Türkiye'ye gelen İsrailli turistlerin, ülkeye giriş yaparken 'savaş suçları' işlemeyeceklerine dair bir taahhütname imzaladığı belirtildi. Söz konusu uygulama, İsrail ile Hamas arasındaki çatışmaların ardından arttığı iddia edilen gerginlikler ve olası provokasyonların önüne geçmeyi amaçlıyor.

İddiaya göre, İsrailli turistlerden alınan bu taahhütname, herhangi bir savaş suçuna karışmaları veya bu türden bir suça destek vermeleri halinde Türk yasalarına göre yargılanacaklarını kabul ettiklerini beyan ediyor. Bu uygulamanın, özellikle İstanbul ve Antalya gibi popüler turistik bölgelerde yoğunlaştığı belirtiliyor.

Taahhütnamede, turistlerin Türkiye Cumhuriyeti yasalarına ve uluslararası hukuka uygun davranmaları gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca, herhangi bir şekilde savaş suçunu teşkil edebilecek eylemlerde bulunmaları halinde, Türk yargısının yetkili olacağı açıkça ifade ediliyor.

Bu uygulamanın, İsrail-Filistin meselesiyle ilgili hassasiyetlerin arttığı bir dönemde, Türkiye'nin kendi topraklarında güvenliği ve düzeni sağlama amacı taşıdığı düşünülüyor. Uygulamanın detayları ve hukuki dayanağı hakkında resmi bir açıklama yapılmazken, konuyla ilgili tartışmaların devam etmesi bekleniyor.

Özetle:

• Türkiye'ye giriş yapan İsrailli turistlerden 'savaş suçu' taahhütnamesi isteniyor.
• Uygulama, İsrail-Hamas çatışmaları sonrası artan gerginlikler sebebiyle başlatıldı.
• Taahhütname, turistlerin savaş suçlarına karışması halinde Türk yasalarına göre yargılanacaklarını kabul etmesini içeriyor.

Abbasi Devleti, İslam tarihinin önemli bir dönemini temsil eder. Emevi Devleti'nin yıkılmasının ardından 750 yılında kurulan bu devlet, İslam dünyasında yeni bir siyasi ve kültürel merkez oluşturmuştur. Abbasiler, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) amcası Abbas bin Abdülmuttalib'in soyundan geldikleri için bu adı almışlardır.

Devletin Kuruluşu ve Yükselişi: Abbasi Devleti'nin kuruluşu, Emevi yönetimine karşı artan hoşnutsuzluğun bir sonucu olarak gerçekleşmiştir. Emevi halifelerinin Arap olmayan Müslümanlara (mevali) karşı ayrımcı politikaları ve Şii hareketlerinin etkisi, Abbasi propagandasının zeminini hazırlamıştır. Ebu Müslim Horasani liderliğindeki isyan, Emevi Devleti'nin yıkılmasına ve Abbasi halifeliğinin kurulmasına yol açmıştır.

İlk Abbasi halifeleri, devletin temellerini sağlamlaştırmak için önemli adımlar atmışlardır. Başkentin Şam'dan Bağdat'a taşınması, devletin coğrafi ve kültürel merkezini değiştirmiştir. Bağdat, kısa sürede İslam dünyasının en önemli bilim, kültür ve ticaret merkezlerinden biri haline gelmiştir. Abbasi halifeleri, bilimsel çalışmaları teşvik etmişler, Beyt'ül Hikme gibi kurumlar aracılığıyla antik Yunan ve Hint eserlerinin Arapçaya çevrilmesini sağlamışlardır.

Abbasi Halifeleri ve Önemli Olaylar: Abbasi Devleti'nin en parlak dönemi, Harun Reşid ve oğlu Memun dönemlerinde yaşanmıştır. Bu dönemde, bilim, sanat ve edebiyat alanlarında büyük gelişmeler kaydedilmiştir. Ancak, devletin merkezi otoritesi zamanla zayıflamış, çeşitli bölgelerde bağımsız veya yarı bağımsız devletler ortaya çıkmıştır. Büveyhiler ve Selçuklular gibi Türk devletleri, Abbasi halifelerinin otoritesini önemli ölçüde sınırlandırmışlardır.

Abbasi Devleti'nin Yıkılışı: Abbasi Devleti, 13. yüzyılda Moğol istilasıyla yıkılmıştır. 1258 yılında Bağdat'ın Moğollar tarafından ele geçirilmesi, Abbasi halifeliğinin sonunu getirmiştir. Ancak, Abbasi soyundan gelen bazı kişiler, Memlük sultanlarının himayesinde Mısır'da halifeliği sürdürmüşlerdir.

Abbasi Devleti'nin Mirası: Abbasi Devleti, İslam medeniyetine büyük katkılar sağlamıştır. Bilim, felsefe, tıp, matematik ve astronomi gibi alanlarda önemli gelişmeler yaşanmıştır. Arapça, bilim ve edebiyat dili olarak yaygınlaşmış, İslam kültürü geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Abbasi Devleti'nin mirası, günümüzde de İslam dünyasında etkisini sürdürmektedir.

2024 yılının başından bu yana, Türkiye genelinde trafik ekipleri tarafından yapılan denetimlerde 2 milyon 126 bin 384 adet hız ihlali tespit edildi. Bu ihlaller sonucunda sürücülere uygulanan toplam para cezası miktarı 5 milyar 17 milyon 548 bin 779 TL olarak belirlendi.

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre, hız ihlalleri trafik kazalarının en önemli nedenlerinden biri olmaya devam ediyor. Yetkililer, sürücüleri hız sınırlarına uymaları konusunda sürekli olarak uyarıyor.

Hız cezalarının yanı sıra, diğer trafik kurallarını ihlal eden sürücülere de cezai işlem uygulandı. Bu kapsamda, alkollü araç kullanma, emniyet kemeri takmama, kırmızı ışıkta geçme gibi ihlaller de sıkça karşılaşılan durumlar arasında yer aldı.

Yetkililer, trafik güvenliğinin sağlanması amacıyla denetimlerin aralıksız devam edeceğini ve kurallara uymayan sürücülere karşı tolerans gösterilmeyeceğini vurguladı. Sürücülerin can ve mal güvenliği için trafik kurallarına titizlikle uymaları gerektiği belirtildi.

Ayrıca, trafik kurallarının önemi ve ihlallerin sonuçları hakkında kamuoyunu bilinçlendirme çalışmalarına da ağırlık verileceği ifade edildi.

Sonuç olarak, 2024'ün başından beri kesilen yüksek miktardaki hız cezası, trafik güvenliği konusunda daha fazla dikkatli olunması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Emekli maaşlarına yapılacak zam oranları ve en düşük emekli maaşının ne kadar olacağına dair beklentiler, Türkiye'deki milyonlarca emekli vatandaşın gündeminde önemli bir yer tutuyor. Özellikle Temmuz 2024 ara zammı ve 2025 yılındaki olası maaş artışları merakla bekleniyor. Bu bağlamda, enflasyon oranları ve ekonomik göstergeler yakından takip ediliyor.

SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı emeklileri, her yıl Ocak ve Temmuz aylarında olmak üzere iki kez maaş zammı alıyorlar. Bu zamlar genellikle bir önceki altı aylık dönemdeki enflasyon oranlarına göre belirleniyor. 2024 yılının ilk yarısındaki enflasyon verileri ve Merkez Bankası'nın enflasyon tahminleri, Temmuz ayında yapılacak zam oranları için ipuçları veriyor.

En düşük emekli maaşı, hükümetin ve ilgili kurumların değerlendirmeleri sonucunda belirleniyor. Şu anki en düşük emekli maaşı ve beklenen artışlarla ilgili farklı senaryolar üzerinde duruluyor. Emeklilerin geçim şartlarını iyileştirmeye yönelik çalışmalar devam ederken, refah payı ve diğer ek ödemeler de gündeme gelebiliyor.

Temmuz 2024'te emekli maaşlarına yapılacak olası zam oranları ve en düşük emekli maaşı hakkında henüz kesin bir açıklama yapılmadı. Ancak, ekonomi uzmanları ve ilgili kurumlar tarafından yapılan tahminler ve değerlendirmeler, emekliler için bir yol haritası oluşturuyor. Bu süreçte, enflasyonla mücadele ve ekonomik istikrarın sağlanması da büyük önem taşıyor.

2025 yılı için emekli maaşlarına yapılacak zam oranları da şimdiden merak konusu. Ekonomik büyüme, enflasyon hedefleri ve diğer makroekonomik göstergeler, 2025 yılındaki maaş artışlarını etkileyecek temel faktörler arasında yer alıyor.

Emekli maaşlarına yapılan zamlar, emeklilerin yaşam standartlarını doğrudan etkiliyor. Bu nedenle, zam oranlarının belirlenmesinde adaletli ve sürdürülebilir bir yaklaşım benimsenmesi büyük önem taşıyor.

Aile Destek Programı ödemelerinin sona erip ermediği ve programın geleceği, kamuoyunun merak ettiği konuların başında geliyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yürütülen bu programın uzatılıp uzatılmayacağına dair henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Aile Destek Programı Nedir?

Aile Destek Programı, ihtiyaç sahibi ailelere yönelik olarak hayata geçirilmiş bir sosyal yardım programıdır. Program kapsamında, ailelerin gelir düzeylerine göre değişen miktarlarda aylık ödemeler yapılmaktadır. Bu ödemeler, ailelerin temel ihtiyaçlarını karşılamalarına destek olmayı amaçlamaktadır.

Ödemeler Uzatılacak Mı?

Aile Destek Programı ödemelerinin uzatılıp uzatılmayacağına dair henüz net bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, programın sona ermesi durumunda, ihtiyaç sahibi ailelerin mağduriyet yaşamaması için farklı sosyal yardım mekanizmalarının devreye sokulması beklenmektedir.

2025 Aile Destek Paketi Beklentileri

2024 yılında sona eren Aile Destek Programı'nın 2025 yılında da devam edip etmeyeceği henüz belirsizliğini koruyor. Programın devam etmesi halinde, ödeme miktarlarında artış yapılması ve programın kapsamının genişletilmesi gibi beklentiler bulunmaktadır. Konuyla ilgili resmi açıklamalar yakından takip edilmektedir.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın konuyla ilgili yapacağı açıklamalar, programdan yararlanan ve yararlanmayı düşünen vatandaşlar için büyük önem taşıyor. Gelişmeler oldukça kamuoyu bilgilendirilmeye devam edilecektir.

Kırklareli'nde görevli polis memuru 32 yaşındaki Halil İbrahim Duman, geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybetti. Duman'ın kullandığı 34 HAF 951 plakalı otomobil, henüz belirlenemeyen bir nedenle Kaynarca Deresi'ne düştü.

Olay, sabaha karşı saat 05.00 sıralarında meydana geldi. Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine jandarma, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ekipler, dereye düşen otomobildeki Halil İbrahim Duman'ı kurtarmak için çalışma başlattı.

Yapılan çalışmalar sonucunda Halil İbrahim Duman'ın cansız bedenine ulaşıldı. Duman'ın cenazesi, Kırklareli Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Kaza Detayları:

• Kaza, Kaynarca Deresi mevkiinde meydana geldi.
• Halil İbrahim Duman'ın kullandığı otomobil dereye düştü.
• Olay yerine jandarma, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi.
• Duman'ın cansız bedeni dereden çıkarıldı.

Soruşturma Devam Ediyor:

Olayla ilgili Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Kazanın nedenleri araştırılıyor.

Vefat Eden Polis Memuru:

Halil İbrahim Duman, Kırklareli'nde görevli bir polis memuruydu. 32 yaşında olan Duman'ın vefatı, meslektaşları ve sevenlerini yasa boğdu.

İstanbul'daki tüm okullarda, Milli Eğitim Bakanlığı'nın kararıyla yarın 'İstanbul'u Tanıyorum' dersi işlenecek. Bu uygulama, öğrencilerin yaşadıkları şehri daha yakından tanımalarını ve kültürel miraslarına sahip çıkmalarını amaçlıyor.

Uygulama, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in açıklamaları doğrultusunda hayata geçirildi. Amaç, öğrencilerin İstanbul'un tarihi, kültürel ve coğrafi zenginliklerini daha iyi anlamalarını sağlamak. Ders kapsamında İstanbul'un önemli tarihi yapıları, müzeleri, doğal güzellikleri ve kültürel etkinlikleri hakkında bilgiler verilecek.

Öğrencilere İstanbul'un geçmişi ve bugünü hakkında detaylı bilgiler sunulacak. Dersin içeriği, öğrencilerin yaş gruplarına ve ilgi alanlarına göre farklılaştırılacak. İlkokul öğrencileri için daha basit ve eğlenceli etkinlikler planlanırken, ortaokul ve lise öğrencileri için daha kapsamlı araştırmalar ve projeler hazırlanacak.

‘İstanbul’u Tanıyorum’ dersi ile öğrencilerin şehre aidiyet duygularının geliştirilmesi ve yaşadıkları çevreyi daha iyi anlamaları hedefleniyor. Uygulamanın, öğrencilerin genel kültür seviyelerini yükseltmesine ve İstanbul'a olan sevgilerini artırmasına katkı sağlaması bekleniyor. Bu ders, öğrencilere yaşadıkları şehrin değerini ve önemini kavratmayı amaçlamaktadır.

Megastar Tarkan, annesi Neşe Tevetoğlu'nu kaybetmesinin ardından ilk konserini önceki gün Ankara'da verdi. Konserinde duygusal anlar yaşayan Tarkan, zaman zaman gözyaşlarını tutmakta zorlandı.

Annesi Neşe Tevetoğlu'nun vefatı nedeniyle büyük üzüntü yaşayan Tarkan, konserine başlamadan önce sevenlerine duygularını dile getirdi. "Bugün benim için çok zor bir gün. Annemi kaybettim, acım çok büyük. Ama sizin sevginiz ve desteğiniz bana güç veriyor. Bu konseri annemin anısına adıyorum," dedi.

Konser boyunca duygusal şarkılarını seslendiren Tarkan, özellikle annesi için yazdığı şarkıları söylerken oldukça duygulandı. İzleyiciler de Tarkan'ın acısına ortak olarak ona destek verdiler.

Tarkan'ın konserinde en çok dikkat çeken anlardan biri, sanatçının 'Adımı Kalbine Yaz' şarkısını söylerken gözyaşlarına boğulması oldu. Bu sırada seyirciler de hep bir ağızdan şarkıya eşlik ederek Tarkan'a moral verdiler.

Konser sonunda Tarkan, sevenlerine teşekkür ederek, "Bu gece benim için unutulmaz bir gece oldu. Sizlerin sayesinde acımı bir nebze olsun hafiflettim. İyi ki varsınız," şeklinde konuştu.

Tarkan'ın annesi Neşe Tevetoğlu, geçtiğimiz günlerde İstanbul'da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmişti. Tevetoğlu'nun cenazesi, memleketi Rize'de toprağa verilmişti.

AKP'li eski yönetici Bülent Tezcan, katıldığı bir televizyon programında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve kayyum atamaları hakkında dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Tezcan, İmamoğlu'nun siyasi başarısını kabul ederek, kayyum atamalarının yanlış olduğunu ifade etti.

Tezcan, İmamoğlu'nun 2019 yerel seçimlerinde elde ettiği başarının tesadüf olmadığını, İmamoğlu'nun halkın teveccühünü kazandığını belirtti. "Ekrem İmamoğlu'nun başarısı ortada. Halkın sevgisini ve desteğini almayı başardı" dedi. Ayrıca, kayyum atamalarının demokrasiye zarar verdiğini ve halkın iradesini yok saydığını savundu. Tezcan, "Kayyum atamaları kesinlikle doğru değil. Halkın seçtiği kişilerin yerine kayyum atanması, demokrasiye büyük bir darbedir" şeklinde konuştu.

Kayyum atamalarının özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki belediyelerde sıkça yaşandığını hatırlatan Tezcan, bu durumun bölge halkında büyük bir memnuniyetsizlik yarattığını dile getirdi. Kayyum atamalarının, bölgedeki sorunları çözmek yerine daha da derinleştirdiğini savundu. Ayrıca, kayyum atamalarının uluslararası kamuoyunda da Türkiye'nin imajını zedelediğini vurguladı.

Bülent Tezcan'ın bu açıklamaları, siyasi çevrelerde geniş yankı uyandırdı. AKP içinde de kayyum atamalarına karşı çıkan bazı isimlerin olduğu biliniyor. Tezcan'ın açıklamaları, bu muhalefetin daha da güçlenmesine katkı sağlayabilir. İmamoğlu'nun başarısı ve kayyum atamaları hakkındaki bu itiraf niteliğindeki sözler, önümüzdeki günlerde siyasi tartışmaların odağında olmaya devam edecek gibi görünüyor.