Aybüke Albere, Hürriyet Pazar'a verdiği röportajda hayat felsefesini ve kariyerindeki dönüm noktalarını anlattı. Kendini değerli görmenin ve gardını yüksek tutmanın önemine vurgu yapan Albere, bu prensiplerin hem iş hem de özel hayatında kendisine yol gösterdiğini belirtti.

Albere, röportajda başarılı bir kariyere sahip olmanın sırlarını paylaşırken, sürekli öğrenmenin ve gelişimin önemine değindi. Ayrıca, karşılaştığı zorlukların üstesinden nasıl geldiğini ve bu süreçte edindiği tecrübeleri aktardı. Kendine olan güveninin ve pozitif yaklaşımının, kariyerindeki başarısında büyük rol oynadığını vurguladı.

Röportajda, özel hayatına dair de samimi açıklamalarda bulunan Albere, ilişkilerinde dürüstlüğün ve saygının önemine dikkat çekti. Kendini sevmenin ve değerli görmenin, sağlıklı ilişkiler kurmanın temelini oluşturduğunu ifade etti. Ayrıca, hayatta karşılaşılan olumsuzluklara karşı güçlü durabilmek için içsel dengeyi korumanın gerekliliğini vurguladı.

Aybüke Albere, gençlere ve kariyerinin başındaki kadınlara ilham verici mesajlar verdi. Kendi potansiyellerine inanmalarını, hedeflerine ulaşmak için azimle çalışmalarını ve karşılaştıkları engellere rağmen pes etmemelerini öğütledi. Kendini sürekli geliştirmeleri ve öğrenmeye açık olmaları gerektiğini vurguladı.

Son olarak Albere, hayatın iniş ve çıkışlarla dolu olduğunu, önemli olanın bu süreçte kendini kaybetmemek ve değerlerinden ödün vermemek olduğunu belirtti. Her zaman gardını yüksek tutarak, zorlukların üstesinden gelinebileceğini ve başarıya ulaşılabileceğini ifade etti.

Olgun Toker, oyunculuk kariyerinde geldiği noktayı ve geleceğe dair hedeflerini anlattı. Röportajda, Toker'in sektöre girişi, karşılaştığı zorluklar ve bu zorlukların üstesinden gelme yöntemleri detaylı bir şekilde ele alınıyor.

Oyunculuğa Başlangıç ve İlk Deneyimler: Toker, oyunculuğa başlama sürecini ve ilk deneyimlerini anlatırken, bu süreçte yaşadığı zorlukları ve aldığı dersleri vurguluyor. Sektördeki rekabetin yoğunluğuna dikkat çekerken, kendini sürekli geliştirmenin önemini belirtiyor.

Değişen Sektör Dinamikleri: Toker, sektörün son yıllarda hızla değiştiğini ve bu değişime ayak uydurmanın gerekliliğini ifade ediyor. Dijital platformların yükselişi ve izleyici alışkanlıklarının değişmesi gibi faktörlerin, oyuncuların kendilerini sürekli yenilemelerini zorunlu kıldığını belirtiyor.

Kendini Yeniden Keşfetme Süreci: Toker, bu değişen dinamiklere ayak uydurabilmek için kendini yeniden keşfetmesi gerektiğini ve bu sürecin oldukça zorlu olduğunu söylüyor. Farklı rollere hazırlanırken farklı metotlar denediğini ve sürekli olarak yeni şeyler öğrenmeye çalıştığını ifade ediyor.

Yeni Projeler ve Gelecek Hedefleri: Olgun Toker, röportajda yeni projelerinden bahsediyor ve gelecekteki hedeflerini açıklıyor. Farklı türlerdeki projelerde yer alarak oyunculuk yeteneklerini geliştirmek istediğini ve uluslararası platformlarda da başarılı olmak istediğini belirtiyor.

Oyunculukta Motivasyon Kaynakları: Toker, oyunculuk yaparken en büyük motivasyon kaynağının, izleyicilerin tepkileri olduğunu söylüyor. İzleyicilerin beğenisi ve takdiri, onu daha iyi performanslar sergilemeye teşvik ettiğini ifade ediyor.

Özel Hayat ve Hobiler: Röportajda, Olgun Toker'in özel hayatına ve hobilerine de değiniliyor. Boş zamanlarında neler yaptığı, nasıl dinlendiği ve hangi aktivitelerle uğraştığı anlatılıyor. Bu sayede, Toker'in sadece bir oyuncu değil, aynı zamanda çok yönlü bir insan olduğu da vurgulanıyor.

Sonuç olarak, Olgun Toker'in röportajı, bir oyuncunun sektördeki değişimlere nasıl ayak uydurduğunu, kendini nasıl sürekli geliştirdiğini ve geleceğe dair hedeflerini nasıl belirlediğini detaylı bir şekilde anlatıyor.

Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı, 35. yılını kutluyor. Vakıf, şiddete maruz kalan kadınlarla dayanışma ilkesiyle 35 yıldır faaliyet gösteriyor. Vakfın kurucularından avukat Deniz Bayramoğlu, vakfın kuruluş amacını ve felsefesini anlatıyor.

Dayanışma ve Güçlenme: Mor Çatı, kadınlara yardım etmek yerine, kadınlarla dayanışma kurmayı ve onların güçlenmesini desteklemeyi amaçlıyor. Bu yaklaşım, vakfın temel felsefesini oluşturuyor.

Sığınma Evleri ve Destek Hattı: Vakıf, şiddete maruz kalan kadınlar için sığınma evleri işletiyor ve bir destek hattı aracılığıyla kadınlara hukuki ve psikolojik danışmanlık hizmeti sunuyor. Sığınma evleri, kadınların güvenli bir şekilde kalabileceği ve yeniden hayat kurabileceği geçici mekanlar sağlıyor.

Farkındalık Çalışmaları: Mor Çatı, şiddete karşı farkındalık yaratmak ve toplumu bilinçlendirmek için çeşitli çalışmalar yürütüyor. Bu çalışmalar arasında seminerler, konferanslar ve medya kampanyaları yer alıyor.

Gönüllülük Esası: Vakıf, gönüllülük esasıyla çalışan bir yapıya sahip. Gönüllüler, sığınma evlerinde kadınlara destek oluyor, destek hattında danışmanlık yapıyor ve farkındalık çalışmalarına katılıyor.

Mücadele ve Umut: Mor Çatı, 35 yıldır kadınların şiddete karşı mücadelesinde önemli bir rol oynuyor. Vakıf, kadınlara umut veriyor ve onların daha güçlü bir şekilde hayata tutunmalarına yardımcı oluyor.

Deniz Bayramoğlu, Mor Çatı'nın sadece bir sığınma evi değil, aynı zamanda bir dayanışma ağı olduğunu vurguluyor. Vakfın amacı, kadınların şiddetten uzak, özgür ve eşit bir yaşam sürmelerini sağlamak.

Zack Snyder'ın yapımcı ve yönetmen koltuğunda oturduğu 'Rebel Moon' serisinin ilk filmi 'Ateşin Çocuğu' Netflix'te yayınlandı. Filmin başrol oyuncusu Cezayirli Sofia Boutella ile Los Angeles'ta bir araya gelindi. Boutella, 'Çok uzak bir galakside devrim yapmayı başardık' diyor.

Filmde, Kora karakterini canlandıran Boutella, rolüne hazırlanırken yaşadığı zorlukları ve deneyimleri anlatıyor. Kora karakteri, barışçıl bir köyün zalim bir güce karşı direnişini örgütleyen gizemli bir figür olarak tanımlanıyor. Boutella, karakterin fiziksel ve duygusal derinliğine inmek için yoğun bir çalışma sürecinden geçtiğini belirtiyor.

Boutella, rol için dövüş sanatları eğitimi aldığını ve kılıç kullanmayı öğrendiğini ifade ediyor. Ayrıca, karakterin geçmişini ve motivasyonlarını anlamak için senaryoyu defalarca okuduğunu ve yönetmen Zack Snyder ile uzun sohbetler ettiğini söylüyor.

Film, uzak bir galakside geçiyor ve farklı gezegenlerden gelen karakterlerin bir araya gelerek oluşturduğu bir direniş hikayesini anlatıyor. Boutella, filmin evreninin genişliği ve karakterlerin çeşitliliğinden etkilenerek, bu projede yer almaktan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getiriyor.

‘Rebel Moon’ serisinin, bilim kurgu ve aksiyon türlerini harmanlayan epik bir yapım olduğu belirtiliyor. Filmde, görsel efektler ve dövüş sahneleri ön plana çıkıyor. Eleştirmenler, filmin Zack Snyder'ın kendine özgü yönetmenlik tarzını yansıttığını ve Sofia Boutella'nın performansının dikkat çekici olduğunu vurguluyor.

Boutella, 'Rebel Moon'un sadece bir bilim kurgu filmi olmadığını, aynı zamanda umut, dayanışma ve adalet arayışının bir hikayesi olduğunu söylüyor. Film, izleyicilere farklı dünyaların ve kültürlerin bir araya gelerek ortak bir amaç için mücadele edebileceğini gösteriyor.

Oyuncu Nilperi Şahinkaya, sosyal medya kullanımına yönelik eleştirilerini dile getirdi. Sosyal medyanın hayatımızdaki yeri ve etkileşim biçimlerine dair sorgulamalarda bulunan Şahinkaya, özellikle sürekli olarak başkalarının hayatlarına dair detayları görmekten duyduğu rahatsızlığı ifade etti. Bir arkadaşının yediği yemeğin kendisini ilgilendirmediğini belirten oyuncu, sosyal medyada geçirilen zamanın giderek arttığına dikkat çekti.

Şahinkaya, sosyal medyanın bireyler üzerindeki olumsuz etkilerine vurgu yaparak, bu platformların insanları yalnızlaştırdığını ve mutsuzluğa sürüklediğini savundu. Sosyal medyanın "mış gibi" yaşamları dayattığını ve gerçek duyguların ifade edilmesini zorlaştırdığını belirtti.

Oyunculuk kariyerine de değinen Nilperi Şahinkaya, yeni projeleri hakkında bilgi verdi. Yakın zamanda yayınlanacak olan bir dizi projesinde yer aldığını ve farklı karakterleri canlandırmaktan keyif aldığını söyledi. Şahinkaya, oyunculuğun kendisine farklı dünyaları keşfetme ve farklı insanları anlama fırsatı verdiğini ifade etti.

Sürdürülebilirlik konusuna da değinen Şahinkaya, çevre bilincinin artmasının önemine dikkat çekti. Kişisel olarak geri dönüşüm ve doğal kaynakların korunması gibi konularda hassasiyet gösterdiğini belirtti. Sürdürülebilir bir yaşam için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.

Son olarak, gençlere tavsiyelerde bulunan Nilperi Şahinkaya, hayallerinin peşinden gitmelerini ve kendilerine inanmalarını öğütledi. Başarısızlıkların birer öğrenme fırsatı olduğunu ve pes etmeden çalışmaya devam etmeleri gerektiğini söyledi.

Jeffrey Epstein'ın cinsel istismar ağının önemli isimlerinden Virginia Giuffre'nin hayatını kaybettiği açıklandı. Euronews'in haberine göre Giuffre, 26 Nisan 2025 tarihinde intihar ederek yaşamına son verdi. Giuffre, Epstein davasının en önemli tanıklarından biriydi ve Prens Andrew başta olmak üzere birçok ünlü ismi Epstein'ın suçlarına ortak olmakla suçlamıştı.

Virginia Giuffre, Epstein'ın reşit olmayan kız çocuklarını istismar ettiği dönemde mağdurlardan biri olduğunu iddia etmiş ve bu konuda birçok kez kamuoyuna açıklamalarda bulunmuştu. Ayrıca, Epstein'ın suç ortağı Ghislaine Maxwell'e karşı da dava açmıştı. Giuffre'nin iddiaları, Epstein davasının seyrini önemli ölçüde etkilemiş ve birçok kişinin soruşturulmasına yol açmıştı.

Giuffre'nin ölümü, Epstein davasıyla ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi. Bazı kesimler, Giuffre'nin intiharının ardında derinlemesine araştırılması gereken şüpheli durumlar olduğunu iddia ediyor. Ancak yetkililer, olayla ilgili soruşturmanın devam ettiğini ve şu an için herhangi bir şüpheli duruma rastlanmadığını belirtiyor.

Virginia Giuffre'nin ölümü, Epstein davasının karmaşıklığını ve mağdurların yaşadığı travmaları bir kez daha gözler önüne serdi. Davanın seyrini etkileyen önemli bir tanığın kaybı, adaletin yerini bulması açısından da soru işaretleri yaratıyor.

Avrupa emlak piyasası, yatırımcılar için çeşitli fırsatlar sunmaya devam ediyor. 2025'te hangi ülkelerin emlak yatırımı açısından daha kazançlı olabileceği sorusu, birçok yatırımcının odağında. Artan faiz oranları ve enflasyon gibi faktörler piyasayı etkilerken, bazı ülkeler sundukları potansiyel getirilerle öne çıkıyor.

Gayrimenkul yatırımında dikkat edilmesi gereken önemli faktörler arasında ülkenin ekonomik durumu, demografik yapısı, turizm potansiyeli ve yasal düzenlemeler yer alıyor. Özellikle şehir merkezlerindeki kiralık daireler ve turistik bölgelerdeki tatil evleri yatırımcılar için cazip seçenekler sunabilir.

Emlak uzmanları, 2025 yılında Portekiz, İspanya, Yunanistan ve İtalya gibi Güney Avrupa ülkelerinin emlak piyasasının cazip olabileceğini belirtiyor. Bu ülkeler, ılıman iklimleri, kültürel zenginlikleri ve uygun yaşam maliyetleri ile yabancı yatırımcıların ilgisini çekiyor. Ayrıca, Almanya, Hollanda ve İrlanda gibi Kuzey Avrupa ülkeleri de istikrarlı ekonomileri ve gelişmiş altyapıları sayesinde güvenli liman olarak görülüyor.

Emlak yatırımı yapmadan önce detaylı bir araştırma yapılması ve yerel piyasa koşullarının iyi analiz edilmesi büyük önem taşıyor. Ayrıca, bir emlak danışmanından profesyonel destek almak, doğru kararlar vermenize yardımcı olabilir.

Özetle, 2025 yılında Avrupa'da emlak yatırımı yapmak isteyenlerin, ülkelerin ekonomik göstergelerini, demografik trendlerini ve yasal düzenlemelerini dikkate alarakPortekiz, İspanya, Yunanistan, İtalya, Almanya, Hollanda ve İrlanda gibi ülkelerdeki fırsatları değerlendirmesi önemlidir.

Papa Francis'in beklenen cenaze töreni, Vatikan'da binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşti. Aziz Petrus Meydanı'nda toplanan kalabalık, Papa'ya son görevlerini yerine getirmek ve dualarını sunmak için bir araya geldi. Törene, dünyanın dört bir yanından gelen devlet adamları, dini liderler ve sıradan vatandaşlar katıldı.

Tören, sabah saatlerinde başladı ve Katolik Kilisesi'nin geleneksel ritüelleri çerçevesinde yürütüldü. Kardinaller, başpiskoposlar ve diğer din adamları, Papa'nın naaşı başında dualar okudu ve ilahiler söyledi. Tören boyunca, Papa Francis'in hayatından kesitler sunan video gösterimleri yapıldı ve onun öğretileri ve mirası vurgulandı.

Papa Francis'in cenaze törenine katılımın yüksek olması, onun dünya genelindeki popülaritesinin ve etkisinin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Birçok kişi, Papa'nın yoksullara ve mazlumlara yönelik çalışmaları, dinler arası diyaloğu teşvik etmesi ve Katolik Kilisesi'ni modern dünyaya uyum sağlama çabalarını takdirle karşılıyor.

Törenin sonunda, Papa Francis'in naaşı, Aziz Petrus Bazilikası'ndaki papalık mezarlığına defnedildi. Defin töreni, basına kapalı olarak gerçekleştirildi.

Cenaze töreni boyunca, Vatikan'da geniş güvenlik önlemleri alındı. Polis ve askeri personel, meydanda ve çevresinde devriye gezerek güvenliği sağladı.

Tören, dünya genelinde birçok televizyon kanalı ve internet sitesi aracılığıyla canlı olarak yayınlandı. Milyonlarca insan, Papa Francis'e son veda etmek için ekranları başında dualar etti.

Papa Francis'in ölümü, Katolik Kilisesi ve dünya genelinde büyük bir üzüntüye yol açtı. Onun mirası, uzun yıllar boyunca yaşamaya devam edecek.

Andy Warhol'un bir sanat eserinin, Hollanda'nın Sittard-Geleen kentindeki belediye binasının yenilenmesi sırasında yanlışlıkla çöpe atıldığı düşünülüyor. Eserin akıbeti belirsizliğini koruyor.

Warhol'un 1980'lerde yaptığı ve 1990'larda belediye binasına yerleştirilen eseri, binanın tadilatı sırasında ortadan kayboldu. Olay, geçtiğimiz günlerde yerel basında geniş yer buldu.

Belediye sözcüsü, eserin akıbeti hakkında net bir bilgiye sahip olmadıklarını, ancak bunun 'üzücü bir durum' olduğunu belirtti. Sözcü, ''Eserin yanlışlıkla çöpe atılmış olabileceğini düşünüyoruz, ancak kesin olarak bilmiyoruz'' dedi.

Eserin değerinin ne kadar olduğu bilinmiyor, ancak Warhol'un eserleri genellikle yüksek fiyatlara alıcı buluyor. Warhol, pop art akımının en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul ediliyor.

Belediye, olayla ilgili soruşturma başlattı. Eserin bulunması için çalışmalar devam ediyor. Hollanda medyası, olayı 'kültürel bir skandal' olarak nitelendirdi.

Sittard-Geleen Belediyesi, konuyla ilgili detaylı bir açıklama yapmaktan kaçınıyor. Yetkililer, soruşturmanın selameti açısından daha fazla bilgi verilemeyeceğini belirtiyor.