Türksat, uçaklarda uydu interneti dönemini başlattığını duyurdu. Bu hizmet sayesinde yolcular, seyahatleri sırasında kesintisiz internet erişimine sahip olabilecekler.

Yapılan açıklamaya göre, Türksat'ın bu yeni hizmeti, özellikle uzun uçuşlarda yolcuların iletişimlerini sürdürebilmeleri, çalışmalarına devam edebilmeleri ve eğlence içeriklerine erişebilmeleri açısından önemli bir avantaj sağlayacak.

Uçaklarda sunulacak olan uydu interneti hizmetinin, yüksek hızlı ve güvenilir bir bağlantı sunması hedefleniyor. Böylece yolcular, video konferanslar yapabilecek, sosyal medyayı kullanabilecek ve diğer online işlemlerini gerçekleştirebilecekler.

Türksat'ın bu girişimi, Türkiye'nin uzay ve iletişim teknolojileri alanındaki yeteneklerini bir kez daha gözler önüne seriyor. Şirket, uydu teknolojileri alanındaki deneyimini, havacılık sektörüne taşıyarak önemli bir yeniliğe imza atıyor.

Bu hizmetin, önümüzdeki dönemde daha da yaygınlaşması ve farklı havayolu şirketleri tarafından da kullanılması bekleniyor. Türksat'ın bu adımı, yolcuların seyahat deneyimini önemli ölçüde iyileştirecek ve Türkiye'nin havacılık sektöründeki rekabet gücünü artıracaktır.

Ayrıca Türksat, bu hizmetle birlikte sadece yolculara değil, havayolu şirketlerine de çeşitli avantajlar sunmayı hedefliyor. Uçuş operasyonlarının daha verimli yönetilmesi, uçak içi eğlence sistemlerinin güncellenmesi ve diğer dijital hizmetlerin sunulması gibi konularda havayolu şirketlerine destek sağlanacak.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, sahipsiz hayvanlarla ilgili yapılan çalışmalara dair önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Yumaklı, sahipsiz köpeklerin denetim süreçlerinde veteriner hekimlerin aktif olarak görev alacağını belirtti. Bu uygulamanın, hayvanların sağlık durumlarının tespiti ve gerekli müdahalelerin yapılması açısından kritik bir öneme sahip olduğu vurgulandı.

Bakan Yumaklı’nın açıklamalarına göre, sahipsiz hayvan popülasyonunun kontrol altına alınması ve hayvan refahının sağlanması amacıyla çeşitli stratejiler geliştiriliyor. Bu stratejiler kapsamında, yerel yönetimlerle işbirliği içinde kısırlaştırma çalışmalarına ağırlık verileceği ifade edildi. Ayrıca, hayvan barınaklarının standartlarının yükseltilmesi ve hayvanseverlerin bu barınaklara destek vermesi teşvik edilecek.

Sahipsiz hayvan sorununun çözümü için toplumun tüm kesimlerinin sorumluluk alması gerektiğine dikkat çeken Bakan Yumaklı, “Bu mesele sadece devletin veya yerel yönetimlerin çözebileceği bir sorun değil. Her vatandaşımızın duyarlı olması ve sorumluluk alması gerekiyor” dedi. Hayvan sahiplenme konusunda farkındalık yaratma çalışmalarının da artırılacağını belirtti.

Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, veteriner hekimlerin denetimlerdeki rolünün artırılmasının, hayvan sağlığı ve refahının korunmasının yanı sıra, zoonotik hastalıkların yayılmasının önlenmesi açısından da büyük önem taşıdığı vurgulandı. Bu kapsamda, veteriner hekimlere yönelik eğitim programlarının düzenlenerek, sahipsiz hayvanların yönetimi konusunda bilgi ve becerilerinin artırılması planlanıyor.

Son olarak, Bakan Yumaklı, sahipsiz hayvanlarla ilgili çalışmaların sürekli olarak takip edileceğini ve gelişmelerin kamuoyuyla paylaşılacağını ifade etti.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), belediye binasına bavullarla para taşındığı yönündeki iddialara yanıt verdi. İBB'nin açıklamasına göre, bazı basın yayın organlarında yer alan haberlerdeki görüntülerin, para taşınıyormuş gibi servis edilmesi dezenformasyonun bir örneği.

İBB, söz konusu iddiaların gerçeği yansıtmadığını ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik olduğunu vurguladı. Yapılan açıklamada, görüntülerin bağlamından koparılarak farklı bir anlam yüklenmesinin kasıtlı bir manipülasyon olduğu belirtildi. Ayrıca, bu tür dezenformasyon içeren haberlere karşı yasal yollara başvurulacağı ifade edildi.

İBB yetkilileri, belediyenin tüm faaliyetlerinin şeffaf bir şekilde yürütüldüğünü ve denetimlere açık olduğunu dile getirdi. Bu tür asılsız iddiaların, belediyenin itibarını zedelemeye yönelik olduğu ve kamuoyunu yanlış yönlendirdiği belirtildi. İBB, kamuoyunu doğru bilgilendirmek adına gerekli tüm açıklamaların yapılacağını ve yasal süreçlerin takipçisi olacaklarını duyurdu.

Açıklamada, İBB'nin şeffaflık ilkesine bağlı olduğu ve bu tür iddiaların asılsız olduğu vurgulandı. İBB, dezenformasyonun önüne geçmek ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek için çalışmalarına devam edeceğini belirtti.

Sağlık Bakanı İzlem Anıl Memişoğlu, 10 hastanenin deprem anında kendi kendine yetecek şekilde hazırlandığını belirtti. Bu hastanelerin enerji ihtiyacını karşılayacak güneş panelleriyle donatıldığını, su ihtiyacını karşılayacak depolarının bulunduğunu ve tıbbi cihaz ile ilaç stoklarının yapıldığını ifade etti.

Memişoğlu, bu hazırlıkların olası bir deprem durumunda sağlık hizmetlerinin kesintisiz sürdürülebilmesi için kritik öneme sahip olduğunu vurguladı. Ayrıca, hastanelerin sadece deprem anında değil, diğer afet durumlarında da kendi kendine yetebilecek şekilde tasarlandığını dile getirdi.

Bakan Memişoğlu, “10 hastanemizi deprem anında kendi kendine yetecek şekilde hazırladık. Bu hastanelerimizde güneş panelleriyle enerji ihtiyacını karşılıyoruz, su depolarımız var ve tıbbi cihaz ile ilaç stoklarımız tam. Amacımız, olası bir depremde sağlık hizmetlerini kesintisiz sunabilmek” şeklinde konuştu.

Hazırlıkların detaylarına ilişkin bilgi veren Memişoğlu, hastanelerde jeneratörlerin de bulunduğunu ve yakıt depolarının da dolu tutulduğunu söyledi. Ayrıca, hastanelerin acil durum planlarının güncellendiğini ve personelin düzenli olarak afetlere yönelik eğitimler aldığını belirtti.

Bakan, “Hastanelerimizin acil durum planları güncellendi ve personelimiz düzenli olarak afet eğitimleri alıyor. Amacımız, herhangi bir afet durumunda en hızlı ve etkili şekilde müdahale edebilmek” dedi.

Memişoğlu, bu çalışmaların Türkiye genelindeki tüm hastanelerde yaygınlaştırılması için çalışmaların devam ettiğini de sözlerine ekledi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından ülke kaynaklarının etkin kullanımına dikkat çekerek, Türkiye'nin deprem riskine karşı daha dirençli hale getirilmesi için ayrılması gereken dört önemli mali kalemi vurguladı.

İmamoğlu, “Bu kaynak İstanbul dahil bütün ülkeyi ihya eder, depreme dayanıklı hale getirir, ülkemizi düze çıkarırdı” ifadelerini kullandı. İmamoğlu'nun işaret ettiği dört mali kalem şunlar oldu:

• Kamu İhale Kanunu’ndaki istisnalar: İmamoğlu, Kamu İhale Kanunu'ndaki istisnaların yarattığı mali yükün deprem hazırlıkları için kullanılabilecek önemli bir kaynak olduğunu belirtti. Bu istisnaların şeffaflıktan uzak ve denetimsiz olmasının kamu kaynaklarının verimli kullanılmasını engellediğini savundu.
• Hatalı şehirleşme politikaları: Yanlış şehircilik uygulamaları ve imar aflarının deprem riskini artırdığını ve bu durumun maliyetini yükselttiğini ifade etti. İmar rantlarının kamu yararına kullanılması gerektiğini vurguladı.
• Bütçe öncelikleri: İmamoğlu, bütçe önceliklerinin değişmesi gerektiğini, deprem gibi hayati konulara daha fazla kaynak ayrılması gerektiğini savundu. Gereksiz harcamalardan kaçınılarak, depremle mücadeleye odaklanılması gerektiğini belirtti.
• Kanal İstanbul Projesi: Kanal İstanbul projesinin yaratacağı mali yükün, deprem riskini azaltma çalışmalarına aktarılması gerektiğini ifade etti. Bu projenin İstanbul'a ve Türkiye'ye fayda sağlamayacağını, aksine kaynak israfına yol açacağını savundu.

İmamoğlu, bu dört kalemde yapılacak tasarrufların ve doğru yönlendirmelerin, Türkiye'nin depremle mücadele kapasitesini önemli ölçüde artıracağını ve İstanbul başta olmak üzere tüm ülkeyi daha güvenli hale getirebileceğini sözlerine ekledi.

İstanbul'da meydana gelen depremin ardından Kandilli Rasathanesi'nden yeni bir bilgilendirme raporu yayınlandı. Raporda depremin merkez üssü, büyüklüğü ve derinliği gibi teknik detaylar yer alırken, depremin hissedildiği bölgeler ve olası etkileri hakkında da değerlendirmeler yapıldı.

Kandilli Rasathanesi'nin raporuna göre, deprem İstanbul'da ve çevre illerde hissedildi. Depremin ardından herhangi bir tsunami uyarısı yapılmadı. Yetkililer, vatandaşları olası artçı sarsıntılara karşı dikkatli olmaları konusunda uyardı.

Raporda ayrıca, İstanbul'un deprem riski taşıyan bir bölgede bulunduğu ve bu nedenle depreme hazırlıklı olunması gerektiği vurgulandı. Binaların depreme dayanıklılığı, acil durum planları ve bilinçlendirme çalışmalarının önemi üzerinde duruldu.

Kandilli Rasathanesi, depremle ilgili gelişmeleri yakından takip ettiklerini ve kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceklerini bildirdi. Vatandaşların resmi kaynaklardan yapılan açıklamalara itibar etmeleri ve panik yapmamaları gerektiği belirtildi.

• Depremin merkez üssü belirlendi.
• Depremin büyüklüğü ve derinliği açıklandı.
• Artçı sarsıntılara karşı uyarı yapıldı.

Fenerbahçe ile oynanan maçta sarı kart gören Filip Kostic, Beşiktaş derbisinde cezalı duruma düştü. Kostic, bu sezonki üçüncü sarı kartını alarak, kritik Beşiktaş deplasmanında takımını yalnız bırakacak.

Süper Lig'in 36. haftasında Fenerbahçe'yi konuk eden ve 2-1 mağlup olan Juventus'ta, Sırp oyuncu Filip Kostic, mücadelenin 45+5. dakikasında sarı kart gördü. Bu kart, Kostic'in bu sezonki üçüncü sarı kartı oldu ve oyuncu, gelecek hafta oynanacak Beşiktaş derbisinde cezalı duruma düştü.

Sezon boyunca Juventus'un önemli oyuncularından biri olan Kostic'in yokluğu, teknik direktör Massimiliano Allegri'yi düşündürecek. Kostic, sol kanattaki etkinliği ve asistleriyle takıma önemli katkılar sağlıyordu.

Beşiktaş derbisi öncesinde Kostic'in cezalı duruma düşmesi, Juventus taraftarları arasında da hayal kırıklığı yarattı. Taraftarlar, sosyal medya üzerinden yaptıkları yorumlarda Kostic'in yokluğunun takımın oyun gücünü olumsuz etkileyeceğini dile getirdiler.

Juventus teknik heyeti, Kostic'in yerine Beşiktaş karşısında sahaya süreceği oyuncuyu belirlemek için çalışmalarına başladı. Bu mevkide görev yapabilecek alternatif isimler değerlendiriliyor. Derbi öncesinde takımın taktiksel düzeni ve oyuncu tercihleri merakla bekleniyor.

Filip Kostic'in cezalı duruma düşmesiyle ilgili önemli noktalar:

• Fenerbahçe maçında sarı kart gördü.
• Bu sezonki üçüncü sarı kartı oldu.
• Beşiktaş derbisinde forma giyemeyecek.
• Juventus için önemli bir kayıp.

Galatasaray Spor Kulübü'nün 2024 yılı bütçesi, yapılan oylama sonucunda oy çokluğu ile kabul edildi. Bütçenin onaylanmasının yanı sıra, kulüp üyelerinin ödediği aidatlara da zam yapılmasına karar verildi.

Kongrede, 2024 yılı bütçesi ve üye aidatlarına yapılacak zam görüşüldü. Yapılan oylamada, yönetim kurulunun sunduğu bütçe ve aidat zammı teklifi, kongre üyelerinin çoğunluğu tarafından onaylandı.

Bütçe görüşmelerinde, kulübün gelir ve gider kalemleri detaylı bir şekilde incelendi. Yönetim kurulu, bütçe sunumunda kulübün mali durumu hakkında bilgi verdi ve gelecek dönem hedeflerini açıkladı. Aidat zammının gerekçesi olarak, artan maliyetler ve kulübün daha iyi hizmet sunabilmesi için gerekli kaynak ihtiyacı gösterildi.

Yeni aidat tarifesi ile ilgili detaylar henüz açıklanmadı. Yönetim kurulunun önümüzdeki günlerde konuyla ilgili bir açıklama yapması bekleniyor. Aidat zammının, kulüp üyeleri arasında farklı tepkilere yol açması bekleniyor.

Kongrede ayrıca, kulübün diğer faaliyetleri ve projeleri hakkında da bilgilendirme yapıldı. Üyelerin soruları yanıtlandı ve görüşleri alındı.

Galatasaray'da bütçe onaylanması ve aidatlara zam yapılması, kulübün mali geleceği açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Turkovac aşısını geliştiren Prof. Dr. Aykut Özdarendeli, aşının geliştirilme sürecini ve aşı sonrası görülen kalp krizi vakalarını değerlendirdi. Özdarendeli, kalp krizi vakalarının aşı ile değil, hastalığın kendisi ile alakalı olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Özdarendeli, Turkovac'ın geliştirilme sürecinde karşılaşılan zorlukları ve aşının etkinliği konusundaki çalışmaları detaylı bir şekilde anlattı. Aşının, özellikle risk gruplarında hastalığın ağır seyretmesini engellemede önemli bir rol oynadığını belirtti. Ayrıca, aşı çalışmalarının devam ettiğini ve yeni varyantlara karşı etkinliğinin artırılması için çalışmaların sürdürüldüğünü ifade etti.

Aşı sonrası görülen kalp krizi vakalarına ilişkin olarak ise Prof. Dr. Özdarendeli, "Kalp krizi vakalarının aşı ile doğrudan bir ilişkisi olduğuna dair bilimsel bir kanıt bulunmamaktadır. Bu tür vakaların çoğu, altta yatan kalp rahatsızlıkları olan kişilerde görülmektedir ve hastalığın kendisi de kalp krizi riskini artırabilmektedir." şeklinde konuştu. Özdarendeli, aşıların genel olarak güvenli olduğunu ve faydalarının risklerinden çok daha fazla olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Özdarendeli, aşılama çalışmalarının önemine dikkat çekerek, "Aşılar, toplum sağlığını korumada en etkili araçlardan biridir. Herkesin aşı olması, hem kendilerini hem de sevdiklerini korumaları açısından büyük önem taşımaktadır." dedi. Ayrıca, aşı karşıtlığına karşı bilimsel verilerle mücadele etmenin gerekliliğini vurguladı.

Son olarak, Prof. Dr. Özdarendeli, Turkovac'ın geliştirilmesinde emeği geçen tüm bilim insanlarına ve destek veren kuruluşlara teşekkür etti ve aşının Türkiye'nin sağlık alanındaki bağımsızlığına katkı sağladığını belirtti.