Ölmez otu, halk arasında sıklıkla kullanılan ve faydaları saymakla bitmeyen bir bitki olarak bilinir. İçeriğinde bulunan antioksidanlar sayesinde vücudu serbest radikallere karşı koruduğu düşünülmektedir. Bu özelliği ile kanser başta olmak üzere birçok hastalığa karşı potansiyel koruyucu etkileri olabileceği belirtilmektedir.

Ölmez otunun faydaları arasında şunlar sayılabilir:

• Antioksidan içeriği: Vücudu serbest radikallerin zararlı etkilerinden korur.
• Kanser karşıtı potansiyel: Hücre hasarını önleyerek kanser riskini azaltmaya yardımcı olabilir.
• Bağışıklık sistemini güçlendirme: İçeriğindeki vitamin ve mineraller sayesinde bağışıklık sistemini destekler.
• Cilt sağlığına faydaları: Ciltteki iltihaplanmayı azaltır ve yaşlanma belirtilerini geciktirir.
• Sindirim sistemini düzenleme: Sindirim sorunlarına karşı yardımcı olabilir ve bağırsak sağlığını destekler.

Ölmez otunun kullanımı genellikle çay şeklinde veya yağı aracılığıyla olmaktadır. Ancak, herhangi bir bitkisel üründe olduğu gibi, ölmez otunu da kullanmadan önce bir uzmana danışmak önemlidir. Özellikle hamileler, emziren anneler ve kronik rahatsızlığı olan bireylerin doktor kontrolünde kullanmaları tavsiye edilir.

Sonuç olarak, ölmez otu potansiyel sağlık faydaları ile dikkat çeken bir bitkidir. Ancak, bu faydaların bilimsel olarak kanıtlanması için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Sağlık sorunlarına karşı bir tedavi yöntemi olarak değil, destekleyici bir unsur olarak değerlendirilmesi önemlidir.

Vatandaşlar, kara sineklerin normalden daha erken ve yoğun bir şekilde görülmeye başlanmasıyla ilgili yaşadıkları sorunları dile getiriyor. Özellikle sıcak havaların etkisiyle pencerelerin açılmasıyla birlikte evlere hücum eden sinekler, yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Sosyal medyada da bu durumla ilgili çok sayıda paylaşım yapılıyor.

Konuyla ilgili uzmanlar, hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi ve yağışların azalmasının sineklerin üreme ve gelişim süreçlerini hızlandırdığını belirtiyor. Bu durum, sineklerin normalde görülmesi beklenen zamandan daha önce ortaya çıkmasına ve sayılarının artmasına neden oluyor.

Sineklerin bu denli yoğun olmasının nedenleri arasında, çevre temizliğine yeterince dikkat edilmemesi ve organik atıkların açıkta bırakılması da gösteriliyor. Özellikle kırsal bölgelerde hayvancılıkla uğraşan vatandaşların gübreleri uygun şekilde depolamaması, sineklerin üremesi için uygun ortamlar oluşturuyor.

Sineklerle mücadelede bireysel olarak alınabilecek önlemler arasında, pencerelere sineklik takılması, yiyeceklerin üzerinin örtülmesi ve çöplerin düzenli olarak boşaltılması yer alıyor. Ayrıca, belediyelerin de düzenli olarak ilaçlama çalışmaları yapması önem taşıyor.

Uzmanlar, sineklerin sayısının kontrol altına alınabilmesi için çevre temizliğine özen gösterilmesi ve atıkların doğru şekilde bertaraf edilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Aksi takdirde, sineklerin yol açtığı rahatsızlıkların artarak devam edeceği uyarısında bulunuyor.

Fenerbahçe'nin Gaziantep FK'yı 2-1 mağlup ettiği karşılaşma, spor yazarları tarafından çeşitli açılardan değerlendirildi. Karşılaşmanın ardından yapılan yorumlarda, Fenerbahçe'nin oyunundaki eksiklikler ve Dzeko'nun performansı öne çıktı.

Uğur Meleke: Fenerbahçe'nin ilk yarıdaki oyununu eleştiren Meleke, takımın sahada adeta mahkum gibi oynadığını belirtti. Dzeko, Tadic ve Szymanski gibi oyuncuların etkisiz kaldığını ve takımın beklenen performansı sergileyemediğini ifade etti. İkinci yarıda gelen değişikliklerle oyunun biraz hareketlendiğini ancak genel olarak tatmin edici bir futbol olmadığını vurguladı.

Güntekin Onay: Onay, Fenerbahçe'nin Gaziantep karşısında zorlandığını ve galibiyetin zor geldiğini belirtti. Dzeko'nun performansını eleştiren Onay, yıldız oyuncunun beklenen katkıyı sağlayamadığını ve yavaş kaldığını ifade etti. Ayrıca, takımın genel olarak organize olmakta zorlandığını ve hücumda etkisiz kaldığını dile getirdi.

Engin Kehale: Kehale, Fenerbahçe'nin beklenen oyunu sergileyemediğini ve Gaziantep'in direncinin kırılmakta zorlanıldığını ifade etti. Dzeko'nun performansı hakkında olumlu yorumlar yapmayan Kehale, oyuncunun fiziksel olarak hazır olmadığını ve takımın oyununa adapte olmakta zorlandığını belirtti.

Ömer Üründül: Üründül, Fenerbahçe'nin galibiyetine rağmen tatmin edici bir oyun sergilemediğini ve takımın hala istenilen seviyeye ulaşmadığını vurguladı. Dzeko'nun performansı hakkında eleştirel yorumlar yapan Üründül, yıldız oyuncunun beklenen etkiyi yaratamadığını ve takımın hücum gücünü düşürdüğünü ifade etti. Maçın genelinde Fenerbahçe'nin organize olmakta zorlandığını ve Gaziantep'in direncinin kırılmasının zor olduğunu belirtti.

Sonuç olarak, spor yazarları Fenerbahçe'nin Gaziantep FK karşısında aldığı galibiyeti yeterli bulmadılar ve takımın oyunundaki eksikliklere dikkat çektiler. Özellikle Dzeko'nun performansı ve takımın genel organizasyonu eleştirilerin odağındaydı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın ticaret savaşları konusundaki bazı geri adımları, piyasalarda olumlu bir hava yarattı. Özellikle son dönemde yüksek enflasyon ve faiz oranları nedeniyle baskı altında olan piyasalar, bu gelişmeyi bir nebze olsun rahatlatıcı buldu.

Zeynel Balcı'nın Hürriyet'teki köşe yazısında belirtildiğine göre, Trump'ın bu adımları, özellikle gelişmekte olan ülke piyasaları için önem taşıyor. Ticaret savaşlarının küresel ekonomiye verdiği zararın fark edilmesi, Trump yönetimini bu tür adımlar atmaya yöneltmiş olabilir.

Piyasaların bu duruma tepkisi genel olarak pozitif oldu. Hisse senetleri değer kazanırken, tahvil faizlerinde düşüş gözlemlendi. Dolar kuru da bu gelişmelerden etkilendi ve bir miktar gerileme yaşandı.

Ancak uzmanlar, bu olumlu havanın kalıcı olup olmayacağı konusunda temkinli. Trump yönetiminin ticaret politikalarındaki ani değişiklikler, piyasalarda belirsizliğe neden olmaya devam ediyor. Bu nedenle yatırımcıların dikkatli olması ve gelişmeleri yakından takip etmesi gerekiyor.

Sonuç olarak, Trump'ın geri adımı piyasalarda kısa vadeli bir rahatlama sağlasa da, uzun vadeli etkileri ve olası riskler hala belirsizliğini koruyor.

Ahmet Hakan, yazısında otel odalarındaki kameraların bantlanması konusuna değiniyor. Hakan, bir arkadaşının seyahatlerinde otel odalarındaki kameraları bantladığını öğrenmesi üzerine bu konuyu merak ediyor ve sorguluyor.

Yazar, bu durumun neden bu kadar yaygınlaştığını anlamaya çalışırken, insanların gizlilik endişelerinin ne kadar arttığını vurguluyor. Otel odalarında kamera bulunma ihtimali, insanların özel hayatlarının ihlal edilebileceği korkusunu tetikliyor. Bu durum, sadece ünlüler veya tanınmış kişiler için değil, sıradan vatandaşlar için de geçerli bir endişe kaynağı haline gelmiş durumda.

Ahmet Hakan, yazısında şu soruları soruyor:

• Otel odalarına kamera yerleştirmek yasal mı?
• Otel yönetimi böyle bir şey yapabilir mi?
• Kameralar nereye yerleştiriliyor?
• Bu kameralarla ne amaçlanıyor?

Yazar, bu soruların cevaplarını merak ederken, otel odalarında kamera bulunması durumunun, güven duygusunu zedelediğini ve insanların kendilerini güvende hissetmelerini engellediğini belirtiyor. Bu durumun, turizm sektörü açısından da olumsuz sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiyor.

Sonuç olarak, Ahmet Hakan, otel odalarındaki kameraların bantlanması eyleminin, insanların gizlilik haklarına verdiği önemi ve bu konudaki endişelerini gösterdiğini ifade ediyor ve yetkililerin bu konuda gerekli önlemleri alması gerektiğini vurguluyor.

Araştırmalar, akıllı telefon uygulamalarının depresyon semptomlarını hafifletmede etkili olabileceğini gösteriyor. Bu uygulamalar, kullanıcıların ruh hallerini takip etmelerine, stresle başa çıkma mekanizmalarını öğrenmelerine ve destekleyici kaynaklara erişmelerine yardımcı oluyor.

Mobil uygulamalar, depresyonla mücadelede çeşitli avantajlar sunuyor. İşte bunlardan bazıları:

• Erişilebilirlik: Uygulamalar, her zaman ve her yerden erişilebilir olmaları sayesinde, terapiye erişmekte zorlanan veya ek desteğe ihtiyaç duyan bireyler için önemli bir kaynak oluşturuyor.
• Anonimlik: Bazı kişiler, yüz yüze terapide rahat hissetmeyebilirler. Mobil uygulamalar, anonim bir ortamda destek alma imkanı sunarak bu engeli ortadan kaldırıyor.
• Kişiselleştirme: Birçok uygulama, kullanıcıların ihtiyaçlarına göre kişiselleştirilebilen özellikler sunuyor. Bu, kullanıcıların kendileri için en uygun stratejileri bulmalarına yardımcı oluyor.
• Maliyet Etkinliği: Mobil uygulamalar genellikle geleneksel terapiye göre daha uygun fiyatlıdır, bu da onları daha geniş bir kitle için erişilebilir kılıyor.

Ancak, mobil uygulamaların tek başına bir tedavi yöntemi olmadığını unutmamak gerekiyor. Şiddetli depresyon vakalarında, bir ruh sağlığı uzmanına danışmak ve profesyonel yardım almak önemlidir. Mobil uygulamalar, tedavi sürecini destekleyici bir araç olarak kullanılabilir.

Araştırmacılar, mobil uygulamaların depresyonla başa çıkmada umut verici bir potansiyele sahip olduğunu ve bu alandaki araştırmaların devam etmesi gerektiğini belirtiyor.

Sonuç olarak, akıllı telefon uygulamaları, depresyonla mücadelede önemli bir rol oynayabilir ve tedavi sürecini destekleyici bir araç olarak kullanılabilir. Ancak, profesyonel yardımın yerini tutmadığı unutulmamalıdır.

Sahra Çölü'nün derinliklerinde yapılan arkeolojik kazılar, yaklaşık 7000 yıl öncesine ait iskeletlerin bulunmasıyla sonuçlandı. Bu iskeletler, günümüzden binlerce yıl önce bu bölgede yaşamış olan ve hakkında çok az şey bilinen bir insan soyuna ışık tutuyor.

Araştırmacılar, bulunan iskeletlerin fiziksel özelliklerinin, o dönemde Kuzey Afrika'da yaşayan diğer topluluklardan farklı olduğunu belirtiyorlar. Bu durum, Sahra'nın geçmişte farklı insan gruplarına ev sahipliği yapmış olabileceği teorisini güçlendiriyor.

İskeletlerin incelenmesiyle elde edilen bazı önemli bulgular şunlardır:

• İskeletlerin diş yapısı ve kemik yoğunluğu, o dönemdeki beslenme alışkanlıkları ve yaşam koşulları hakkında ipuçları veriyor.
• Bulunan bazı eşyalar ve mezar yapıları, bu topluluğun kültürel pratikleri ve inanç sistemleri hakkında bilgi sağlıyor.
• DNA analizleri, bu insan soyunun diğer Afrika ve Avrasya topluluklarıyla olan genetik ilişkilerini ortaya koymaya yardımcı oluyor.

Bu keşif, Sahra Çölü'nün geçmişte düşünüldüğünden çok daha çeşitli ve karmaşık bir demografik yapıya sahip olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar, bu gizemli insan soyunun kökenleri, yaşam tarzları ve yok oluş nedenleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için çalışmalarına devam ediyorlar.

Bu bulguların, insanlık tarihine ve Afrika'nın kültürel mirasına önemli katkılar sağlayacağı düşünülüyor. Sahra Çölü'nün sırları, yeni keşiflerle birlikte gün yüzüne çıkmaya devam ediyor.

Gazze Şeridi'nde İsrail'in uyguladığı abluka nedeniyle gıda stoklarının kritik seviyeye düştüğü bildirildi. Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası yardım kuruluşları, bölgedeki insani durumun giderek kötüleştiğini ve acil müdahale gerektiğini vurguluyor.

Abluka nedeniyle Gazze'ye giriş yapan yardım malzemelerinin miktarında ciddi azalma yaşandığı, bunun da gıda fiyatlarının artmasına ve temel ihtiyaç maddelerine erişimin zorlaşmasına yol açtığı belirtiliyor. Özellikle un, pirinç, yağ ve şeker gibi temel gıda maddelerinin stoklarının tükenme noktasına geldiği ifade ediliyor.

Uluslararası toplum, İsrail'e abluka uygulamasını hafifletmesi ve Gazze'ye insani yardım girişine izin vermesi çağrısında bulunuyor. Yardım kuruluşları, bölgedeki sivillerin temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için acil olarak gıda, ilaç ve tıbbi malzeme sevkiyatının yapılması gerektiğini belirtiyor.

Gazze'deki sağlık sistemi de abluka nedeniyle büyük sıkıntılar yaşıyor. Hastanelerdeki ilaç ve tıbbi malzeme eksikliği, hastaların tedavi edilmesini zorlaştırıyor. Temiz su ve sanitasyon hizmetlerine erişimde yaşanan sorunlar ise salgın hastalıkların yayılması riskini artırıyor.

Birleşmiş Milletler, Gazze'deki insani durumun daha da kötüleşmesini önlemek için uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırıyor. Bölgeye yönelik insani yardımın artırılması ve ablukanın hafifletilmesi, Gazze'deki sivillerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi için hayati önem taşıyor.

• Abluka Nedeniyle Gıda Kıtlığı: Gazze'de temel gıda maddelerinin stokları tükeniyor.
• Uluslararası Çağrılar: İsrail'e ablukayı hafifletmesi için uluslararası toplumdan çağrılar yapılıyor.
• Sağlık Sistemi Krizi: Hastanelerde ilaç ve tıbbi malzeme eksikliği yaşanıyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, Kuzey Kutbu kaşifi ve bilim insanı İvan Papanin'in cenaze törenine katılmayacakları belirtildi. Kremlin ve İsrail Başbakanlık ofislerinden yapılan açıklamalarda, liderlerin yoğun programları nedeniyle törene katılamayacakları ifade edildi.

İvan Papanin, Sovyetler Birliği döneminde Kuzey Kutbu'nun keşfi ve bilimsel araştırmalarına önemli katkılarda bulunmuş, bu alandaki çalışmalarıyla tanınmıştı. Papanin'in mirası, Rusya ve diğer ülkelerdeki bilim insanları tarafından hala takip edilmektedir.

Cenaze törenine katılım konusunda Çin'den henüz bir açıklama yapılmadı. Çin'in bu konudaki tutumu merakla beklenirken, diplomatik çevrelerde farklı yorumlar yapılmaktadır. Bazı analistler, Çin'in törene üst düzey bir temsilci gönderebileceğini belirtirken, bazıları ise katılımın düşük düzeyde tutulabileceğini öngörmektedir.

Papanin'in cenaze töreni, Rusya'nın başkenti Moskova'da düzenlenecek ve çok sayıda bilim insanı, devlet yetkilisi ve seveni tarafından takip edilecektir. Törenin, Papanin'in bilimsel mirasının ve Kuzey Kutbu araştırmalarına yaptığı katkıların anılmasına adanacağı belirtiliyor.