Fenerbahçe'nin UEFA Avrupa Konferans Ligi çeyrek finalinde Olympiakos'a elenmesinde önemli bir rol oynayan Olympiakos kalecisi Kostas Tzolakis'in adı, Galatasaray ile anılmaya başlandı. Yunanistan basınında yer alan haberlere göre, Galatasaray'ın Tzolakis'i transfer etmek istediği iddia edildi.

Olympiakos'un Fenerbahçe'yi penaltılarla elediği maçta Tzolakis, yaptığı kurtarışlarla dikkat çekmiş ve maçın kahramanı olmuştu. Özellikle penaltı atışlarında gösterdiği performansla Fenerbahçe'nin tur umutlarını söndüren Tzolakis, Avrupa futbol kamuoyununun dikkatini çekti.

Galatasaray'ın kaleci transferi için harekete geçtiği ve Tzolakis'i listesine eklediği belirtiliyor. Fernando Muslera'nın yaşının ilerlemesi ve zaman zaman sakatlık sorunları yaşaması nedeniyle Galatasaray'ın kaleci arayışında olduğu biliniyor. Bu doğrultuda Tzolakis'in, Galatasaray için potansiyel bir aday olarak görüldüğü ifade ediliyor.

Henüz resmi bir teklif yapılıp yapılmadığı konusunda net bir bilgi bulunmazken, transfer iddialarının önümüzdeki günlerde daha da netleşmesi bekleniyor. Tzolakis'in Olympiakos ile sözleşmesi devam ediyor.

Tzolakis'in Performansı:

• Fenerbahçe maçında kritik kurtarışlar
• Penaltılarda etkili performans

Galatasaray'ın Kaleci Arayışı:

• Muslera'nın yaşı ve sakatlıkları
• Tzolakis potansiyel aday

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), bazı yayın organlarında yer alan ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu hedef alan haberlere ilişkin bir açıklama yayınladı. Açıklamada, söz konusu haberlerde yer alan iddiaların gerçek dışı olduğu ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik olduğu belirtildi.

İBB tarafından yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

• Bazı basın yayın organlarında çıkan, İBB Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu'nu hedef alan ve gerçeklikle ilgisi olmayan iddialara ilişkin açıklama yapma gereği duyulmuştur.
• Söz konusu haberlerde yer alan iddialar tamamen asılsızdır ve kamuoyunu yanıltmaya yöneliktir.
• İBB olarak, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışıyla çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.
• Bu türden yalan haberlerle İBB'nin ve Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu'nun itibarını zedelemeye yönelik girişimlere asla izin vermeyeceğiz.

Açıklamada ayrıca, İBB'nin söz konusu haberlerle ilgili hukuki yollara başvuracağı da ifade edildi.

İBB'nin açıklaması, iddiaların odağındaki konulara net bir yanıt niteliği taşıyor. Belediye, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine vurgu yaparak, kamuoyunu doğru bilgilendirme amacını güttüğünü belirtiyor. Ayrıca, yalan haberlerle mücadele konusundaki kararlılığını da ortaya koyuyor.

Muğla'nın Milas ilçesinde meydana gelen olayda, Bölgesel Amatör Lig hakemi Hakan Erdem, arı saldırısına uğradı. Maç için sahaya gitmek üzereyken arıların saldırısına uğrayan Erdem, vücudunun çeşitli yerlerinden arılar tarafından sokuldu.

Olayın ardından 112 Acil Çağrı Merkezi'ne yapılan ihbar üzerine olay yerine sağlık ekipleri sevk edildi. İlk müdahalesi olay yerinde yapılan Hakan Erdem'in durumunun ciddiyetini koruması üzerine ambulans helikopter talep edildi.

Ambulans helikopter ile Milas-Bodrum Havalimanı'na getirilen Erdem, buradan da Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edilerek tedavi altına alındı. Hakem Erdem'in hayati tehlikesinin bulunduğu öğrenildi.

Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Vergi uzmanları, gelir vergisi tarifesinin güncellenmemesinin çalışanlar üzerinde yarattığı olumsuz etkilere dikkat çekiyor. Mevcut durumda, gelir vergisi dilimleri enflasyon oranında artırılmadığı için, çalışanlar daha yüksek vergi dilimlerine girmekte ve bu durum net maaşlarında azalmaya yol açmaktadır. Bu durum, kamuoyunda 'gizli zam' olarak nitelendirilmektedir.

Gelir Vergisi Tarifesi ve Enflasyon: Gelir vergisi tarifesi, yıllık gelir üzerinden alınan vergi oranlarını belirler. Bu tarife, belirli gelir aralıklarına göre farklı vergi oranları uygular. Ancak, enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde, gelirler nominal olarak artsa bile, reel olarak aynı kalabilir veya düşebilir. Tarife dilimleri enflasyona göre güncellenmediğinde, çalışanlar daha yüksek vergi dilimlerine girerek daha fazla vergi ödemek zorunda kalırlar.

Çalışanların Maaşlarındaki Azalma: Vergi uzmanlarına göre, gelir vergisi tarifesinin güncellenmemesi, özellikle sabit gelirli çalışanları olumsuz etkiliyor. Enflasyon nedeniyle maaşları artan çalışanlar, bu artışın bir kısmını vergi olarak ödemek zorunda kalıyorlar. Bu durum, çalışanların alım gücünü azaltıyor ve ekonomik olarak zor durumda kalmalarına neden oluyor.

Öneriler ve Çözüm Yolları: Vergi uzmanları, gelir vergisi tarifesinin enflasyon oranında güncellenmesi gerektiğini vurguluyorlar. Bu sayede, çalışanların reel gelirlerinin korunması ve vergi yükünün adil bir şekilde dağıtılması sağlanabilir. Ayrıca, vergi sisteminin daha şeffaf ve anlaşılır hale getirilmesi de önemlidir. Çalışanların, ödedikleri vergi miktarı ve vergi dilimlerinin nasıl belirlendiği konusunda bilgilendirilmesi, vergi bilincinin artmasına katkı sağlayacaktır.

Sonuç olarak, gelir vergisi tarifesinin güncellenmemesi, çalışanlar üzerinde önemli bir vergi yükü oluşturmakta ve maaşlarında düşüşe neden olmaktadır. Bu durumun düzeltilmesi için, vergi tarifesinin enflasyon oranında güncellenmesi ve vergi sisteminin daha adil ve şeffaf hale getirilmesi gerekmektedir.

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin toplu ulaşım ücretlerine yaptığı zam, kamuoyunda büyük tepkilere neden oldu. Belediye Başkanı Cemil Tugay'ın 'müjde' olarak duyurduğu bu karar, özellikle sosyal medyada yoğun eleştirilere maruz kaldı. Yapılan zamlarla birlikte, toplu taşıma ücretlerinde önemli artışlar yaşandı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) tarafından alınan kararla, toplu taşıma araçlarındaki ücretler yeniden düzenlendi. Yeni tarifeye göre, tam bilet ücreti 8.78 TL'den 12 TL'ye yükselirken, öğrenci bileti ise 3.50 TL'den 5 TL'ye çıktı. Ayrıca, öğretmen ve 60 yaş üstü yolcular için uygulanan indirimli bilet ücreti de 7.56 TL'den 9.60 TL'ye çıkarıldı.

Vatandaşlar, özellikle ekonomik sıkıntıların yaşandığı bu dönemde yapılan zammın kabul edilemez olduğunu belirterek, karara tepki gösterdi. Sosyal medyada yapılan yorumlarda, zammın gerekçesi sorgulanırken, belediye başkanının 'müjde' ifadesiyle duyurması da eleştirildi. Birçok kullanıcı, toplu taşıma kullanımının azalacağını ve özel araç kullanımının artacağını dile getirdi.

Özellikle öğrenci biletlerine yapılan zam, öğrencilerin bütçesini olumsuz etkileyeceği endişesini yarattı. Öğrenciler, eğitim masraflarının zaten yüksek olduğunu ve bu zamla birlikte daha da zorlanacaklarını ifade ettiler. Ayrıca, dar gelirli vatandaşlar da toplu taşıma zamlarının yaşamlarını daha da zorlaştıracağını belirterek, kararın yeniden gözden geçirilmesini talep ettiler.

Belediye yetkilileri ise, zammın gerekçesi olarak artan maliyetleri ve enflasyonu gösterdi. Toplu taşıma hizmetlerinin sürdürülebilirliği için bu zammın kaçınılmaz olduğunu savunan yetkililer, vatandaşların mağduriyetini en aza indirmek için çalıştıklarını belirttiler.

Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na (YKS) hazırlanan adaylar için geri sayım başladı. Sınava hazırlık sürecini daha verimli hale getirmek amacıyla uzmanlar tarafından 50 günlük bir kılavuz hazırlandı. Bu kılavuz, adaylara sınav stratejileri, konu tekrarları ve deneme sınavları konularında yol gösteriyor.

Kılavuzun içeriği şu başlıkları kapsıyor:

• Konu Tekrarları: Eksik konuların belirlenmesi ve bu konulara öncelik verilerek tekrar yapılması öneriliyor.
• Deneme Sınavları: Düzenli olarak deneme sınavı çözülerek sınav formatına alışılması ve zaman yönetiminin geliştirilmesi hedefleniyor.
• Soru Çözümü: Farklı kaynaklardan çeşitli sorular çözülerek bilgi birikiminin artırılması ve soru tiplerine aşinalık kazanılması amaçlanıyor.
• Motivasyon: Sınav sürecinde motivasyonu yüksek tutmak için düzenli aralıklarla dinlenilmesi ve sosyal aktivitelere zaman ayrılması tavsiye ediliyor.
• Beslenme ve Uyku: Sağlıklı beslenme ve düzenli uyku alışkanlıklarının sınav performansını doğrudan etkilediği vurgulanıyor.

Kılavuzda ayrıca, sınav anında dikkat edilmesi gerekenler de belirtiliyor. Adayların sınavda sakin kalmaları, soruları dikkatlice okumaları ve zamanı etkili kullanmaları öneriliyor.

Uzmanlar, bu 50 günlük sürenin iyi değerlendirilmesi halinde YKS'de başarıya ulaşmanın mümkün olduğunu belirtiyor. Adayların düzenli ve planlı bir şekilde çalışmaları, eksiklerini tamamlamaları ve sınav stratejilerini geliştirmeleri önem taşıyor.

Yunus Paksoy'un köşe yazısı, Türkiye'nin yakın geçmişinde yaşanan ve toplumun kolektif hafızasında derin izler bırakan olaylara odaklanıyor. Yazar, bu olayların bireyler üzerindeki psikolojik etkilerini ve toplumsal travmaları inceliyor.

Yazıda, Gezi Parkı olayları, 17-25 Aralık soruşturmaları, hendek operasyonları, 15 Temmuz darbe girişimi, Suruç ve Ankara Garı katliamları gibi pek çok olay sıralanıyor. Bu olayların her birinin, toplumun farklı kesimlerinde farklı yaralar açtığı ve güvensizlik duygusunu derinleştirdiği belirtiliyor.

Paksoy, bu travmatik olayların ardından toplumun nasıl bir araya gelebileceği, yaraların nasıl sarılabileceği ve geleceğe nasıl umutla bakılabileceği sorularını soruyor. Yazar, adalet, empati ve diyalog gibi kavramların önemini vurgulayarak, bu değerler üzerine inşa edilecek bir geleceğin mümkün olduğunu savunuyor.

Yazıda ayrıca, medyanın ve siyasetin bu süreçteki rolüne de dikkat çekiliyor. Medyanın olayları tarafsız ve doğru bir şekilde aktarması, siyasetin ise ayrıştırıcı değil birleştirici bir dil kullanması gerektiği belirtiliyor. Aksi takdirde, toplumsal kutuplaşmanın daha da derinleşeceği ve yaraların kapanmasının zorlaşacağı ifade ediliyor.

Sonuç olarak, Yunus Paksoy'un yazısı, Türkiye'nin yakın geçmişiyle yüzleşmesi, yaşanan travmalardan ders çıkarması ve geleceğe daha sağlam adımlarla ilerlemesi için bir çağrı niteliği taşıyor.

Türkiye'de emekli olmasına rağmen çalışmaya devam edenlerin sayısı 2 milyon 100 bine ulaştı. Bu durum, hem sosyal güvenlik sistemi hem de iş gücü piyasası açısından önemli bir gösterge olarak değerlendiriliyor.

Emekli olup çalışmaya devam etmenin nedenleri:

• Ekonomik Zorluklar: Emekli maaşlarının yetersizliği, birçok emekliyi geçimini sağlamak için çalışmaya zorluyor.
• Aktif Kalma İsteği: Emekliler, sosyal hayattan kopmamak ve aktif kalmak için çalışmaya devam edebiliyor.
• Nitelikli İş Gücü Açığı: Bazı sektörlerde nitelikli iş gücü açığı bulunması, emeklilerin yeniden iş hayatına dönmesine olanak sağlıyor.

Sosyal güvenlik destek primi (SGDP) ödeyerek çalışan emeklilerin sayısındaki artış, kayıtlı istihdam açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak, bu durumun sosyal güvenlik sistemi üzerindeki uzun vadeli etkileri de göz önünde bulundurulmalı.

Çalışan emeklilerin sayısındaki artışın nedenleri arasında, emekli maaşlarının yetersizliği önemli bir rol oynuyor. Birçok emekli, geçimini sağlayabilmek için çalışmak zorunda kalıyor. Bu durum, emekli maaşlarının iyileştirilmesi ve emeklilerin refah düzeyinin artırılması gerektiğinin bir göstergesi.

Ayrıca, çalışan emeklilerin vergi ve sosyal güvenlik primleri konusundaki düzenlemeler de önemli. Mevcut sistemde, çalışan emeklilerden SGDP kesintisi yapılıyor. Bu kesintinin oranı ve uygulama şekli, çalışan emeklilerin gelirlerini doğrudan etkiliyor. Bu nedenle, SGDP oranlarının düşürülmesi veya farklı teşvikler uygulanması, çalışan emeklilerin sayısını artırabilir ve kayıt dışı istihdamı azaltabilir.

Sonuç olarak, Türkiye'de emekli olup çalışmaya devam edenlerin sayısı giderek artıyor. Bu durumun nedenleri ve sonuçları, sosyal güvenlik sistemi, iş gücü piyasası ve emeklilerin refahı açısından dikkatle incelenmeli ve uygun politikalar geliştirilmelidir.

Ukrayna savaşında ateşkes ilan edilip edilmemesi konusu, uluslararası arenada tartışmalara yol açıyor. Rusya ve Ukrayna arasındaki farklı talepler, ateşkes ihtimalini zorlaştırıyor.

Rusya, ateşkes için Ukrayna'nın işgal altındaki bölgelerdeki Rus kontrolünü tanımasını şart koşuyor. Rus yetkililer, bu bölgelerin Rusya'nın bir parçası olduğunu savunuyor ve Ukrayna'nın bu durumu kabul etmesini bekliyor.

Ukrayna ise, tüm Rus birliklerinin Ukrayna topraklarından çekilmesini ve ülkenin toprak bütünlüğünün sağlanmasını talep ediyor. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski, Rusya'nın bu talepleri kabul etmemesi durumunda ateşkesin mümkün olmadığını belirtiyor.

Uluslararası toplumda da ateşkes konusunda farklı görüşler bulunuyor. Bazı ülkeler, derhal ateşkes ilan edilerek müzakerelere başlanmasını savunurken, bazıları ise Rusya'nın saldırganlığına karşı Ukrayna'nın kendini savunma hakkını destekliyor.

Ateşkes konusundaki anlaşmazlıklar, savaşın daha da uzamasına ve insani krizin derinleşmesine yol açabileceği endişesi yaratıyor.

Savaşın başından beri, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar, ateşkesin sağlanması ve insani yardımların ulaştırılması için çeşitli girişimlerde bulundu. Ancak, taraflar arasındaki derin görüş ayrılıkları nedeniyle henüz bir sonuç alınamadı.

Ateşkes müzakerelerinin geleceği belirsizliğini korurken, uluslararası toplumun çabaları devam ediyor. Diplomatik çözüm arayışları sürerken, savaşın etkileri her geçen gün daha da hissediliyor.

• Rusya'nın Şartı: İşgal altındaki bölgelerdeki Rus kontrolünün tanınması
• Ukrayna'nın Talebi: Tüm Rus birliklerinin çekilmesi ve toprak bütünlüğünün sağlanması

Savaşın seyrini değiştirebilecek bir ateşkes anlaşması için tarafların ne kadar esneklik göstereceği merak konusu.