Türkiye'nin tanınmış yogilerinden biri olan Yogi Kazım Gürbüz, 105 yaşında yaşamını yitirdi. Uzun ve sağlıklı yaşamıyla dikkat çeken Gürbüz'ün vefatı, sevenlerini ve takipçilerini derinden üzdü.

Yogi Kazım, yoga ve sağlıklı yaşam konularındaki bilgisi ve deneyimleriyle tanınıyordu. Yıllar boyunca birçok kişiye ilham kaynağı olmuş, sağlıklı yaşam prensiplerini benimsemelerine yardımcı olmuştu. Özellikle yoga pratiği ve doğal beslenme konularındaki tavsiyeleriyle biliniyordu.

Yogi Kazım Gürbüz, uzun yaşamının sırlarını sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve pozitif düşünceye bağlamıştı. Kendi yaşam tarzıyla bu prensiplerin doğruluğunu kanıtlamış, birçok kişiye örnek olmuştu. Yaşamı boyunca yoga felsefesini yaymaya adamış ve bu alanda birçok öğrenci yetiştirmişti.

Yogi Kazım'ın vefatı, yoga camiasında büyük bir kayıp olarak değerlendiriliyor. Onun öğretileri ve yaşam felsefesi, gelecek nesillere aktarılmaya devam edecek. Sevenleri, Yogi Kazım'ı saygı ve özlemle anıyor.

Yogi Kazım Gürbüz'ün cenaze töreniyle ilgili detaylar henüz açıklanmadı. Ancak, ailesi ve sevenleri tarafından düzenlenecek törenle son yolculuğuna uğurlanması bekleniyor.

İstanbul'da bir ilkokulda düzenlenen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları sırasında gerçekleştirilen bir gösteri, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Gösteride yer alan direk dansı performansının uygunsuz olduğu yönünde eleştiriler yapıldı.

Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, ilkokul öğrencilerinin önünde bir direk dansçısının performans sergilediği görülüyor. Bu durum, bazı kullanıcılar tarafından çocukların gelişimine uygun olmadığı gerekçesiyle eleştirildi. Gösteriye ilişkin tepkiler, sosyal medya platformlarında tartışma yarattı.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak, gösterinin içeriği ve sunuluş şekli, özellikle çocukların katılımıyla gerçekleşen bir etkinlikte uygun olup olmadığı konusunda soru işaretleri yarattı. Sosyal medyada birçok kullanıcı, bu türden bir performansın 23 Nisan gibi özel bir günde sergilenmesinin pedagojik açıdan yanlış olduğunu savundu.

Gösteriye yönelik eleştirilerin yanı sıra, bazı kullanıcılar ise olayın abartıldığını ve direk dansının bir spor dalı olarak değerlendirilmesi gerektiğini savundu. Ancak, eleştirilerin ağırlıklı olarak çocukların psikolojik gelişimine etkisi ve gösterinin bağlamı üzerine yoğunlaştığı görüldü.

Olayın ardından, Milli Eğitim Bakanlığı'nın konuyla ilgili bir inceleme başlatıp başlatmayacağı merak konusu oldu. Benzer olayların tekrarlanmaması için okullarda yapılacak etkinliklerin seçiminde daha dikkatli olunması gerektiği vurgulandı.

Muş'ta, halk arasında 'ağlayan gelin' olarak da bilinen ters laleler, baharın müjdecisi olarak nisan ayında açmaya başladı. 15 gün ömrü olan bu nadide çiçekler, bölgedeki dağ yamaçlarını süslüyor. Ters laleler, endemik bir tür olup, doğal güzellikleriyle fotoğrafçıların ve doğaseverlerin ilgisini çekiyor.

Muş'ta ters lale yetişen alanlardan biri olan Hamurpet Dağı eteklerinde, bu eşsiz çiçekleri görmek mümkün. Ters laleler, yöre halkı tarafından hüzünlü bir hikayeyle de anılıyor. Efsaneye göre, bir zamanlar dik duran bu laleler, bir aşk hikayesindeki ayrılığa dayanamayarak boyunlarını bükmüşler ve gözyaşı dökmeye başlamışlar. Bu nedenle 'ağlayan gelin' olarak da adlandırılıyorlar.

Ters laleler, Muş'un yanı sıra Hakkari, Van ve Bitlis gibi Doğu Anadolu Bölgesi illerinde de yetişiyor. Ancak Muş'taki popülasyonu, diğer bölgelere göre daha yoğun olduğu belirtiliyor. Bu durum, Muş'u ters lale turizmi açısından önemli bir merkez haline getiriyor.

Uzmanlar, ters lalelerin korunması gerektiğini vurgulayarak, bilinçsizce toplanmasının veya zarar verilmesinin önüne geçilmesi gerektiğini belirtiyorlar. Bu nadide çiçeklerin gelecek nesillere aktarılması için farkındalık oluşturulması ve koruma çalışmalarının desteklenmesi büyük önem taşıyor.

Ters laleler, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda kültürel ve tarihi önemiyle de dikkat çekiyor. Yöre halkı için bir sembol haline gelen bu çiçekler, bölgenin tanıtımına da katkı sağlıyor.

CHP Grup Başkanı Özgür Özel, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in TBMM'deki tutumuna sert tepki gösterdi. Özel, Güler'in Meclis'e gelmek yerine Genelkurmay Başkanı olarak görevine devam etmesi gerektiğini savundu. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in, CHP milletvekillerinin sorularına cevap vermemesi ve tavırları, Özgür Özel’in sert eleştirilerine neden oldu.

Özel, Bakan Güler’in, “Ben devletim” şeklinde bir tavır sergilediğini ve bu durumun kabul edilemez olduğunu vurguladı. Ayrıca, Güler’in Meclis’i ve milletvekillerini aşağıladığını iddia etti. Özel, “Bakan Güler, askeri vesayet dönemlerinin kalıntısı gibi davranıyor. Meclis’e saygı göstermeli ve sorulara cevap vermelidir” dedi.

Özel’in açıklamaları şu şekilde devam etti: “Bir Genelkurmay Başkanı düşünün ki bütün kuvvet komutanları emir komutasında ve o, bir siyasi partinin genel başkanının talimatıyla hareket ediyor. Böyle bir Genelkurmay Başkanı olabilir mi? Böyle bir Genelkurmay Başkanı, üniformasını çıkarıp siyaset gömleği giymeliydi. O üniforma o partinin emrinde olamazdı.”

Özel, Güler'in Meclis'teki performansının yetersiz olduğunu ve bakanlık görevini layıkıyla yerine getiremediğini savundu. Ayrıca, Güler'in tavırlarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da itibarını zedelediğini öne sürdü.

CHP Grup Başkanı, Milli Savunma Bakanı’nın Meclis’e karşı daha saygılı bir tutum sergilemesi gerektiğini yineledi ve aksi takdirde gerekli tüm yasal yollara başvuracaklarını belirtti.

Kahramanmaraş merkezli depremlerde büyük bir travma yaşayan bir genç, yaşadığı dehşet verici anları paylaştı. Deprem sırasında panikle camdan atladığını ve bir arabanın üzerine düştüğünü belirten genç, olayı şu sözlerle anlattı:

"Deprem anında büyük bir panik yaşadım. Ne yapacağımı bilemedim ve kendimi camdan dışarı attım. Gözümü açtığımda bir arabanın üzerindeydim. O anı tam olarak hatırlamıyorum, sanki havada uyandım."

Genç, depremin şiddetiyle birlikte yaşadığı şokun etkisiyle hareket etmekte zorlandığını, ancak hayatta kaldığı için şükrettiğini ifade etti. Olayın ardından yaşadığı psikolojik travmayı atlatmaya çalıştığını ve destek aldığını belirtti.

Depremde yaşadığı bu travmatik deneyimin kendisini derinden etkilediğini söyleyen genç, depremzedelere yardım çağrısında bulundu ve dayanışmanın önemini vurguladı.

Yaşadığı bu zorlu süreçte kendisine destek olan ailesine, arkadaşlarına ve sağlık personeline teşekkür etti.

Türkiye'de yaşanan deprem felaketinin ardından çocukların yaşadığı travmayı anlamak ve onlara doğru şekilde yaklaşmak büyük önem taşıyor. Uzmanlar, çocukların depremle ilgili kaygılarını ve sorularını görmezden gelmemek, onlara yaşına uygun bir dille gerçekleri anlatmak gerektiğini vurguluyor.

Çocukların deprem gibi büyük bir olayı anlamlandırmakta zorlanabileceği belirtilirken, bazı çocukların olayın ciddiyetini tam olarak kavrayamadığı, bazılarının ise evlerine girmekten korktuğu ifade ediliyor. Bu durumda, çocukların duygularını ifade etmelerine olanak tanımak, onlara güven vermek ve sabırlı olmak gerekiyor.

Çocuklara depremi anlatırken dikkat edilmesi gerekenler:

• Doğru Bilgi Verin: Çocukların yaşına uygun bir dille, basitleştirilmiş ve dürüst açıklamalar yapılmalı. Karmaşık ve detaylı bilgilerden kaçınılmalı.
• Güven Verin: Onların güvende olduğunu ve her türlü durumda yanlarında olacağınızı hissettirin.
• Duygularını İfade Etmelerine İzin Verin: Korku, endişe, üzüntü gibi duygularını konuşarak, çizerek veya oyun yoluyla ifade etmelerine olanak sağlayın.
• Tekrar Eden Sorulara Sabırla Cevap Verin: Aynı soruları tekrar tekrar sormaları normaldir. Her seferinde sabırla ve anlayışla cevap verin.
• Rutini Koruyun: Günlük rutinleri mümkün olduğunca korumaya çalışın. Bu, çocuklara güven ve kontrol hissi verir.
• Sakin Kalın: Kendi kaygılarınızı kontrol altında tutun. Çocuklar, yetişkinlerin duygusal durumlarını hissederler.
• Profesyonel Yardım Alın: Eğer çocuğunuzun yaşadığı travma ile baş etmekte zorlanıyorsanız, bir uzmana danışmaktan çekinmeyin.

Uzmanlar, çocukların deprem sonrası yaşadığı kaygıları azaltmak için onlarla bol bol konuşmanın, onlara sarılmanın ve onlara sevgi göstermenin önemini vurguluyor. Ayrıca, çocukların sosyal aktivitelere katılmalarını teşvik etmek ve onlarla birlikte oyunlar oynamak da iyileşme sürecine katkı sağlayabilir.

Unutulmamalıdır ki her çocuk depremden farklı şekilde etkilenir ve her birinin iyileşme süreci farklı olabilir. Bu süreçte sabırlı olmak, anlayışlı davranmak ve çocuklara destek olmak büyük önem taşır.

Türkiye'de yaşanan depremlerin ardından, binaların güvenliği konusu gündeme geldi. Özellikle bitişik nizam yapılarla ilgili merak edilen sorular uzmanlar tarafından yanıtlandı. İşte bina güvenliğiyle ilgili 5 soru ve yanıtı:

• Bitişik yapılar binanın sağlamlığını etkiler mi? Bitişik nizam yapıların deprem performansını etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Binaların yüksekliği, kat adedi, yaşı, yapım tekniği, kullanılan malzeme ve zemin özelliklerinin farklı olması durumunda, bitişik yapılar risk oluşturabilir. Özellikle eski ve yeni binaların bir arada olması, risk faktörünü artırabilir.
• En tehlikeli kısımlar hangi bölümler? Binalarda en riskli bölümler, taşıyıcı sistemde süreksizliklerin olduğu kısımlardır. Özellikle kolon ve kirişlerin kesilmesi, taşıyıcı sistem elemanlarında hasar oluşması veya projeye aykırı değişiklikler yapılması durumunda, binaların dayanıklılığı azalır. Ayrıca, zemin sıvılaşması riski olan bölgelerde de binaların temel sistemleri tehlike altında olabilir.
• Bina güvenliği için ne yapılmalı? Binaların güvenliği için öncelikle uzmanlar tarafından detaylı birRisk tespiti yapılması gerekmektedir. Risk tespitinde, binanın mevcut durumu, taşıyıcı sistem özellikleri, zemin özellikleri ve çevresel faktörler dikkate alınır. Riskli binaların güçlendirilmesi veya yıkılıp yeniden yapılması gerekebilir.
• Bina güçlendirme nasıl yapılır? Bina güçlendirme, mevcut binanın taşıyıcı sistemini güçlendirmek amacıyla yapılan işlemlerdir. Güçlendirme yöntemleri, binanın durumuna ve ihtiyaçlarına göre belirlenir. Kolon ve kirişlerin sarılması, betonarme perde eklenmesi veya çelik elemanlarla desteklenmesi gibi yöntemler kullanılabilir.
• Zemin etüdü neden önemli? Zemin etüdü, binanın inşa edileceği zeminin özelliklerini belirlemek amacıyla yapılan çalışmalardır. Zemin etüdü sonuçları, binanın temel sisteminin doğru bir şekilde tasarlanması ve uygulanması için önemlidir. Zemin sıvılaşması riski olan bölgelerde, özel temel sistemleri kullanılması gerekebilir.

Bina güvenliği konusunda bilinçli olmak ve gerekli önlemleri almak, deprem riskini azaltmak için büyük önem taşımaktadır. Uzman görüşü alarak binalarınızın güvenliğini sağlamak, olası can ve mal kayıplarını önleyebilir.

Türkiye'de yaşanan depremlerin ardından, deprem anında hayatta kalma yöntemleri yeniden gündeme geldi. Uzmanlar, depremde hayat kurtaranın sadece deprem çantası olmadığını, doğru pozisyon almanın çok daha önemli olduğunu belirtiyor.

Deprem Anında Ne Yapmalı?

Deprem anında en güvenli pozisyonun, çömel-kapan-tutun (ÇÖK-KAPAN-TUTUN) yöntemi olduğu vurgulanıyor. Bu pozisyon, başı ve boynu koruyarak, düşen cisimlerden kaynaklanabilecek yaralanmaları en aza indiriyor.

• ÇÖK: Sarsıntı başladığı anda yere çömelin.
• KAPAN: Başınızı ve boynunuzu kollarınızla veya bulabildiğiniz bir nesneyle (kitap, yastık vb.) koruyun.
• TUTUN: Sarsıntı geçene kadar bulunduğunuz yere tutunun. Eğer mümkünse, sağlam bir mobilyanın (masa, sıra vb.) altına girin.

Deprem Çantası Ne Zaman Önemli?

Deprem çantası, deprem sonrası enkaz altında kalma veya tahliye durumlarında hayati önem taşıyor. İçinde bulunması gerekenler:

1. Su
2. Yiyecek (konserve, bisküvi vb.)
3. İlk yardım malzemeleri
4. El feneri
5. Düdük
6. Battaniye
7. Giysi
8. Nakit para
9. Önemli belgelerin kopyaları

Yanlış Bilinenler:

Birçok kişi, deprem anında kapı eşiklerine veya merdiven boşluklarına sığınmanın doğru olduğunu düşünüyor. Ancak uzmanlar, bu alanların düşen cisimler nedeniyle tehlikeli olabileceğini belirtiyor. Ayrıca, balkondan atlamak veya asansörü kullanmak da kesinlikle kaçınılması gereken davranışlar arasında.

Önemli Uyarı: Depremde doğru pozisyon almak ve sakin kalmak, hayatta kalma şansını önemli ölçüde artırır. Deprem çantası ise, deprem sonrası ihtiyaçlarınızı karşılamak için önemlidir.

Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki, İstanbul'da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından dikkat çekici uyarılarda bulundu. Moriwaki, İstanbul'da beklenen büyük depremin 200 yıllık bir gecikmeyle gerçekleşme olasılığının arttığını belirtti.

Moriwaki, Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın kırılma potansiyeline dikkat çekerek, bu fay hattının Marmara Denizi'nin altından geçtiğini ve büyük bir deprem üretme kapasitesine sahip olduğunu vurguladı. '200 yıllık gecikmenin zamanı doldu' ifadesini kullanan Moriwaki, yetkililerin ve vatandaşların bu konuda gerekli önlemleri alması gerektiğini söyledi.

Açıklamasında, İstanbul'daki binaların depreme dayanıklılığı konusundaki endişelerini dile getiren Moriwaki, özellikle eski binaların güçlendirilmesi veya yenilenmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, deprem anında yapılması gerekenler konusunda halkın bilinçlendirilmesinin önemine de değindi.

Moriwaki, Japonya'daki deprem tecrübelerinden örnekler vererek, Türkiye'nin de benzer bir afetle karşılaşabileceği olasılığına karşı hazırlıklı olması gerektiğini vurguladı. Deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılması gerekenler hakkında detaylı bilgiler paylaşan Moriwaki, Türkiye'nin deprem riskini ciddiye alması gerektiğini yineledi.

İstanbul'da hissedilen son depremin, beklenen büyük depremin bir öncüsü olabileceği ihtimalini göz önünde bulunduran Moriwaki, yetkililerin ve halkın bu konuda daha duyarlı olması gerektiğini sözlerine ekledi.