elde etmeye çalışanları ve kendi geçmişteki yolsuzluklarını unutturmaya çalışanları sert bir dille eleştiriyor. Bu kişilerin, depremzedelerin acıları üzerinden prim yapmaya çalıştığını ve bu durumun ahlaki olmadığını belirtiyor. Yazar, devletin tüm kurumlarının, depremzedelere yardım etmek ve konut sorununu çözmek için seferber olması gerektiğini, ancak bu sürecin yolsuzluklara bulaşmadan, şeffaf bir şekilde yürütülmesinin önemini vurguluyor.
Son olarak, yazar, deprem konutlarının yapımı sürecinde her türlü yolsuzluğun önüne geçilmesi ve sorumluların hesap vermesi gerektiğini belirtiyor. Aksi takdirde, geçmişte yaşanan acıların tekrarlanabileceği ve halkın devlete olan güveninin daha da azalabileceği uyarısında bulunuyor.