Türkiye'de geçim krizi derinleşirken, açlık ve yoksulluk sınırları arasındaki makas açılıyor. Türk-İş ve Birleşik Metal-İş Sendikası'nın araştırmaları, durumun vahametini gözler önüne seriyor.

Türkiye'de geçim krizi giderek derinleşirken, açlık ve yoksulluk sınırları arasındaki fark da büyüyor. Türk-İş'in Mayıs 2024 araştırmasına göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 17 bin 725 TL, yoksulluk sınırı ise 57 bin 757 TL olarak belirlendi. Bu durum, asgari ücretin açlık sınırının sadece biraz üzerinde olduğunu ve milyonlarca insanın temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını gösteriyor.
Birleşik Metal-İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi (SAM) tarafından yapılan araştırmada da benzer sonuçlar elde edildi. SAM'ın Mayıs 2024 verilerine göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 18 bin 673 TL, yoksulluk sınırı ise 52 bin 759 TL olarak tespit edildi. Bu araştırmada dikkat çeken bir diğer nokta ise, açlık sınırının bir önceki aya göre 2 bin TL'ye yakın artış göstermesi.
Her iki araştırmanın sonuçları da, Türkiye'deki enflasyonun özellikle gıda fiyatları üzerindeki etkisinin devam ettiğini ortaya koyuyor. Mutfak enflasyonundaki artış, dar gelirli vatandaşların alım gücünü ciddi şekilde düşürüyor ve temel gıda maddelerine erişimi zorlaştırıyor. Özellikle emekliler, asgari ücretliler ve işsizler, geçim sıkıntısının en yoğun hissedildiği kesimler arasında yer alıyor.
Araştırmalar, sadece gelir yetersizliğini değil, aynı zamanda beslenme alışkanlıklarındaki değişimi de gözler önüne seriyor. Yüksek fiyatlar nedeniyle et, süt, yumurta gibi besin değeri yüksek gıdalara erişim azalırken, daha ucuz ve besin değeri düşük gıdaların tüketimi artıyor. Bu durum, özellikle çocukların ve gençlerin sağlıklı gelişimini olumsuz etkileyebilir.
Ekonomistler, geçim krizinin çözümü için enflasyonla mücadelede kararlı adımlar atılması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilmesi, sosyal yardımların artırılması ve istihdam olanaklarının yaratılması gibi yapısal reformların da önemine dikkat çekiliyor.
Sonuç olarak, Türkiye'deki geçim krizi derinleşirken, açlık ve yoksulluk sınırları arasındaki farkın açılması, milyonlarca insanın yaşam koşullarını olumsuz etkiliyor. Bu durumun sürdürülebilir çözümlerle ele alınması, sosyal refahın sağlanması açısından büyük önem taşıyor.