17 Ağustos 1999'da meydana gelen Gölcük depremi, Türkiye'nin yakın tarihinin en acı olaylarından biri olarak kayıtlara geçti. Depremin şiddeti, süresi, yol açtığı can kayıpları ve yıkılan binaların sayısı hala hafızalardaki tazeliğini koruyor.

17 Ağustos 1999'da meydana gelen Gölcük depremi, Türkiye'nin yaşadığı en büyük felaketlerden biri olarak tarihe geçti. Merkez üssü Gölcük olan bu deprem, sadece Marmara Bölgesi'nde değil, tüm Türkiye'de derin izler bıraktı. Depremin üzerinden yıllar geçmesine rağmen, acısı hala ilk günkü gibi hissediliyor.
Depremin büyüklüğü 7.4 Mw (Moment magnitüd) olarak ölçüldü ve yaklaşık 45 saniye sürdü. Bu süre zarfında, başta Gölcük, Kocaeli, Sakarya, İstanbul, Düzce ve Yalova olmak üzere birçok ilde büyük yıkıma neden oldu. Resmi raporlara göre, depremde 17.480 kişi hayatını kaybetti, 43.953 kişi yaralandı ve 505 kişi ise kayboldu. Ancak, gerçek ölü sayısının çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor.
Depremde, 285.211 ev ve 42.902 iş yeri yıkıldı veya ağır hasar gördü. Özellikle, mühendislik hizmeti almamış veya kaçak olarak inşa edilmiş binaların büyük bir bölümü yerle bir oldu. Bu durum, yapı denetiminin önemini bir kez daha gözler önüne serdi.
Depremin ardından, Türkiye ve dünyanın dört bir yanından yardım ekipleri bölgeye akın etti. Arama kurtarma çalışmaları günlerce sürdü. Enkaz altından sağ çıkarılan her bir can, umutları yeşertti. Ancak, zamanla umutlar yerini acı gerçeğe bıraktı.
Gölcük depremi, Türkiye'nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesine neden oldu. Depremin ardından, yapı denetim sistemleri yeniden düzenlendi, deprem bilinci arttırılmaya çalışıldı ve kentsel dönüşüm projeleri hayata geçirildi. Ancak, hala yapılacak çok şey var. Özellikle, riskli bölgelerdeki binaların güçlendirilmesi veya yeniden inşa edilmesi, depreme hazırlık çalışmalarının en önemli adımlarından biri olarak görülüyor.
17 Ağustos depremi, sadece bir doğal afet değil, aynı zamanda bir toplumsal travma olarak da değerlendiriliyor. Depremin yol açtığı kayıplar, acılar ve travmalar, uzun yıllar boyunca unutulmayacak.