HSBC, 2024 yılının ilk çeyreğinde vergi öncesi kârının %1.8 düşerek 12.7 milyar dolara gerilemesinin ardından hissedarlarına yönelik önemli bir adım atıyor. Banka, hisse geri alım programı başlatarak piyasaya destek olmayı hedefliyor.

Düşüşün temel nedenleri arasında Hong Kong'daki ticari gayrimenkul sektöründeki 480 milyon dolarlık zarar ve Arjantin pesosunun devalüasyonuyla ilgili 200 milyon dolarlık olumsuz etki yer alıyor. Ancak, net faiz gelirindeki artış ve risk ağırlıklı varlıklardaki düşüş bu olumsuzlukları kısmen dengeledi. Bankanın gelirleri %2.7 artışla 20.8 milyar dolara yükseldi.

HSBC CEO'su Noel Quinn, sonuçların genel olarak güçlü olduğunu ve hissedarlara getirileri artırma taahhüdünü vurguladı. Bu kapsamda, 3 milyar dolara kadar hisse geri alımı yapılması planlanıyor. Ayrıca, hisse başına 0.10 dolar temettü dağıtılması da öngörülüyor.

Banka, maliyetleri kontrol altında tutma konusunda da başarılı olduğunu belirtiyor. Maliyetler, enflasyonist baskılara rağmen sadece %0.7 arttı. HSBC, önümüzdeki dönemde de maliyet disiplinine odaklanmaya devam edeceğini açıkladı.

HSBC'nin sermaye rasyoları da güçlü seyrini sürdürüyor. CET1 oranı %16.1 seviyesinde bulunuyor. Bu, bankanın gelecekteki büyüme ve hissedar getirileri için yeterli sermayeye sahip olduğunu gösteriyor.

Özetle, HSBC ilk çeyrekte kârında düşüş yaşasa da, güçlü sermaye yapısı ve hissedar odaklı yaklaşımı sayesinde piyasaya güven vermeye devam ediyor. Hisse geri alım programı ve temettü dağıtımı, bankanın hissedarlarına olan bağlılığının önemli bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

ABD'nin, Almanya'nın Ukrayna'ya Taurus seyir füzeleri gönderme planlarını engellediği yönünde haberler çıkmıştır. Alman hükümeti, Ukrayna'ya olası bir Taurus füzesi tedariki konusunda tereddütlü davranırken, bu tereddütün ardında ABD'nin vetosunun olduğu iddiaları bulunmaktadır.

Taurus füzeleri, Ukrayna'nın Rus işgaline karşı savunmasında önemli bir rol oynayabilecek yüksek hassasiyetli ve uzun menzilli silahlardır. Ancak, bu füzelerin potansiyel olarak Rusya topraklarını vurabilme kapasitesi, gerilimi tırmandırabileceği endişesini beraberinde getirmektedir.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, bu konuda dikkatli bir yaklaşım sergilemekte ve NATO müttefikleriyle koordinasyon içinde hareket etme gerekliliğini vurgulamaktadır. Scholz, Taurus füzelerinin menzili ve hassasiyeti nedeniyle, yanlış kullanımının ciddi sonuçlara yol açabileceği konusunda uyarıda bulunmuştur.

ABD'nin olası vetosunun nedenleri arasında, Taurus füzelerinin teknolojisinin hassasiyeti ve bu füzelerin Ukrayna tarafından Rusya içindeki hedeflere karşı kullanılması durumunda yaşanabilecek olası bir tırmanma senaryosu bulunmaktadır. Washington, Ukrayna'ya askeri yardım sağlama konusunda kararlı olmakla birlikte, çatışmanın daha geniş bir alana yayılmasını önleme konusunda da dikkatli davranmaktadır.

Bu durum, Almanya ile ABD arasında Ukrayna'ya askeri destek konusunda farklı yaklaşımların olduğunu göstermektedir. Almanya, daha temkinli bir yaklaşım benimserken, ABD daha aktif bir rol oynamaya istekli görünmektedir. Ancak her iki ülke de, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü koruma ve Rusya'nın saldırganlığına karşı koyma konusunda hemfikirdir.

Sonuç olarak, Almanya'nın Ukrayna'ya Taurus füzeleri gönderme planları, ABD'nin olası vetosu nedeniyle belirsizliğini korumaktadır. Bu durum, Ukrayna'ya askeri yardım sağlama konusundaki uluslararası işbirliğinin karmaşıklığını ve potansiyel risklerini gözler önüne sermektedir.

Kanada'da yapılan genel seçimlerde Liberal Parti, eski Kanada Merkez Bankası Başkanı Mark Carney liderliğinde önemli bir zafer elde ederek üst üste dördüncü kez iktidara geldi. Seçim sonuçlarına göre, Liberal Parti parlamentoda çoğunluğu sağlayarak istikrarlı bir hükümet kurma fırsatı yakaladı.

Seçim kampanyası boyunca ekonomi ve iklim değişikliği gibi önemli konulara odaklanan Carney, seçmenlere yönelik kapsamlı bir plan sundu. Liberal Parti'nin seçim vaatleri arasında, yenilenebilir enerji yatırımlarının artırılması, karbon emisyonlarının azaltılması ve ekonomik büyümenin desteklenmesi yer aldı.

Muhafazakar Parti lideri Pierre Poilievre ise seçim sonuçlarını değerlendirerek, partisinin oy oranını artırmasına rağmen hükümeti kurmak için yeterli çoğunluğa ulaşamadığını belirtti. Poilievre, seçim sonuçlarının ardından yaptığı açıklamada, muhalefet görevini etkin bir şekilde yerine getireceklerini ve hükümetin politikalarını yakından takip edeceklerini ifade etti.

Yeni Demokrat Parti (NDP) lideri Jagmeet Singh de seçim sonuçlarından memnun olmadığını dile getirdi. Singh, partisinin parlamentodaki sandalye sayısını artırmayı hedeflediğini ancak bu hedefe ulaşamadıklarını söyledi. Buna rağmen, NDP'nin sosyal adalet ve eşitlik konularındaki mücadelesine devam edeceğini vurguladı.

Seçim sonuçlarının ardından Mark Carney, zafer konuşmasında Kanadalılara teşekkür ederek, ülkeyi daha iyi bir geleceğe taşımak için çalışacaklarını belirtti. Carney, tüm Kanadalıların refahı için kapsayıcı ve sürdürülebilir politikalar izleyeceklerini vurguladı.

Liberal Parti'nin seçim zaferi, Kanada siyasetinde önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Carney'nin liderliğindeki hükümetin, önümüzdeki dönemde ekonomi, iklim değişikliği ve sosyal politikalar gibi alanlarda önemli reformlar yapması bekleniyor.

Avrupa Halk Partisi (EPP) Başkanı Manfred Weber, euronews'e verdiği özel röportajda, Avrupa seçimlerine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Weber, popülist ve aşırı sağcı partilerin EPP'nin ana rakipleri olduğunu vurguladı. Avrupa'nın karşı karşıya olduğu zorluklara değinen Weber, EPP'nin bu zorlukların üstesinden gelebilecek çözümler sunma kapasitesine sahip olduğunu savundu.

Weber, röportajında, Avrupa'nın ekonomik büyüme, güvenlik ve iklim değişikliği gibi konularda ortak bir vizyona sahip olması gerektiğini belirtti. EPP'nin bu vizyonu desteklediğini ve Avrupa'nın geleceği için somut adımlar atmaya hazır olduğunu ifade etti. Ayrıca, Avrupa Birliği'nin (AB) daha rekabetçi ve yenilikçi bir ekonomiye sahip olması için gerekli reformların yapılması gerektiğini söyledi.

Göç konusuna da değinen Weber, AB'nin sınırlarını koruması ve yasa dışı göçle mücadele etmesi gerektiğini vurguladı. Aynı zamanda, yasal göç yollarının açık tutulması ve nitelikli iş gücünün Avrupa'ya çekilmesi gerektiğini belirtti. Weber, EPP'nin göç konusunda dengeli ve sürdürülebilir bir yaklaşım benimsediğini ifade etti.

Ukrayna'daki savaşın Avrupa için bir dönüm noktası olduğunu belirten Weber, AB'nin Ukrayna'ya olan desteğinin devam etmesi gerektiğini söyledi. Rusya'nın saldırganlığına karşı birlik ve dayanışma içinde olunması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, Avrupa'nın savunma yeteneklerinin güçlendirilmesi ve enerji bağımsızlığının sağlanması gerektiğini ifade etti.

Weber, EPP'nin Avrupa seçimlerinde başarılı olacağına inandığını ve Avrupa'nın geleceği için umutlu olduğunu dile getirdi. Seçmenlere, EPP'nin Avrupa'yı daha güçlü, daha güvenli ve daha müreffeh bir yer haline getirecek politikaları desteklemeleri çağrısında bulundu.

Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD), Malta'nın tartışmalı 'altın pasaport' programının Avrupa Birliği yasalarına aykırı olduğuna karar verdi. Bu karar, AB Komisyonu'nun Malta aleyhine açtığı davayı haklı buldu. Lüksemburg'daki mahkeme, Malta'nın yatırım karşılığında vatandaşlık verme uygulamasının, AB vatandaşlığı kavramını zedelediğine ve üye devletler arasındaki güveni aşındırdığına hükmetti.

Kararda, AB ülkeleri arasında vatandaşlık verme koşulları konusunda işbirliğinin önemine vurgu yapıldı. Malta'nın uygulaması, diğer üye devletlerin egemenlik haklarına müdahale olarak değerlendirildi. ABAD, Malta'nın vatandaşlık verme yetkisinin sınırsız olmadığını ve AB hukukuna uygun olarak kullanılması gerektiğini belirtti.

Malta'nın 'altın pasaport' programı, zengin yabancıların belirli bir yatırım yaparak Malta vatandaşlığı elde etmelerini sağlıyordu. Bu uygulama, kara para aklama, vergi kaçakçılığı ve güvenlik riskleri gibi endişelere yol açmıştı. AB Komisyonu, programın AB değerlerine ve hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı olduğunu savunarak dava açmıştı.

Karar, Malta hükümetinin programı yeniden gözden geçirmesi ve AB hukukuna uygun hale getirmesi gerektiği anlamına geliyor. ABAD'ın kararı, diğer AB ülkelerinde de benzer uygulamaları olan hükümetler için emsal teşkil edebilir. AB Komisyonu, diğer üye devletlerdeki 'altın pasaport' ve 'altın vize' programlarını da incelemeye devam edeceğini açıkladı.

Bu karar, Avrupa Birliği'nin vatandaşlık konusundaki yetki alanını ve üye devletlerin bu alandaki hareket serbestliğini sınırlaması açısından önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.

İstanbul ve Ankara'da su fiyatlarına zam yapıldığı duyuruldu. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) ve Ankara Büyükşehir Belediyesi ASKİ Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamalara göre, yeni su tarifeleri yürürlüğe girdi.

İstanbul'da Konutlarda Su Fiyatı Arttı: İSKİ'nin belirlediği yeni tarifeye göre, İstanbul'da konutlarda kullanılan suyun metreküp fiyatı 11,69 TL olarak belirlendi. Daha önce bu fiyat 9,37 TL idi. Yapılan bu zam oranı %25'e denk geliyor.

Ankara'da da Suya Zam: Ankara'da ise ASKİ, konutlarda kullanılan suyun metreküp fiyatını 14,15 TL olarak açıkladı. Daha önceki fiyat 11,32 TL idi. Ankara'daki zam oranı da yaklaşık %25 civarında.

Her iki büyükşehirde de su fiyatlarına yapılan bu zam, vatandaşların bütçesi üzerindeki yükü artıracak gibi görünüyor.

Zam Gerekçesi Hakkında Henüz Açıklama Yok: İSKİ ve ASKİ tarafından zamların gerekçesi hakkında henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak, artan maliyetler ve enflasyonun bu zamlarda etkili olduğu tahmin ediliyor.

Avrupa Birliği (AB), Rusya'ya yönelik dördüncü yaptırım paketini açıkladı. Bu paket, Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline yanıt olarak alınan önlemleri genişletiyor.

Paketin temel unsurları şunlardır:

• Demir ve Çelik İthalatına Yasak: Rusya'dan AB'ye demir ve çelik ürünleri ithalatı tamamen yasaklanmıştır. Bu, Rusya'nın önemli bir gelir kaynağını hedef almaktadır.
• Lüks Ürün İhracatına Kısıtlama: Değeri belirli bir eşiği aşan lüks ürünlerin Rusya'ya ihracatı kısıtlanmıştır. Bu, Rus elitlerinin yaşam tarzını etkilemeyi amaçlamaktadır.
• Enerji Sektörüne Yeni Yatırımların Yasaklanması: Rusya'nın enerji sektörüne yeni yatırımlar yasaklanmıştır. Bu, Rusya'nın enerji üretim kapasitesini uzun vadede etkileyebilir.
• AB'ye Giriş Yasağı: Rusya'ya yakınlığıyla bilinen bazı iş insanları ve oligarkların AB'ye girişi yasaklanmıştır. Ayrıca, bazı Rus şirketleri de yaptırım listesine eklenmiştir.

AB yetkilileri, bu yaptırımların Rusya ekonomisi üzerinde önemli bir baskı oluşturacağını ve Rusya'yı Ukrayna'daki saldırganlığını durdurmaya zorlayacağını belirtiyor.

Yaptırımların, Rusya'nın finans sektörünü de hedef aldığı ve bazı Rus bankalarının AB'deki varlıklarının dondurulmasını içerdiği belirtiliyor.

AB, Ukrayna'ya yönelik insani ve mali yardımlarını da sürdüreceğini vurguladı.

Bu yaptırımlar, Rusya'ya uygulanan en kapsamlı yaptırımlardan biri olarak değerlendiriliyor ve Rusya ekonomisi üzerindeki etkileri yakından takip ediliyor.

Türkiye, İsveç'in NATO üyeliği başvurusuna verdiği vetoyu kaldırdı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta yapılacak NATO zirvesi öncesinde İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile bir araya geldi. Görüşmenin ardından Stoltenberg, Erdoğan'ın İsveç'in NATO'ya katılım protokolünü TBMM'ye sevk edeceğini açıkladı.

Stoltenberg, bu gelişmenin tarihi bir adım olduğunu ve tüm müttefiklerin güvenliğini artıracağını belirtti. Ayrıca, İsveç'in de Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik sürecine destek vereceğini ve terörle mücadelede işbirliğini artıracağını vurguladı.

Türkiye, uzun süredir İsveç'i terör örgütlerine destek vermekle suçluyor ve bu nedenle üyeliğine karşı çıkıyordu. Özellikle PKK ve FETÖ gibi örgütlerin İsveç'teki faaliyetlerine dikkat çekiyordu. Ancak son dönemde İsveç'in terörle mücadele konusunda attığı adımlar ve yasal düzenlemeler, Türkiye'nin tutumunda bir yumuşamaya neden oldu.

İsveç ve Finlandiya, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından NATO'ya başvurmuştu. Finlandiya Nisan ayında NATO üyesi olmuş, ancak Türkiye ve Macaristan'ın vetosu nedeniyle İsveç'in üyeliği gecikmişti. Macaristan'ın da yakın zamanda vetoyu kaldırması bekleniyor.

NATO zirvesinde, Ukrayna'ya verilecek destek ve Rusya'ya karşı alınacak önlemlerin yanı sıra, İsveç'in üyeliği de önemli bir gündem maddesi olacak. Bu gelişme, NATO'nun kuzey kanadını güçlendirirken, Rusya'nın bölgedeki etkisini azaltma potansiyeli taşıyor.

Görüşmenin Detayları:

• Erdoğan, Kristersson ve Stoltenberg arasındaki görüşme yaklaşık iki saat sürdü.
• Görüşmede, Türkiye'nin AB üyelik süreci ve terörle mücadele konuları da ele alındı.
• Stoltenberg, İsveç'in Türkiye'nin endişelerini gidermek için önemli adımlar attığını belirtti.

Türkiye'de seçimlere katılım oranının dünya ortalamasının üzerinde seyretmesi dikkat çekiyor. Son seçimlerde de yüksek katılım oranları görüldü. Peki, bu yüksek katılımın nedenleri neler?

Siyasi İlgi ve Kimlik: Türkiye'de siyaset, gündelik hayatın önemli bir parçası. İnsanlar siyasi partilere ve liderlere güçlü bağlarla bağlı. Bu durum, seçimleri sadece bir oy verme eylemi olmaktan çıkarıp, kimliğin ve aidiyetin bir ifadesi haline getiriyor.

Siyasi Kutuplaşma: Ülkedeki siyasi kutuplaşma da katılımı artıran bir faktör. Farklı görüşlere sahip seçmenler, kendi düşüncelerini desteklemek ve karşıt görüşleri engellemek için seçimlere yoğun ilgi gösteriyor.

Seçim Güvenliği Algısı: Türkiye'de seçimlerin güvenli bir ortamda yapıldığına dair genel bir kanı var. Bu durum, seçmenlerin sandığa gitme konusunda tereddüt etmemesini sağlıyor.

Seçim Sisteminin Teşviki: Türkiye'deki seçim sistemi de katılımı teşvik ediyor. Nispi temsil sistemi, küçük partilerin de parlamentoya girme şansını artırarak, seçmenlerin farklı görüşlerin temsil edildiğini hissetmesini sağlıyor.

Yerel Faktörler: Yerel seçimlerde ise adayların kişisel ilişkileri ve vaatleri de katılımı etkileyebiliyor. Seçmenler, tanıdıkları ve güvendikleri adaylara oy verme eğiliminde olabiliyor.

Sonuç olarak, Türkiye'de seçimlere katılım oranının yüksek olmasında siyasi ilgi, kutuplaşma, seçim güvenliği algısı ve seçim sisteminin teşvik edici yapısı gibi çeşitli faktörler etkili oluyor.