Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, seçimlere kısa bir süre kala adaylıktan çekildiğini duyurdu. İnce, bu kararını son günlerde maruz kaldığı yoğun eleştiriler ve itibar suikastları gerekçesiyle aldığını belirtti.

İnce, Memleket Partisi Genel Merkezi'nde yaptığı basın açıklamasında, 45 yıldır siyasetin içinde olduğunu ve bu süreçte pek çok zorlukla karşılaştığını ifade etti. Ancak son günlerde yaşananların kendisi için bir kırılma noktası olduğunu vurguladı. Adaylıktan çekilme kararının, Türkiye'nin geleceği için en doğru adım olduğuna inandığını söyledi.

Muharrem İnce, konuşmasında kendisine yönelik yapılan eleştirilere de değindi. Özellikle sosyal medyada yayılan asılsız iddiaların ve montaj videoların kendisini ve ailesini derinden etkilediğini belirtti. Bu tür saldırıların amacının, kendisini yıpratarak seçimlerde etkisiz hale getirmek olduğunu savundu.

İnce'nin adaylıktan çekilmesi, seçim sürecinde önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Bu kararın, diğer adayların oy oranlarını nasıl etkileyeceği ve seçim sonuçlarına nasıl yansıyacağı merakla bekleniyor. Muharrem İnce'nin sevenleri ve destekçileri bu ani karara şaşkınlıkla karşılık verirken, siyasi analistler bu durumun seçim atmosferini daha da hareketlendireceğini öngörüyor.

Muharrem İnce'nin adaylıktan çekilme kararının ardından Memleket Partisi'nin nasıl bir strateji izleyeceği de merak konusu. Parti yönetiminin önümüzdeki günlerde bir araya gelerek durumu değerlendirmesi ve yeni bir yol haritası belirlemesi bekleniyor.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Ahmet Yener, dört yıl süren görevinin sona ermesiyle birlikte görevini iade etti. 26 Ocak 2023 tarihinde göreve başlayan Yener'in yerine henüz bir atama yapılmadı. YSK'nın yeni başkanının kim olacağı merakla bekleniyor.

Ahmet Yener'in görev süresi boyunca YSK, Türkiye'de önemli seçim süreçlerini yönetti. Bu süreçlerde YSK'nın aldığı kararlar zaman zaman tartışmalara yol açsa da, kurum seçimlerin sorunsuz bir şekilde tamamlanması için çalışmalarını sürdürdü.

YSK'nın yapısı ve işleyişi, Türkiye'deki seçim sisteminin temel taşlarından birini oluşturuyor. Kurul, seçimlerin adil ve şeffaf bir şekilde yürütülmesini sağlamakla görevli. YSK'nın bağımsızlığı ve tarafsızlığı, seçim sonuçlarının güvenilirliği açısından büyük önem taşıyor.

Ahmet Yener'in görevden ayrılmasıyla birlikte, YSK'da yeni bir dönem başlıyor. Yeni başkanın atanmasıyla birlikte, kurulun önümüzdeki seçimlere yönelik hazırlıkları da hız kazanacak. Türkiye'nin seçim takvimi ve YSK'nın bu süreçteki rolü yakından takip ediliyor.

Görev süresi boyunca yaptığı çalışmalar ve aldığı kararlarla gündeme gelen Ahmet Yener, YSK başkanlığı görevini tamamlamış oldu.

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliği için ortaya koyduğu tüm talepleri karşılamalarının mümkün olmadığını belirtti. Kristersson, Folksam adlı düşünce kuruluşunun düzenlediği Halk ve Toplum programında yaptığı konuşmada, Türkiye ile yaşanan sürece değindi.

Kristersson, "Türkiye hem İsveç'in yapabileceğini hem de yapamayacağını söylüyor. Bizim de yapamayacağımız şeyleri yapacağımızı düşünmeleri halinde, bunun müzakereye dahil olduğunu düşünmeleri gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin taleplerinin tamamının karşılanmasının mümkün olmadığını vurgulayan Kristersson, bu konuda net bir duruş sergiledi. İsveç'in NATO üyeliği başvurusu, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesinin ardından Finlandiya ile birlikte yapılmıştı. Ancak Türkiye, özellikle İsveç'in terör örgütleri olarak kabul ettiği gruplara karşı tutumu nedeniyle süreci bloke ediyor.

Türkiye, İsveç'ten özellikle terör örgütü PKK ve FETÖ üyelerinin iadesini talep ediyor. İsveç ise hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde bu talepleri değerlendireceğini belirtiyor. İsveç ve Finlandiya, NATO üyeliği için Türkiye ile bir mutabakat zaptı imzalamış olsalar da, Ankara, İsveç'in bu mutabakatın gerekliliklerini tam olarak yerine getirmediğini savunuyor.

Bu durum, İsveç'in NATO üyeliği sürecini çıkmaza sokmuş durumda. İsveç Başbakanı Kristersson'un açıklamaları, bu çıkmazın yakın zamanda çözülebileceğine dair iyimser bir tablo çizmiyor. İsveç, bir yandan Türkiye'nin endişelerini gidermeye çalışırken, diğer yandan da kendi yasal çerçevesi ve uluslararası yükümlülükleri doğrultusunda hareket etmeye özen gösteriyor.

Gelinen bu noktada, İsveç ve Türkiye arasındaki müzakerelerin nasıl sonuçlanacağı ve İsveç'in NATO üyeliği sürecinin ne yönde ilerleyeceği belirsizliğini koruyor.

Türkiye'de 14 Mayıs'ta yapılan cumhurbaşkanı seçiminde hiçbir aday yüzde 50+1 oy oranına ulaşamadı. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Ahmet Yener, seçimlerin ikinci tura kaldığını açıkladı.

YSK Başkanı Ahmet Yener'in açıklamasına göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yüzde 49,51, Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 44,88, Sinan Oğan yüzde 5,17 oy aldı. Muharrem İnce ise adaylıktan çekilmiş olmasına rağmen yüzde 0,43 oy aldı.

Yener, kesin sonuçların en geç 19 Mayıs'ta açıklanacağını belirtti. İkinci tur seçimi 28 Mayıs'ta yapılacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oy oranı, 2018 seçimlerine göre düşüş gösterdi. Kılıçdaroğlu ise Erdoğan'ın en güçlü rakibi olarak seçimden çıktı.

Seçim sonuçları, Millet İttifakı'nda hayal kırıklığı yarattı. İttifakın cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu, seçmenlerine sandığa gitme çağrısında bulundu.

ATA İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan'ın aldığı oy oranı, ikinci turda belirleyici olabilir. Oğan, ikinci turda kimi destekleyeceğine dair henüz bir açıklama yapmadı.

Seçimlerde yaşanan usulsüzlük iddiaları da gündemde. CHP ve İYİ Parti, bazı sandıklarda oyların yanlış sayıldığına dair itirazlarda bulundu.

İkinci tur seçimi öncesinde siyasi partiler, stratejilerini yeniden gözden geçirecek. Seçmenleri ikna etmek için yoğun bir propaganda süreci başlayacak.

Türkiye, 28 Mayıs'ta yeni cumhurbaşkanını belirlemek için bir kez daha sandık başına gidecek.

Muharrem İnce, cumhurbaşkanlığı adaylığından çekildiğini duyurdu. İnce, 'Memlekete faydası olacağını düşünerek bu kararı aldım' dedi. Bu karar, 14 Mayıs'ta yapılacak seçimlere kısa bir süre kala geldi.

İnce'nin adaylıktan çekilme kararı, son günlerde sosyal medyada dolaşan ve kendisine yönelik olduğu iddia edilen montaj videolar ve hakkındaki iddiaların ardından geldi. İnce, bu iddiaların 'itibar suikastı' olduğunu belirtmişti.

Adaylıktan çekilme açıklamasında İnce, şunları söyledi: 'Adaylıktan çekiliyorum. Bunu memleketim için yapıyorum. Binbir iftira attılar. Memlekete faydası olacaksa çekiliyorum.'

İnce'nin bu kararı, siyasi analistler tarafından seçim sonuçları üzerindeki potansiyel etkileri açısından değerlendiriliyor. Bazı analistler, İnce'ye oy vermeyi düşünen seçmenlerin oylarının diğer adaylara dağılabileceğini öne sürüyor.

Muharrem İnce'nin adaylıktan çekilmesiyle birlikte, cumhurbaşkanlığı yarışında Kemal Kılıçdaroğlu, Recep Tayyip Erdoğan ve Sinan Oğan olmak üzere üç aday kaldı.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, Kuzey Kore'nin Kursk bölgesine yaptığı yardımları değerlendirdi. Zaharova, Kuzey Kore'nin bu eyleminin müttefik dayanışmasının bir örneği olduğunu vurguladı.

Zaharova, düzenlediği basın toplantısında, Kuzey Kore'nin Rusya'ya yönelik desteğinin önemine dikkat çekti. Kuzey Kore'nin, Kursk bölgesindeki yeniden inşa çalışmalarına katkıda bulunmasının, iki ülke arasındaki güçlü ilişkilerin bir göstergesi olduğunu ifade etti.

Zaharova ayrıca, Batılı ülkelerin Rusya'ya uyguladığı yaptırımlara rağmen, Kuzey Kore gibi dost ülkelerin desteklerinin kendileri için büyük bir moral kaynağı olduğunu belirtti. Bu tür dayanışma örneklerinin, Rusya'nın uluslararası arenadaki yalnızlığını gidermeye yardımcı olduğunu söyledi.

Kursk bölgesine yapılan yardımların içeriği hakkında detaylı bilgi verilmezken, Zaharova, Kuzey Kore'nin bu jestinin, iki ülke arasındaki işbirliğinin daha da güçlenmesine katkı sağlayacağını sözlerine ekledi.

Zaharova'nın açıklamaları, Rusya ve Kuzey Kore arasındaki ilişkilerin son dönemde daha da yakınlaştığına işaret ediyor. İki ülke arasındaki siyasi ve ekonomik işbirliğinin artması, uluslararası kamuoyunda da yakından takip ediliyor.

Özetle, Maria Zaharova, Kuzey Kore'nin Kursk bölgesine yaptığı yardımı müttefik dayanışmasının bir göstergesi olarak değerlendirerek, bu desteğin Rusya için önemli olduğunu vurguladı.

Eski ABD'li Albay Lawrence Wilkerson, Ukrayna'nın Rusya ile olası bir barış anlaşmasına yönelik sunduğu şartları değerlendirdi. Wilkerson, Kiev'in taleplerinin gerçekçi olmadığını ve müzakere masasında kabul görmesinin mümkün olmadığını ifade etti.

Wilkerson'a göre, savaşta kaybeden tarafın şart dikte etme lüksü bulunmuyor. Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün sağlanması ve Rus birliklerinin tamamen geri çekilmesi gibi taleplerin, mevcut askeri ve politik konjonktürde karşılık bulması zor görünüyor. Albay, bu türden maksimalist yaklaşımların barış görüşmelerini çıkmaza sürükleyebileceği uyarısında bulundu.

Wilkerson ayrıca, Ukrayna'nın Batı'dan aldığı askeri ve mali desteğin, ülkenin müzakere pozisyonunu abartmasına neden olduğunu savundu. Batılı ülkelerin, Ukrayna'ya koşulsuz destek vermesi yerine, gerçekçi bir barış anlaşması için zemin hazırlaması gerektiğini vurguladı.

Eski albay, Rusya'nın Kırım ve Donbass bölgelerindeki kazanımlarını kaybetmeyeceğini, bu nedenle Ukrayna'nın bu bölgeler üzerindeki taleplerinden vazgeçmek zorunda kalabileceğini öne sürdü. Müzakerelerin başlaması için her iki tarafın da taviz vermeye hazır olması gerektiği ifade edildi.

Sonuç olarak Wilkerson, Ukrayna'nın barış şartlarının mevcut durumda hayalperest olduğunu ve gerçekçi bir çözüme ulaşmak için daha esnek bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini belirtti.

İranlı uzman Dr. Mustafa Hoşnavaz, Rusya'nın Ukrayna krizinde barışçıl bir tutum sergilediğini, ancak Kiev yönetiminin müzakere sürecini sabote ederek krizi derinleştirdiğini savundu. Hoşnavaz, Rusya'nın defalarca müzakere masasına oturmaya hazır olduğunu belirtirken, Kiev'in Batı'nın, özellikle de ABD'nin etkisi altında süreci baltaladığını öne sürdü.

Hoşnavaz'a göre, Rusya'nın temel hedefi, Ukrayna'daki Rusça konuşan nüfusun haklarını korumak ve ülkenin NATO gibi Batı ittifaklarına katılmasını engellemek. Rusya'nın bu hedeflere ulaşmak için askeri operasyon başlattığını ve müzakereler yoluyla çözüme ulaşmaya çalıştığını ifade etti. Ancak Kiev yönetiminin, Batı'dan aldığı destekle müzakerelere yanaşmadığını ve çatışmaları körüklediğini iddia etti.

Ukrayna krizinin küresel etkilerine de değinen Hoşnavaz, enerji krizi ve gıda fiyatlarındaki artışın, Batı'nın Rusya'ya uyguladığı yaptırımların bir sonucu olduğunu belirtti. Yaptırımların Rusya'yı zayıflatmak yerine, küresel ekonomiye zarar verdiğini ve özellikle Avrupa ülkelerini olumsuz etkilediğini savundu. Hoşnavaz ayrıca, Batı medyasının Ukrayna krizini tek taraflı bir şekilde ele aldığını ve Rusya'nın pozisyonunu yeterince yansıtmadığını iddia etti.

Son olarak Hoşnavaz, Ukrayna krizinin çözümü için tüm tarafların diyalog ve müzakereye açık olması gerektiğini vurguladı. Batı'nın, Kiev yönetimine baskı yaparak müzakere masasına oturmasını sağlaması gerektiğini ve ancak bu şekilde kalıcı bir barışın mümkün olabileceğini ifade etti.

FIFA, aralarında Trendyol 1. Lig ekiplerinden Eyüpspor'un da bulunduğu 5 kulübe transfer yasağı getirdi. Bu gelişme üzerine Eyüpspor, resmi internet sitesi üzerinden bir açıklama yayınladı.

Açıklamada, geçmiş dönemde forma giyen bir futbolcunun ödeme yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi nedeniyle bu durumun yaşandığı belirtildi. Eyüpspor yönetimi, söz konusu futbolcuya gerekli ödemelerin yapıldığını ve FIFA'ya gerekli belgelerin sunulduğunu ifade etti.

Kulüp açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

• "Kulübümüzün geçmiş dönem futbolcularından birine ait ödeme yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi sebebiyle FIFA tarafından kulübümüze transfer yasağı konulmuştur."
• "Söz konusu futbolcuya gerekli ödemeler yapılmış olup, konuyla ilgili tüm belgeler FIFA'ya sunulmuştur. Transfer yasağının en kısa sürede kaldırılması için gerekli tüm girişimler yapılmaktadır."

Eyüpspor yönetiminin, transfer yasağının kaldırılması için FIFA nezdinde girişimlerde bulunduğu ve sürecin yakından takip edildiği belirtildi.