Türkiye'deki kripto para yatırımcılarını yakından ilgilendiren bir gelişme yaşandı. Kripto para borsalarında kimlik doğrulama zorunluluğu getirildi.

25 Nisan 2024 tarihine kadar kimlik doğrulama işlemlerini tamamlamayan kullanıcılar, bu tarihten sonra alım satım işlemleri gerçekleştiremeyecekler.

Bu uygulama, kara para aklama ve terör finansmanının önlenmesi amacıyla hayata geçiriliyor. Yetkililer, kimlik doğrulama sayesinde yasa dışı faaliyetlerin önüne geçmeyi hedefliyor.

Kullanıcıların, borsaların internet siteleri veya mobil uygulamaları üzerinden kimlik doğrulama işlemlerini tamamlamaları gerekiyor. Kimlik doğrulama için genellikle kimlik kartı, pasaport veya ehliyet gibi belgelerin yanı sıra, ikametgah belgesi veya fatura gibi adres teyit edici belgeler isteniyor.

Uzmanlar, kimlik doğrulama işleminin yatırımcıların güvenliğini artıracağını belirtiyor. Ayrıca, bu uygulamanın kripto para piyasasının daha şeffaf ve düzenli bir hale gelmesine katkı sağlayacağı öngörülüyor.

Kimlik doğrulama yapmayan kullanıcıların hesaplarına bloke konulabileceği ve bu hesaplardaki kripto paraların çekilemeyebileceği de belirtiliyor. Bu nedenle, kripto para borsalarını kullanan tüm yatırımcıların belirtilen tarihe kadar kimlik doğrulama işlemlerini tamamlamaları önem taşıyor.

Bu düzenleme ile Türkiye, kripto para piyasasını düzenleme ve denetleme konusunda önemli bir adım atmış oluyor. Benzer uygulamaların diğer ülkelerde de yaygınlaşması bekleniyor.

Mihenk taşı, tarih boyunca değerli metallerin, özellikle altın ve gümüşün saflığını belirlemede kullanılan önemli bir araç olmuştur. Siyah veya koyu renkli, sert bir taştır ve genellikle bazalt veya lidyalı taşı gibi malzemelerden yapılır.

Mihenk Taşının Kullanım Alanları:

• Değerli Metal Testi: Mihenk taşının en bilinen kullanım amacı, altın ve gümüş gibi metallerin saflığını test etmektir. Metal, taşa sürülerek bir iz bırakılır. Bu izin rengi ve parlaklığı, metalin içerdiği altın veya gümüş miktarını gösterir. Uzmanlar, bu izleri önceden hazırlanmış standart örneklerle karşılaştırarak metalin ayarını belirleyebilirler.
• Doğruluk ve Değer Ölçütü: Mihenk taşı, mecazi anlamda bir şeyin doğruluğunu, kalitesini veya değerini ölçmek için kullanılan bir standart veya ölçüt anlamına da gelir. Örneğin, bir fikir veya bir ürünün başarısı, 'mihenk taşı' olarak kabul edilen belirli kriterlere göre değerlendirilebilir.
• Tarihi ve Kültürel Önemi: Mihenk taşı, sadece pratik bir araç olmakla kalmamış, aynı zamanda tarih boyunca ticaretin ve ekonominin gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Güvenilir bir şekilde değerli metallerin saflığını belirleme yeteneği, ticaretin kolaylaşmasına ve ekonomik istikrara katkıda bulunmuştur.

Mihenk Taşının Özellikleri:

• Sert ve dayanıklı olmalıdır.
• Pürüzsüz bir yüzeye sahip olmalıdır.
• Koyu renkli (genellikle siyah) olmalıdır. Bu, metalin bıraktığı izin daha kolay görülmesini sağlar.

Mihenk taşı, günümüzde daha modern ve hassas test yöntemleri bulunmasına rağmen, özellikle kuyumculuk sektöründe hala kullanılmaktadır. Ayrıca, tarihin ve ticaretin önemli bir parçası olarak kültürel değerini korumaktadır.

İstanbul'da yaşanan depremin ardından vatandaşlar panik içinde sokaklara çıktı. Depremin etkisiyle oluşan stres ve gerginlik, bazı bölgelerde tartışmalara ve kavgalara neden oldu. Özellikle kalabalık alanlarda, insanların birbirlerine tahammül sınırlarının azalmasıyla başlayan sözlü atışmalar, kısa sürede fiziksel müdahalelere dönüştü.

Olayların yaşandığı bölgelerden gelen bilgilere göre, deprem anında yaşanan panik ve sonrasında oluşan trafik yoğunluğu, insanların gerginliğini artırdı. Araçlarıyla yolda kalan sürücüler arasında tartışmalar yaşanırken, bazı vatandaşlar da marketlerde ve benzin istasyonlarında sıra bekleme konusunda anlaşmazlığa düştü. Bu türden küçük olaylar, zaman zaman büyüyerek kavgalara dönüştü.

Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, vatandaşların birbirleriyle tartıştığı, bağırdığı ve hatta fiziksel olarak kavga ettiği anlar görülebiliyor. Olayların büyümemesi için güvenlik güçleri bazı bölgelerde önlem alırken, vatandaşlar da birbirlerine sağduyulu davranmaları konusunda uyarılarda bulundu.

Yetkililer, deprem sonrası yaşanan bu tür olayların, doğal afetin yarattığı psikolojik etkilerden kaynaklandığını belirtiyor. Vatandaşların sakin kalmaları, birbirlerine destek olmaları ve yetkililerin uyarılarını dikkate almaları gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca, deprem sonrası psikolojik destek hizmetlerinin de devreye sokulduğu ve isteyen vatandaşların bu hizmetlerden yararlanabileceği ifade edildi.

İstanbul'da yaşanan bu üzücü olaylar, depremin sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal etkilerinin de ne kadar derin olabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi.

Jeoloji Profesörü Celal Şengör, katıldığı bir televizyon programında eşi Anna Şengör ile olan ilişkisine dair yaptığı açıklamalarla gündeme geldi. Şengör, eşiyle olan evliliğini 'cenneti yaşıyorum' sözleriyle tanımlamıştı. Çiftin 40 yıllık birlikteliği ve Anna Şengör'ün son hali, sosyal medyada büyük ilgi gördü.

Celal Şengör, çeşitli platformlarda yaptığı açıklamalar ve yorumlarla sık sık adından söz ettiriyor. Bu kez ise eşi Anna Şengör ile olan uzun soluklu ilişkisiyle dikkatleri üzerine çekti. Kamuoyunun pek tanımadığı Anna Şengör'ün, Celal Şengör'ün hayatındaki önemi ve çiftin arasındaki bağ, sosyal medyada yapılan yorumlarla daha da belirginleşti.

Anna Şengör'ün son halini görenler, sosyal medyada şaşkınlıklarını dile getirdi. Çiftin uzun yıllara dayanan birlikteliği, birçok kişi tarafından takdirle karşılandı. Celal Şengör'ün eşine olan sevgisi ve saygısı, evliliklerinin uzun ve mutlu olmasının temel nedenlerinden biri olarak gösteriliyor.

Celal Şengör'ün "cenneti tadıyorum" ifadesi, eşiyle olan ilişkisinin derinliğini ve mutluluğunu vurgularken, Anna Şengör'ün kamuoyundan uzak yaşamayı tercih etmesi de dikkat çekiyor. Sosyal medyada yapılan yorumlarda, çiftin birbirine olan bağlılığı ve Celal Şengör'ün eşine duyduğu sevgi sıkça dile getiriliyor.

Çiftin 40 yıllık aşkı, günümüzde nadir rastlanan uzun soluklu ilişkilerden biri olarak değerlendirilirken, Celal Şengör'ün eşiyle ilgili yaptığı açıklamalar ve Anna Şengör'ün son hali, magazin gündeminde geniş yer buldu.

Ankara'da öğleden sonra başlayan gök gürültülü sağanak, şehir genelinde etkili oluyor. Özellikle Yenimahalle, Çankaya ve Etimesgut gibi merkezi ilçelerde yoğunlaşan yağış, vatandaşlara zor anlar yaşatıyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü, bölgede yaşayan vatandaşları ani sel, su baskını, yıldırım ve dolu riskine karşı dikkatli olmaları konusunda uyardı.

Yağışın başlamasıyla birlikte trafikte aksamalar meydana geldi. Bazı ana arterlerde su birikintileri oluşurken, sürücüler ilerlemekte güçlük çekti. Toplu taşıma araçları da yağıştan etkilendi ve seferlerde gecikmeler yaşandı.

Gök gürültülü sağanak, park ve bahçelerde de olumsuz etkiler yarattı. Ağaç dalları kırılırken, bazı bölgelerde su baskınları meydana geldi. Ankara Büyükşehir Belediyesi ekipleri, yağışın etkilerini azaltmak için çalışmalarını sürdürüyor.

Meteoroloji yetkilileri, yağışların aralıklarla devam edeceğini ve vatandaşların tedbirli olmaları gerektiğini belirtti.

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Japonya Expo'da CNN Türk'e verdiği özel röportajda, Türkiye ile Japonya arasındaki ticari ilişkilere dair önemli açıklamalarda bulundu. Bolat, iki ülke arasındaki mevcut iş birliğinin daha da geliştirilmesi için potansiyel alanlara vurgu yaparak, Japon yatırımcıları Türkiye'ye davet etti.

Bakan Bolat, Japonya'nın teknoloji ve inovasyon alanındaki gücüne dikkat çekerek, Türkiye'nin de üretim ve lojistik avantajlarıyla bu iş birliğinden karşılıklı fayda sağlayabileceğini belirtti. Özellikle yenilenebilir enerji, otomotiv, ve altyapı projeleri gibi sektörlerde ortak çalışmaların artırılabileceğini ifade etti.

Konuşmasında, Türkiye'nin yatırım ortamının iyileştirilmesi için yapılan reformlara değinen Bolat, bürokrasinin azaltılması ve yatırım süreçlerinin hızlandırılması konularında önemli adımlar atıldığını söyledi. Ayrıca, Türk hükümetinin yabancı yatırımcılara yönelik sağladığı teşvikler ve kolaylıklar hakkında bilgi verdi.

Bakan Bolat, Japonya Expo'sunun iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da güçlenmesine katkı sağlayacağını umduğunu dile getirerek, Türkiye'nin bu tür uluslararası etkinliklerde aktif rol almaya devam edeceğini vurguladı. Röportajda ayrıca, küresel ekonomik gelişmeler ve Türkiye'nin bu konudaki stratejileri de ele alındı.

Bolat, Türkiye ve Japonya arasındaki kültürel bağların da ticari ilişkilere olumlu yansıdığını belirterek, iki ülke halkının birbirine olan ilgisinin ve saygısının iş birliğini kolaylaştırdığını ifade etti.

Marmara Bölgesi'nde olası bir deprem riskine karşı konutların deprem sigortasıyla güvence altına alınmasının önemi vurgulanıyor. Türkiye genelinde deprem sigortası yaptırma oranı %57,5 iken, Marmara Bölgesi'nde bu oran daha düşük seyrediyor. Bölgede bulunan yaklaşık 7,4 milyon konuttan yalnızca 2,7 milyonu deprem sigortasına sahip.

DASK verilerine göre, İstanbul'da bulunan 4 milyon 390 bin konuttan sadece 1 milyon 580 bini sigortalı durumda. Bu da İstanbul'daki konutların yaklaşık %36'sının deprem sigortası kapsamında olduğunu gösteriyor. Tekirdağ'da ise 650 bin konuttan 277 bini, Kocaeli'nde 770 bin konuttan 390 bini, Sakarya'da 405 bin konuttan 227 bini, Yalova'da 135 bin konuttan 65 bini ve Çanakkale'de 350 bin konuttan 135 bini DASK poliçesine sahip.

Bursa'da ise durum biraz daha iyi. 1 milyon 450 bin konuttan 620 bini deprem sigortasıyla güvence altında. Bölgedeki düşük sigortalılık oranları, deprem riskine karşı alınması gereken önlemlerin yetersizliğini ortaya koyuyor. Uzmanlar, deprem sigortasının, olası bir felaketin ardından maddi kayıpların telafi edilmesinde kritik bir rol oynadığını belirtiyor ve sigorta oranlarının artırılması gerektiğini vurguluyor.

DASK, deprem sonrası hasarların karşılanmasında önemli bir güvence sağlarken, sigortalı konut sayısının artırılması, bölge halkının deprem bilincinin yükseltilmesi ve sigorta yaptırmanın teşvik edilmesi büyük önem taşıyor.

Adli tatil, her yıl olduğu gibi 2025 yılında da hukuk camiası için önemli bir gündem maddesi. Özellikle hukuk fakültesi öğrencileri, avukatlar ve adliye çalışanları, adli tatilin ne zaman başlayacağını ve ne kadar süreceğini merak ediyor. Adli tatil, yargılamaya ara verilen ve bazı adli işlemlerin ertelendiği bir dönemdir.

Adli Tatil Ne Zaman Başlıyor?

Türkiye'de adli tatil, her yıl 20 Temmuz'da başlar ve 31 Ağustos'ta sona erer. Bu tarihler arasında mahkemeler genellikle duruşma yapmazlar. Ancak, bazı önemli ve ivedi işler bu dönemde de görülmeye devam eder. Örneğin, tutuklu işler, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz gibi acil durumlar adli tatil süresince de devam eder.

2025 Adli Tatil Tarihleri

• Başlangıç Tarihi: 20 Temmuz 2025
• Bitiş Tarihi: 31 Ağustos 2025

Adli tatil süresince tüm mahkemeler faaliyetlerine ara vermez. Nöbetçi mahkemeler aracılığıyla belirli başlı davalar görülmeye devam eder. Bu davalar genellikle, gecikmesi halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğabileceği durumları kapsar.

Adli tatil, avukatlar ve diğer adliye çalışanları için bir dinlenme ve yenilenme fırsatı sunarken, yargı sisteminin de daha verimli çalışmasına olanak tanır. Bu dönemde, biriken dosyaların incelenmesi ve sonraki dönem için hazırlık yapılması mümkün olur.

İstanbul'da etkili olan olumsuz hava koşulları ve art arda yaşanan depremler nedeniyle, birçok vatandaş geceyi araçlarında ve çadırlarda geçirmek zorunda kaldı. Özellikle yüksek katlı binalarda yaşayanlar, tedbir amaçlı evlerine girmeyerek parklarda, bahçelerde ve güvenli alanlarda toplandı.

CNN Türk'ün haberine göre, İstanbul'un çeşitli semtlerinde benzer görüntüler yaşandı. Vatandaşlar, araçlarını parklara ve boş alanlara çekerek geceyi burada geçirdi. Bazı vatandaşlar ise yanlarında getirdikleri battaniye ve yastıklarla araçlarında uyumaya çalıştı. Çocuklu aileler ise durumdan en çok etkilenenler oldu.

Belediyeler ve sivil toplum kuruluşları, vatandaşlara sıcak içecek ve yiyecek ikramında bulundu. Ayrıca, güvenli alanlarda çadırlar kuruldu ve isteyen vatandaşlar bu çadırlarda konakladı. Yetkililer, vatandaşları sakin olmaya ve panik yapmamaya çağırırken, gerekli tüm önlemlerin alındığını belirtti.

Gece boyunca artçı sarsıntıların devam etmesi, vatandaşların tedirginliğini daha da artırdı. Meteoroloji yetkilileri, olumsuz hava koşullarının bir süre daha devam edeceğini duyurdu. Bu nedenle, yetkililer vatandaşları dikkatli olmaya ve gerekli önlemleri almaya çağırdı.

Vatandaşlar, yaşadıkları tedirginliği dile getirerek, yetkililerden daha fazla bilgilendirme ve destek beklediklerini ifade etti.

İstanbul'da yaşanan bu durum, deprem gerçeğinin bir kez daha acı bir şekilde hatırlanmasına neden oldu. Uzmanlar, deprem riskine karşı binaların sağlamlığının kontrol edilmesi ve gerekli güçlendirme çalışmalarının yapılması gerektiğini vurguladı.