İstanbul'da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından, bir vatandaşın canlı yayın sırasında sergilediği olay büyük yankı uyandırdı. Deprem sonrası hasar tespit çalışmaları sırasında bir binadan aldığı beton parçasını eliyle kolayca ufalayan vatandaş, bu duruma kendisi de inanamadı. O anlar kameralara yansıdı.

Olay, depremin hemen ardından bir haber kanalının canlı yayınında yaşandı. Muhabir, depremin etkilerini ve vatandaşların durumunu aktarırken, bir vatandaş elindeki beton parçasıyla yayına dahil oldu. Betonun kalitesizliğine dikkat çekmek isteyen vatandaş, parçayı eliyle ufalayarak dağıttı. Görüntüler, sosyal medyada hızla yayıldı ve büyük tepki topladı.

Vatandaş, betonun bu kadar kolay parçalanmasının şaşkınlığını dile getirerek, daha önce hiç böyle bir beton görmediğini ifade etti. Bu durum, İstanbul'daki binaların depreme dayanıklılığı konusundaki endişeleri daha da artırdı. Uzmanlar, kullanılan malzemenin kalitesinin deprem güvenliği açısından hayati önem taşıdığını vurguluyor.

Olayın ardından, ilgili kurumların konuyla ilgili inceleme başlatması bekleniyor. Betonun kalitesizliği iddiası, diğer binalar için de bir risk oluşturabileceği için, yetkililerin gerekli önlemleri alması gerektiği belirtiliyor.

Deprem sonrası yapılan değerlendirmelerde, binaların yapımında kullanılan malzemelerin denetlenmesinin ve standartlara uygunluğunun sağlanmasının önemi bir kez daha ortaya çıktı. Yaşanan bu olay, Türkiye'deki yapı denetimi sisteminin ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serdi.

Tekirdağ Süleymanpaşa Belediye Başkanı Volkan Nallar, 31 Mart seçimlerinin ardından göreve gelmesinin ardından, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı adayı Murat Kurum'u makamında ağırladı. Ziyaret sırasında Nallar, Kurum'a Süleymanpaşa'nın sahilindeki kötü durumu aktardı ve bu durumun düzeltilmesi için destek istedi.

Nallar, Murat Kurum'a hitaben, "Şehrimizin kıyı şeridinde gördüğünüz gibi kötü bir durum var. Biz bu konuda yatırımcı da bulamıyoruz. İnşallah sizin sayenizde daha güzel olacak" ifadelerini kullandı. Bu sözler, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı ve tartışmalara yol açtı.

Volkan Nallar'ın bu açıklaması, bazı kesimler tarafından eleştirilirken, bazıları tarafından da desteklendi. Eleştiriler, Nallar'ın kendi partisinden olmayan bir siyasetçiden medet umması ve belediye sorunlarını çözmek yerine başkasına havale etmesi üzerine yoğunlaştı. Destekleyenler ise, Nallar'ın ilçenin menfaatleri doğrultusunda hareket ettiğini ve çözüm için her türlü yolu denemesinin doğal olduğunu savundu.

Ziyaretin ardından herhangi bir somut adım atılıp atılmadığı veya Murat Kurum'un bu konuya nasıl bir yanıt verdiği ise henüz bilinmiyor. Süleymanpaşa'nın sahil şeridindeki sorunların çözümü için belediye ve bakanlık arasında bir işbirliği olup olmayacağı merakla bekleniyor.

63 yıldır aynı mesleği icra eden 75 yaşındaki Necati Göçer, mesleğine çırak bulamamaktan dert yanıyor. Kayseri'de yaşayan Göçer, bakırcılık mesleğini sürdürüyor ve bu zanaatın kaybolmaması için mücadele ediyor.

Necati Göçer'in açıklamalarına göre:

• 12 yaşında başladığı bakırcılık mesleğini 63 yıldır sürdürüyor.
• Günümüzde bakırcılık mesleğine ilgi azaldığı için çırak bulmakta zorlanıyor.
• Mesleğin altın değerinde olduğunu, ancak gençlerin bu alana yönelmediğini belirtiyor.
• Bakırcılığın zor ve meşakkatli bir iş olduğunu, ancak sabırla öğrenildiğinde kazançlı bir meslek olduğunu vurguluyor.
• Eskiden Kayseri'de çok sayıda bakırcı dükkanı varken, şimdi sadece birkaç tane kaldığını ifade ediyor.
• Mesleğin kaybolmaması için yetkililerden destek bekliyor.

Göçer, bakır işlemeciliğinin inceliklerini anlatırken, el emeği göz nuruyla ürettiği ürünlerin değerinin bilinmesini istiyor. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte bakır eşyalara olan talebin azaldığını, ancak bakırın hala sağlıklı ve dayanıklı bir malzeme olduğunu savunuyor. Necati Göçer, mesleğini severek yaptığını ve son nefesine kadar devam ettirmek istediğini dile getiriyor.

Bakırcılık mesleğinin zorluklarına rağmen, Necati Göçer gibi ustaların bu zanaatı yaşatma çabası takdire şayan. Ancak, gençlerin ilgisini çekmek ve mesleğin sürdürülebilirliğini sağlamak için daha fazla çaba gösterilmesi gerekiyor.

Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nde bulunan cep kafelerin kadın ve erkek olarak ikiye ayrılması uygulaması, sosyal medyada ve kamuoyunda tartışmalara yol açtı. Uygulamaya yönelik eleştiriler, kütüphanenin amacına aykırı olduğu ve ayrımcılık içerdiği yönünde yoğunlaşıyor.

Millet Kütüphanesi'ndeki bu düzenleme, bazı kesimler tarafından desteklenirken, birçok kişi tarafından ise kabul edilemez bulundu. Eleştirenler, kütüphanelerin tüm bireylerin eşit şekilde yararlanabileceği, özgür ve kapsayıcı mekanlar olması gerektiğini vurguluyor.

Sosyal medyada yapılan yorumlarda, uygulamanın 'harem selamlık' anlayışını yansıttığı ve modern bir kütüphanede yeri olmadığı belirtiliyor. Kullanıcılar, bu tür uygulamaların toplumsal ayrışmayı derinleştirebileceği ve kadın-erkek eşitliğine zarar verebileceği endişelerini dile getiriyor.

Konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmazken, uygulamanın kütüphane yönetimi tarafından mı yoksa cep kafe işletmecileri tarafından mı başlatıldığı netlik kazanmış değil. Ancak, tartışmaların büyümesi üzerine yetkililerin konuyla ilgili bir açıklama yapması bekleniyor.

Millet Kütüphanesi'ndeki bu uygulama, kütüphanelerin toplumdaki rolü ve kapsayıcılığı konusunda önemli bir tartışma zemini oluşturdu. Uygulamanın geleceği ve benzer uygulamaların diğer kamu kurumlarında da görülüp görülmeyeceği merak konusu.

İSKİ Genel Müdürü Şafak Başa'nın İBB Teftiş Kurulu'na verdiği ifade ortaya çıktı. Başa, ifadesinde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun kendisine hiçbir zaman kanunsuz bir emir vermediğini açıkça belirtti. Bu ifade, İSKİ'deki soruşturmalar ve iddialar üzerine önem taşıyor.

Şafak Başa ifadesinde, görev süresi boyunca Ekrem İmamoğlu'nun yasalara aykırı herhangi bir talimatına rastlamadığını vurguladı. İSKİ'nin faaliyetleri ve projeleriyle ilgili süreçlerde her zaman hukuka uygun hareket edildiğini savundu.

İfadenin detaylarında, İSKİ'nin bütçe kullanımı, ihale süreçleri ve diğer mali konulara değinildiği belirtiliyor. Başa, tüm bu süreçlerin şeffaf ve denetlenebilir bir şekilde yürütüldüğünü ifade etti.

Ekrem İmamoğlu'nun konuyla ilgili herhangi bir açıklaması henüz bulunmazken, Şafak Başa'nın bu ifadesi, İBB'deki soruşturmaların seyrini etkileyebilecek nitelikte. İSKİ'deki incelemelerin devam ettiği ve teftiş kurulunun raporunun kamuoyuyla paylaşılması bekleniyor.

İSKİ Genel Müdürü Şafak Başa'nın ifadesindeki önemli noktalar:

• Ekrem İmamoğlu'nun hiçbir zaman kanunsuz emir vermediği
• İSKİ'deki tüm süreçlerin hukuka uygun yürütüldüğü
• Bütçe kullanımı ve ihale süreçlerinin şeffaf olduğu

2023-2024 eğitim öğretim yılının sona ermesiyle birlikte okulların ne zaman kapanacağı ve karnelerin ne zaman verileceği milyonlarca öğrenci ve velinin gündeminde. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yayımlanan takvime göre, okullar 14 Haziran 2024 Cuma günü kapanacak ve öğrenciler karnelerini alarak yaz tatiline başlayacak.

MEB'in belirlediği takvime göre, 2024-2025 eğitim öğretim yılı ise 9 Eylül 2024 Pazartesi günü başlayacak. Bu durumda öğrenciler, yaklaşık 3 aylık bir yaz tatili yapacaklar.

Özetle önemli tarihler:

• Okulların kapanışı: 14 Haziran 2024 Cuma
• Karnelerin verilmesi: 14 Haziran 2024 Cuma
• 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılının Başlangıcı: 9 Eylül 2024 Pazartesi

Öğrenciler ve veliler, yaz tatili planlarını bu tarihlere göre yapabilirler. Ayrıca, yaz tatili boyunca çeşitli etkinlikler ve kurslar düzenlenmektedir. Öğrencilerin bu etkinliklere katılarak hem eğlenmeleri hem de öğrenmeleri mümkündür.

Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencilerin verimli bir yaz tatili geçirmeleri için çeşitli önerilerde bulunmaktadır. Bu öneriler arasında kitap okuma, spor yapma, kültürel etkinliklere katılma ve yeni hobiler edinme gibi aktiviteler yer almaktadır.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) eski milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in sağlık durumuyla ilgili gelişmeler yakından takip ediliyor. Önder'in hastaneye kaldırıldığı ve tedavi altına alındığı bilgisi kamuoyuna yansıdı.

Sırrı Süreyya Önder'in sağlık durumu hakkında henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak çeşitli kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Önder'in tedavisinin sürdüğü belirtiliyor. Yoğun bakımda olup olmadığına dair net bir bilgi bulunmamakla birlikte, sağlık durumunun ciddiyeti konusundaki spekülasyonlar devam ediyor.

Sırrı Süreyya Önder, Türkiye siyasi tarihinde önemli bir figür olarak biliniyor. Özellikle Kürt sorununun çözümüne yönelik çalışmalarıyla tanınan Önder, uzun yıllar boyunca Meclis'te milletvekili olarak görev yaptı. HDP'nin kuruluşunda da önemli rol oynayan Önder, siyasi kariyeri boyunca çeşitli tartışmaların odağında yer aldı.

Önder'in sağlık durumuna ilişkin gelişmelerin yakından takip edildiği ve kamuoyunun bilgilendirilmesi için resmi açıklamaların beklenildiği belirtiliyor.

Güncelleme: Sırrı Süreyya Önder'in sağlık durumuyla ilgili yeni bir açıklama yapılması bekleniyor.

Erzurum'da bulunan Aziziye Camii, sıra dışı mimarisiyle dikkat çekiyor. Caminin en belirgin özelliği, pencerelerinin kapısından daha büyük olması. Bu özelliğiyle hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Caminin yapımında kullanılan taş işlemeciliği ve diğer mimari detaylar da ziyaretçilerin beğenisini topluyor.

Aziziye Camii, Erzurum şehir merkezinde yer alıyor ve kolay ulaşılabilir konumda bulunuyor. Cami, özellikle fotoğraf tutkunları için eşsiz bir mekan sunuyor. Pencerelerin büyüklüğü ve caminin genel estetiği, farklı açılardan çekilen fotoğraflarla ölümsüzleştiriliyor.

Caminin tarihi hakkında kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, Osmanlı döneminde inşa edildiği tahmin ediliyor. Aziziye Camii, sadece mimari özellikleriyle değil, aynı zamanda manevi atmosferiyle de ziyaretçilerini etkiliyor. Caminin içinde huzur bulmak ve tarihi dokuyu hissetmek mümkün.

Erzurum'a gelen turistlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken yerlerden biri olan Aziziye Camii, şehrin kültürel mirasının önemli bir parçasını oluşturuyor. Cami, hem mimari yapısıyla hem de tarihi ve manevi değeriyle ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim yaşatıyor.

Caminin Özellikleri:

• Pencerelerinin kapısından büyük olması
• Taş işlemeciliği
• Osmanlı dönemi mimarisi

1 Mayıs'ın yaklaşmasıyla birlikte, okulların tatil olup olmayacağı ve derslerin işlenip işlenmeyeceği soruları gündeme geldi. Milyonlarca öğrenci ve veli, 1 Mayıs'ın resmi tatil olup olmadığını ve bu durumun eğitim-öğretim faaliyetlerini nasıl etkileyeceğini merak ediyor.

1 Mayıs, 2009 yılından itibaren 'Emek ve Dayanışma Günü' olarak resmi tatil ilan edilmiştir. Bu nedenle, 1 Mayıs Perşembe günü kamu kurumları, bankalar, PTT ve okullar kapalı olacaktır. Dolayısıyla, 1 Mayıs Perşembe günü okullarda ders yapılmayacak ve öğrenciler için tatil olacaktır.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yayınlanan 2023-2024 eğitim öğretim takvimine göre, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü resmi tatil olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda, tüm resmi ve özel okullarda eğitim öğretime ara verilecektir. Öğrenciler, öğretmenler ve diğer okul personeli bu tarihte izinli sayılacaktır.

Özetle:

• 1 Mayıs Perşembe günü resmi tatildir.
• Okullar 1 Mayıs Perşembe günü tatildir ve ders yapılmayacaktır.
• Tüm öğrenciler, öğretmenler ve okul personeli izinli sayılacaktır.