Yazarın çocukluğunda gitmeyi hayal ettiği, ancak çeşitli nedenlerle bir türlü gidemediği Türk hamamına dair anıları ve hamam kültürüne dair düşünceleri.

Yazar, çocukluğunda yaşadığı mahallede bulunan ve gitmeyi çok istediği Türk hamamına çeşitli nedenlerle bir türlü gidemediğini anlatıyor. Hamamın cazibesi, özellikle kış aylarında, dışarıdaki soğuk havaya tezat oluşturmasıyla daha da artmaktadır. Hamam, sadece bir temizlenme yeri değil, aynı zamanda sosyalleşme ve rahatlama mekanı olarak da görülmektedir. Yazar, hamamın sadece kadınlara özgü bir alan olarak kalmamasını, erkeklerin de bu deneyimi yaşamasını arzu ettiğini belirtiyor.
Yazarın çocukluk hayallerinde hamam, egzotik ve gizemli bir yer olarak canlanıyor. Hamamın sıcaklığı, buharı ve kendine has kokusu, yazarın zihninde canlı bir şekilde yer etmiştir. Yazar, hamama gitme isteğinin her zaman içten içe devam ettiğini, ancak çeşitli bahanelerle bu isteğini ertelediğini ifade ediyor. Günümüzde hamam kültürünün değiştiğini, modern spa merkezlerinin hamamların yerini aldığını gözlemliyor.
Yazar, modern spa merkezlerinin hamam deneyimini tam olarak sunamadığını, hamamın otantik atmosferinin ve ritüellerinin kaybolduğunu düşünüyor. Hamamın sadece bir temizlik faaliyeti değil, aynı zamanda bir arınma ve yenilenme deneyimi olduğunu vurguluyor. Yazar, hamamın geleneksel Türk kültüründe önemli bir yere sahip olduğunu ve bu kültürel mirasın korunması gerektiğini savunuyor.
Sonuç olarak, yazarın yazısı, bir yandan çocukluk özlemini ve hamam kültürüne duyduğu hayranlığı dile getirirken, diğer yandan da modernleşmeyle birlikte kaybolmaya yüz tutan değerlere dikkat çekiyor.